Ege bahar ve şiir kokuyor

Güncelleme Tarihi:

Ege bahar ve şiir kokuyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 2000 00:00

Haberin Devamı

ORHAN Veli'nin ünlü şiiridir anımsarsınız:

Beni bu güzel havalar mahvetti

Böyle havada istifa ettim

Evkaf'taki memuriyetimden

Tütüne böyle havalarda alıştım

Böyle havada aşık oldum

Eve ekmekle tuz götürmeyi

Böyle havalarda unutttum

Şiir yazma hastalığım

Böyle havalarda nüksetti

Beni bu güzel havalar mahvetti

BEN böyle güzel havalar yüzünden işinizden olun, tütüne alışın, eve tuzla ekmek götürmeyi unutun demiyorum. Ancak olanağınız ve vaktiniz varsa, böyle güzel bir havada, cumartesi günü Salihli'ye kadar bir uzanın. Çünkü o gün Salihli'de Ege'de sanat ve şiirin Oscar törenine dönüşen bir etkinlik var: Şiir İkindileri. Bir ara kesintiye uğrasa da, ülkemizin ünlü ozanlarını, Ege'nin şiirseverlerini tam 22 kez buluşturmuş, şiir tadında günler, saatler yaşatmış bir etkinlik. Salihli Belediye Başkanı Zafer Keskiner'in sanatseverlere armağanı olan Şiir İkindileri'nin bu yılki içeriği de oldukça zengin.

BELEDİYE Şehir Tiyatrosu Salonu'nda gerçekleşecek etkinlikte geçen yıl kaybettiğimiz şair Erdoğan Çokduru anılacak. Etkinlik kapsamında dağıtılan ‘‘Dionysos Şiir Ödülü'' bu yıl Nedret Gürcan ve Şükran Kurdakul'a verilecek. Şiir İkindileri'ne katılanlar Nail Uygur'un fotoğraf, Güler Erdur'un ‘‘Şairlerin El Yazılarıyla Şiirleri'' sergilerini görme, İzmir Devlet Opera ve Balesi Sanatçısı Yunus Kırılmış'ın da sesini dinleme olanağı bulacak. Onun için diyorum ki: Ege'ye bahar gelmiş, havalar çok güzel. Böyle güzel havalarda evkaftaki işinizden olmayın, tütüne de alışmayın ama, bu cumartesi Salihli'ye kadar bir uzanıp, şiirle baharın birleştiği eşsiz bir günün keyfini yaşayın.

FETHİYE'DEN ÇAĞRI VAR

Bu köşeye çok sayıda mektup geliyor, hepsini dikkatle okuyorum. Bunlardan birini de geçtiğimiz günlerde, Fethiye'de oturan bir şiir dostundan, Coşkun Karabulut'tan aldım. Sağolsun iki de şiir kitabını göndermiş. Burada -şimdilik kaydıyla- şiirlerinden, değil, örnek bir çabasından söz edeceğim. Sayın Karabulut İnternette ‘‘şiir diye diye'' bir grup kurmuş. Şiirseverleri buraya davet ediyor. Şiir anlayışlarına yakın şairlerle bu sitede buluşmak istiyor. Adresi şöyle: http://groups.icq.com/Art/groups.asp?no=1516122

Sayın Karabulut şiirlerinizi bu sayfada bekliyor. Benden söylemesi diyorum ve Karabulut'a ayrıca teşekkür ediyorum. Niye derseniz: Eskiden Fethiye denince, aklıma sadece turizm ve turfanda ürün gelirdi. Şimdi Fethiye adı bende, öncelikle şiiri çağrıştıracak.

T.K.

KORKU

Acı bir fren sesi duymayayım korkuyorum

Sen akşamları geç çıkıyorsun, yorgun oluyorsun.

Kar sulu sepkene çevirmesin korkuyorum

Sen bir defa zatürre geçirmiştin, koşamıyorsun.

Her cumartesi pazar o aşağılık rejisörler, prodüktörler

Seni bir yerlere götüremiyorum.

Beni vitrinlere doğru çekme, biliyorsun

O çocuk arabaları, resimler, bebekler.

Her akşam kapının zili üstünde elim

Çalsam çalmasam

Dün böyleydi, evvelki gün böyle, daha önce böyle

Ne var ki sen durmadan

En ucuz en cana yakın basmalardan

Örtüler, perdeler biçiyorsun

Saksıdaki toprak senin, gül senin

Sonra sabahları bir kalkışın, bir işe gidişin var ki

Direnme bu, umutlanma bu, aşk bu diyorum

Bir şeyden korkmuyorum

Berin TAŞAN

GÜLÜM

Gözlerindeki ışıltı hiç sönmesin

Seni mutlu görmek yeter bana Gülüm.

