Duruşmada 3. gün analizi

Güncelleme Tarihi:

Duruşmada 3. gün analizi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 05, 2012 14:50

İzmir Büyükşehir Belediyesi'yle ilgili 130 sanığın yargılandığı tarihi davanın 3. gününde Başkan Kocaoğlu organizatör Hakan Say'a "Ben seni tanıyor muyum evladım" dedi.

Haberin Devamı

Geçen yıl Mayıs ve Kasım aylarında polisin gerçekleştirdiği operasyonlarla ilgili, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun aralarında bulunduğu 2’si aranan, 2’si başka suçtan tutuklu olmak üzere toplam, 23’ü tutuklu 130 sanığın yargılandığı davanın üçüncü günkü oturumu, bugün, saat 09.30 itibariyle, İzmir Özel Yetkili 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı. Duruşmaya tüm tutuklu sanıklar ile aralarında Başkan Kocaoğlu’nun da bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar, avukatlar ve sanık yakınları katıldı. Duruşma salonunda, her oturumda olduğu gibi tutuklular ile yakınları bir süre özlem giderdi. Bazı tutuklu yakınlarının tahta sandalyelere önlem olarak yanlarında getirdikleri minderlerin üzerine oturdukları görüldü. Duruşma salonunun içinde uçan güvercinler de dikkat çekti. Duruşma başlamadan önce tutuklu sanık Hilmi Özen ile avukatlığını yapan kızı Ayşe Özen baş başa konuşup özlem giderdi. Duruşmanın başlangıcında tutuksuz sanıklardan Ferda Eser’in avukatı Birol Keskin, müvekkilinin bu davada, Pervin Şenel Genç’in ifadeleri nedeniyle iki kez yargılandığını, günah keçisi olduğunu dile getirdi. Avukatın sorusu üzerine dinlenen Genç, “Dün detaylı açıklamalar yaptım. Ters olan beyanlarımı kabul etmiyorum” dedi. Genç, dünkü savunmasına ek olarak, “Belediye tüzel kişiliğine bağlı olan şirketlerin, sermayelerini, ne zaman alacakları, ne ödeyeceği konusunda görüş alışverişinde bulunuruz. Nakit ihtiyaçları, sermaye artışlarını aktarılacak paraları konuşuruz. Nakit ihtiyaçlarını ayarlarız ama şunu öde bunu öde diye iç işlerine karışmayız, sadece nakit akışlarını ayarlarız” dedi.

Haberin Devamı

Telefon çözümleri tam değil
Hakim tarafından Katlı Otopark İhalesiyle ilgili Hilmi Özen’le yaptığı telefon konuşması sorulan Genç, “İptal yetkisi bizde değil. Benim konuştuğum kişilerde de değil. Bu konuşmalar başından sonuna aynı cümleler değil, eklemeler var. Tamamının çözümünün yapıldığına inanmıyorum. Bir şey diyemiyorum. Ayrıca imzalarken hata yaptığımı dün açıklamıştım. Burada Sayıştay’ın kararı gerçekleşmeden gönderilmesini kastettim. Benim iptal yetkim yoktur” dedi. Bu sırada Başkan Kocaoğlu’nun avukatı Ercan Demir, “Ortam dinlemesine ait kayıtlı delillerin sağlam olmadığını gördük. Tutanaklara da doğru aktarıldığını düşünmüyoruz. Sağlıklı olmadığını beyan ediyoruz” diye konuştu. Bazı sanık avukatlarının istekleri üzerine mahkeme hakimi Cahit Kargı, duruşma gününün yetmemesi endişesiyle ilgili, “Keşke başka dava olmasa da otursak, şunu izlesek bunu konuşsak. Dokuz gün kimseye duruşma günü verilmedi. Kimsenin sanıkları bayıltmaya hakkı yok, sağlıklı savunma yapmalılar. Bu nedenle bu kadar gün verildi. Belgeleri önce keşke avukatlar görse düzeltilebilse, bununla ilgili yargılama düzenlemesi geliyor zaten” dedi. Sanık Genç’e ayrıca, 28.01.2011 günü saat 20.16’da, Serpil Keskin’le yaptığı iddia edilen ancak gerçekleşmeyen Kordon Kıyı ihalesine yönelik telefon konuşmasıyla ilgili, “Serpil Keskin, bu işte sorumluyken ben sadece görüşünü almak için sormuştum” dedi.

Haberin Devamı

Dedikodu, söylentidir
Üye Hakim Serdar Güneş, Genç’e, organizatör Hakan Say’la ilgili yaptığı ve 300 bin liranın aktarıldığının geçtiği telefon görüşmesiyle ilgili olarak, “Konu, belediyenin hesaplarından kültür müdürlüğüne organizasyon için 1 milyon TL’den 1 milyon 300 bin liraya ödenek aktarılması iddiasıdır. Organizatörler birbirine düşünce birbirlerine çamur atmaya başladılar. Konu bu. Hepsinin ağzında bu var. Kimseye nakit para aktarımı olmamıştır. Nakit para aktarımı olsa hesaplarda görürsünüz. Kendi aralarında dolaşan bir laftır. Dedikodu, söylentidir” diye konuştu. Söz alan avukat Ercan Demir, hem iddianame dışında hem de varsayımlarla ilgili sanıklara soru sorulmamasını istedi.
Yine, Hakan Say’ın Serpil Keskin’le ilgili telefon görüşmesine yönelik savunması sorulan Genç, “Say, kendisinin beyanlarında alacağı olduğunu iddia ediyordu. Özel bir konu değildir. Sorun da, belediyeden alacağı olduğunu iddia ediyordu. Bu konu üzerine yapılan konuşmalardır. Sürekli para talebindeydi. Adnan Saygun Merkezi’ndeki o ihalenin iptal edilmeden önce yaptığımız konuşmalardır” dedi.

Haberin Devamı

Ben seni tanıyor muyum evladım?
Aynı konuyla ilgili Başkan Aziz Kocaoğlu ise, “Hakan Say’ı tanımıyorum, Verdiğim savunmada sadece ‘uzun saçlı biri yanıma geldi’ dedim. Geldiğimden beri bakıyorum göremiyorum. Bu organizatörlerden hiçbiri tanımıyorum” dedi. Hakimin talebiyle ayağa kalkan Say’a bakan Kocaoğlu, “Ben seni tanıyor muyum evladım. Hiç görüştük mü” dedi. Say ise “Hayır görüşmedik” dedi.

"Otel odalarında görüşme yapmadım"
Kocaoğlu devamında, “Otel odalarında hiçbir görüşme yapmadım. Bir ünlü mimara tasarım yaptırmak üzere çalışma yaptık. Ben mimarla görüştüm. Gizlisi saklısı yok bu işin ve geldik başta Genç olmak üzere ihale mevzuatını bilen tüm birimlerin yöneticileriyle birlikte görüştük. Kordon Kıyı Sahil düzenlemesiyle ilgili. Daire başkanı olarak imzaladım ama Serpil Keskin i tanımıyordum. Emre Arolat isimli mimara bunu yaptırabilir miyiz diye yöntem aradık. Tasarım teraziye gelecek bir iş değildir. Özel yetenek isteyen bir iştir. Bunu konuştuk. 4734 sayılı yasa ile yapılamayacağına kanaat getirdik ve bu işten vazgeçtik” dedi.

Haberin Devamı

Birlik kurmak istiyorum
Genç’e daha sonra Halil İbrahim Güneş ile yaptığı telefon konuşmaları soruldu. Genç, “Telefon konuşmalarının ne hale geldiğini biliyorum. Telefonlar dinlendiği için ve izlediğimi bildiğimden daha rahat izlesinler diye odama çağırdım Güneş’i. Zaten izlemeler de yapılmış. Her şey daha açık ortaya çıkıyor” dedi, Paravan şirket kurup kurmadıkları sorusuna ise Genç, “Paravan şirket kurmadım. Cezaevinden çıktıktan sonra namuslular ve işini bilmeyenler olarak bir birlik kurmak istiyorum” dedi.