Aşkımızın heyecanı hiç dinmesin

Sevgin can katar, cana Gülüm.

Sen mutluysan ben de mutluyum

Ömür boyu böyle kalalım Gülüm.

Canda mutluyum, tende mutluyum

Hep böyle mutlulukla dolalım Gülüm.

Dilerim Allah'tan ayırmasın beni senden

Beraber yaşayalım, birlikte ölelim Gülüm.

Ben dal, sen çiçek, kimse koparmasın seni benden

Beraber açalım, beraber solalım Gülüm.

Mustafa KUNDURACI

ARKADAŞ

Sev sevgili...

Kalpten kalbe giden yol varsa

İç badeyi şarap sirke olmuyorsa

Sev onu sevgine layık olursa

Sevme onu daldan dala konarsa

Koy kalbine gün gelir

Azat olup çıkmazsa

Seninle kabire razıysa

Sev onu hiç düşünme arkadaş.

Naşide ÜLKER

ÇOCUK

Sen doğduğun gün çocuk

Bütün yıldızlar yere iner

Öfke biter, kin söner...

Sen gelişinle umut olursun

Heves olursun, haz olursun

Süt kokan pembe beyaz teninle

Sokulursun sineme

Isıtırsın yüreğimi

O kutsal ve erişilmez sevginle...

Sıcaklığını hissettikçe ben

Tüm korkularım sona erer

İlk adımlarınla umutlarım coşar

Sevgin yüreklerden taşar

Hayatın anlamı olursun...

Kuşların kanatları özgürlüğü

Bulutlar coşkuyu anlatır sana

Elinden alınırsa oyuncağın

Çaresiz arkasından bakarsın

Karlar üzerine terkedilirsen

Belki de soğuktan donarsın

Bir lokma ekmeği bulamazsan

aç kalırsın...

Gülümseyerek bakarsan

acımasız silahlara

Hedef olmaktan kurtulamazsın

Dünyanın acımasızlığı ile

karşılaştığında

Sen kahrolursun

O zaman, gerçekten ağlarsın

Dinle! Sevgili çocuk

Belki de zor olacak önündeki yolculuk

Sen, dünyaya gelirken

Sana kimse sormasa da

Yine de herşeye rağmen

Ne olursun! Sakın ağlama

Bana hep, gülen gözlerinle bak

Haftanın şiiri

KİM YOK OLUYOR

Bir savaş bu,

Sen özgürlük bahçelerinin arsız tohumu

Ellerinde, silah demetleri.

Kokusu biraz kurşun dumanı,

biraz da bir ananın yanan ağıdı.

Bir savaş bu,

Ben bağrımdaki hançerle savaşırken

Kanlarım, yar yaralarından daha da kanlı

Kırmızı, biraz gül kurusu

Biraz da, sevgilinin işlediği bir mendil dokusu.

Bir savaş bu,

Belki binlerce insan ölmüyor ama,

Çatışmalar, yürek çatışması,

Namlular cömert, fakat biraz titrek,

Biraz da ürkek. Hedef:ihanet.

Bir savaş bu,

Dedim ya, çok insan ölmüyor belki.

İki insan birbirini yok ediyor,

Varoluşlar biraz asi,

Biraz da kendini tüketiyor aşk, kendini.

Hüseyin ÖZER

MEKTUP

Dün gece gördüm Onu düşümde

Pişmanlık vardı görünüşünde

Kayıtsızlığıma üzülmüşüm de

Oturmuş bana mektup yazıyordu.

Baktım ki sıradan kelimelerin

Duygudan arınmış ifadelerin

yanlış anlaşılma gibi endişelerin

Soğukluğu satırlara sızıyordu.

Sanırım korku vardı, azarım diye

Ne kadar su varsa çözerim diye

Kandırır diyar diyar gezerim diye

Kalbinin yazdığını, kalemi bozuyordu.

Nice kağıtlar yırtıldı bu gelgitlerde

Binbir kırıldı yine, ümitler bende.

Dışardan farkedilmez, lakin içerde

Huzurun tarifsiz özlemi geziyordu.

Velhasıl, rüyada bile sevindirmeden

Hatırlış, gönülmüş pek dinlemeden

Kimbilir belki de hiç istemeden

Sevgimin mezarını eliyle kazıyordu.

Reşit ÇAĞIN

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!