Duruşmanın üçüncü günkü oturumunda Genç’in ardından savunmasına geçilen Şirketler Koordinatörü, tutuklu sanık Hilmi Özen, “41 yıl devlet memuru olarak görev yaptım, 66 yaşındayım. Daha önce TEK’te çalıştım. 2003 yılında emekli oldum. 2004 yılında Büyükşehir Belediyesi’nde tekrar memur kadrosunda göreve başladım. Başkan danışmanı olarak daha sonra insan kaynakları dairesi başkanı olarak görev yaptım. Çeşitli görevlerde bulundum. Çalışma dönemimde, müfettişlerin de yaptığı incelemelerde hiçbir aykırılığa rastlanmadı, disiplin cezası da almadım. Şirketler koordinatörlüğü görevi bir danışmanlık görevidir. Herhangi bir icrai yetkisi olmamaktadır. Şirketlerin ihtiyaçları konusunda danışmanlık görevim bulunmaktadır. Benim bir örgütle ilişkim yoktur. Bu görevimle ilgili de icrai bir yetkimin olmadığını beyan ediyorum” dedi. Özen, Çankaya Katlı otopark ihalesiyle ilgili, “Benim bu konuyla ilgili doğrudan bir ilişkim yoktur. Görüş alışverişinden ibarettir odadaki görüşmemiz. Yani burada muhammen bedel belirtilirken, doluluk oranıyla ilgili yüzde 70 den hesaplanmasının doğru olacağını söyledim. İhale komisyonu üyesi ve yetkilisi değilim. Başkanla ilgili bu konuda da bir görüşmem yoktur” dedi.

Haberin Devamı

İhalenin olmadığı yerde fesat olmaz
Özen, 24 Kasım Öğretmenler Günü’ndeki şal dağıtımıyla ilgili, “Ben Eylül ayı sonunda göreve geldim. Öğretmenler gününde öğretmenlere şal dağıtmak, sosyal belediyecilik anlayışı içinde bir hizmetidir. Büyükşehir Belediyesi, hem üreticiye hem ihtiyaç sahiplerine yönelik görevler yapmaktadır. Şallar, yönetim kurulunca karar alınarak belediye tarafından tek elden dağıtılmıştır. Sırf onların hatırlandığını göstermek için. Benim görevim yoktur bu konuda. Satın ve teslim almasıyla ilgili de görevim yoktur. Bunlar doğrudan alımdır, ihale söz konusu değildir. İhalenin olmadığı yerde ihaleye fesat karıştırılacağını da düşünmüyorum” diye konuştu. Okullardaki mandalina dağıtımına da değinen Özen, “Mandalina konusuna başkan ve genel sekreter değindi. Üreticinin malı ihracat nedeniyle sanırım elde kalmış, üreticiyi desteklemek amacıyla mandalina alınmış ve okullarda ihtiyaç sahiplerine dağıtılmıştır. Burada da bilirkişiler, polislere, alınmadığı dağıtılmadığı fatura kesilmiş gibi bir algı oluşturmuştur. Dosyada, alınıp dağıtıldığına dair belgeler mevcuttur. Bu konuyla ilgili danışmanlık anlamında aranmışımdır. Bozulmadan dağıtılması gerektiğini ilettim” dedi.
Bize karşı adaletli olun
İZBAN Tanıtım filmleriyle de ilgili konuşan Özen, “İzban tanıtım filmiyle ilgili, odasında bulunduğum Genç’e, yasalara uygun davranalım dedim, hata yapılmaması için bir konuşma yaptım. Bu konuyla ilgili bilgim ve ilgim yoktur” dedi. Sendikalarla işe alımlarda ve toplu sözleşmelerde görüşmeler yaptıklarını söyleyen Özen, Hazreti Ömer’den verdiği örnekle son olarak, “11 aydır tutukluyum, yasalara aykırı hiçbir şey yapmadım. Buradaki Başkan, belediye bürokratları hariç kimseyi tanımam. Bir ilgim yoktur. Bunlarla ilgili bir konuşmam yoktur. Hiç birisini de tanımıyorum. Ben sizlerden bize karşı adaletli olmanızı istiyorum, çok olumsuz şartlarda kalıyorum. Sağlığımızı korumak için savaş veriyoruz. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyor, reddediyor, tahliyemi istiyorum” dedi.
Tutuklu sanık Büyükşehir Belediyesi Emlak Yönetimi Daire Başkanı Serdal Selçuk Savcı, üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Savcı, Çankaya çok katlı otopark ihalesinin, bugüne kadar yapılanların en dürüstü olduğunu söyledi, dürüst biri olduğunu söyledi. Serdal Selçuk Savcı, “Ben yasalarla kurulmuş, bir belediyede çalışıyorum. Bizim hakkımızda delil toplayanlar da devlet memurudur. Bizim hayatımızı çalmadılar, yaşamımızı, hayatımızı gasp ettiler. Katlı otopark ihalesinde, ihaleye fesat karıştırmak gibi her hangi bir kastım yoktur. Belediyenin her hangi bir kar amacı yoktur” dedi.
Tutuklu sanıklardan, İZELMAN Genel Müdürü Hüseyin Kırmızı ise ifadesine babasının verdiği “Her zaman insan olun” öğüdü ile başladı. Kırmızı, “Sağ olasın baba” dedi. 10 yaşından beri çalıştığını söyleyen ve Çankaya Katlı Otopark ihalesinin yasalara göre yapıldığını anlatan Kırmızı, “Uzun zamandır tutukluyum. Sağlığımız elden gidiyor. Cezaevinde yaşam koşulları çok zor. Bunun sorumlusu kim olacak? Pervin hanımın odasında yapılan görüşmeler kurum içi bir görüşmeydi. Belediye’nin zarar etmemesi için Genel Sekreterimle fikir alışverişinde bulunmam normaldir. Çünkü bu şirket Hüseyin Kırmızı’nın şirketi değildir” dedi. Kırmızı, 6 yıldır İZELMAN Genel Müdürü olarak görev yaptığını, bu süre içerisinde trilyonlarca liralık mal alımında bulunduğunu dile getirerek “Ve hiç kimseye çay bile ısmarlatmadım’’ diye konuştu. Kırmızı, ihalenin Kocaoğlu’nun talimatıyla iptal edildiğini, kendisinin Kocaoğlu’na talimat vermesinin mümkün olmadığını belirterek, “Affınıza sığınarak ben bu durumu, görülen bir mahkemede emriniz altındaki zabıt kâtibinin size ‘bu davayla ilgili şu kararı verin’ demesine benzetiyorum. Dört aydır tutukluyum. Tahliyemi istiyorum” dedi. Bu ifadenin ardından öğle arası verildi.

İzmir'i şahlandıracağız
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu dün öğle saatlerinde duruşma sonrası eşi Türkegül Kocaoğlu oğulları Çağdaş ve Ulaş Kocaoğlu ile birlikte adliye yakınlarında bir lokantada yemek yedi. Ardından Avukatı Ercan Demir’le birlikte adliye yakınlarında bir kafede çay içen Kocaoğlu burada CHP Bayraklı ilçe örgütü üyeleri ile sohbet etti. Bir partilinin “bu gidişle belediye başkanı bulamayacağız” sözleri üzerine Kocaoğlu, “Belediye başkanı bulursunuz. Her zaman bir belediye başkanı gelir. Siz merak etmeyin” diye konuştu. Aynı dava kapsamında tutuksuz yargılanan “Kubilay” filmini çeken Fatih Akıncı da “Başkanım ben bu davada neden yargılanıyorum anlamış değilim. İstanbul Belediyesi’ne de film çektim” dedi. Akıncı, Kocaoğlu'na Atatürk’ün ‘Nutuk’ ve ‘Kubilay’ filminin kasetlerini hediye etti. Başkan Kocaoğlu duruşmaların sona ereceği 13 Nisan tarihine kadar izinli olduğunu hatırlatarak “13 Nisan tarihinden sonra dava kapsamında yargılanan bürokrat arkadaşlarımla birlikte İzmir’i şahlandıracağız” diye konuştu.

Mahkeme başkanından serseniş
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Cahit Kargılı, öğleden sonraki oturumun başında basında çıkan bazı haberlere tepki gösterdi. Mahkeme salonuna “Burada basın var mı” diye soran Kargılı, “Basın bilgi edinme hakkı çerçevesinde görevini yapıyor. Ama davaya magazin yönüyle bakmak doğru değil. Haberlere baktığımızda ‘Mahkeme yanlış isimleri çağırdı, Şu değil de bu getirildi. Yanlış Mahmut’u getirdiler’ gibi ifadeler kullanılıyor. Böyle bir şey yok. O yüzden mahkemede olanları magazinleştirmeyin. İddianamede sanık olarak kim varsa biz onu çağırıyoruz. Ortada yanlışlık varsa onu biz yapmadık. İsimleri savcılık çağırıyor. Dava açıldığı için biz de tebligatı yaparız. Biz yanlışlıkla tebligat çıkartmadık. Kendi kendinize anlamlar yükleyerek yorumlar yapmayın. Yorumlayacaksanız bilgiye dayalı yorum yapın. Bilmiyorsanız da sorun” dedi.

Konuşmaların anlamı bozuldu
Tutuklu yargılanan İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Erhan Bey, ifadesinde herhangi bir suç örgütünün varlığından haberi olmadığını, varlığını da kesinlikle kabul etmediğini söyledi. Kendisi hakkında çıkar ve menfaat sağladığına dair bir iddia da olmadığını belirten Bey, telefon dinlemelerindeki sözlerinin anlamının bozulduğunu açıkladı. Erhan Bey, ilk sorgusunu yapan Savcı'nın kendisine “Seni karşıma kim getirdi. Böyle şey olur mu?” dediğini, Mahkeme'nin de kendisini tutuklamadığını söyledi. Kaçmadığını, Soruşturma Başsavcısı'nın itirazı üzerine konunun yeniden gündeme gelmesiyle bazı gazetelerde tutuklanacaklar listesinde adını görünce kendisinin Savcı'ya gittiğini söyledi. Erhan Bey, katlı otopark ihalesinden ancak 11 gün sonra Pervin Şenel Genç'in telefonda “Burayı işletebilir miyiz?” diye sorduğunu, kendisinin de danışmanlık yetkisiyle “İşletebiliriz” dediğini söyledi. Buna karşın Savcı'nın kendisinin ihaleyi iptal etmekle suçladığını belirten Bey, telefon dinlemelerindeki konuşmaların çarpıldığını, değiştirildiğini, anlam bütünlüğü değişecek şekilde konuşmaların bozulduğunu öne sürdü. Erhan Bey, bir telefon konuşmasında Pervin Şenel Genç'e “Sabah saat 04.00'a kadar uyuyamadım” dediğini, Savcı'nın bunun nedenini sorduğunu da söyledi. Bey “Uyuyamadım yani. Suç mu uyumamak” dedi. Bey, Cezaevi'nde İZSU kasasını soyan bir zanlıyla altlı üstlü yattığı için yine sabaha kadar uyuyamadığını dile getirdi.
İddianamede vergi denetçileri ve Sayıştay raporlarının bilirkişi olarak görevlendirildiğini belirten Erhan Bey, özellikle vergi denetçilerinin yetkin kişiler olmadığını söyledi. Soruşturmanın devam ettiğini öğrendiğini belirten Bey, bu nedenle içinin cızladığını belirterek “Ola ki suçsuzluğum anlaşıldı. Serbest kalıp evime gitsem. Üç gün sonra yine bu dava kapsamında birileri bizi sabaha karşı evimizden gözaltına alır da tutuklanır mıyız? Sadece hukuk sistemine ve adalete mi sığınmalıyım? Yoksa ‘Yüce Rabbim sana sığınıyorum mu?’ diyeceğim. Dışarı çıkınca bu endişeyi duyacak mıyız” dedi.

Sağlığım elden gidiyor
Daha sonra tutuklu yargılanan Büyükşehir Belediyesi Karar ve Tutanaklar Daire Başkanı Tülay Azeri, ifade verdi. Tülay Azeri’yi avukat olan kocası Emin Azeri, savundu. Azeri, “Pervin hanımla yaptığım bir görüşme nedeniyle, 4 aydır tutukluyum. Şeker hastasıyım. Sağlığım önemli derecede etkileniyor. 21 İlçe belediyesi bize bağlı. Katlı otopark ihalesinde usulsüzlük ve ihaleye iptal ettirme gibi bir yetkim yoktur. Zaten ihalelerin tümünü şeffaf bir şekilde yapmaktayız. Basın ilan kurumuna ilan verip, yapılacak ihaleler gazetelerde yayınlanıyor. Katlı otopark  ihalesinde vakıfların görevlisi olmadığı iddia ediliyor. Tüm ihalelerde vakıfların görevlisi ve gözlemcisi bulunmaktadır. Bu suçlamalarla ilgili tüm belgeleri isterseniz mahkemenize sunarım. Sedat Bozkurt, kendi isteğiyle ihaleden çekilmiştir. 36 yıldır devlet memurluğu yaptım. O kadar yıl örgüt üyesi olmadım da şimdi mi örgüt üyesi olmuşum?” dedi.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!