Dünyanın bütün annelerine

Güncelleme Tarihi:

Dünyanın bütün annelerine
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2000 00:00

Haberin Devamı

BU pazar anneler günü. Bu tür ithal günlerin çoğunu benimsemem. Ancak anneler için ister ithal olsun, ister yerli, yapılan her etkinliğe yürekten katılırım. Çünkü anneler bizi yalnız dünyaya getiren, büyüten, eğiten insan değildir. Onlar, yaşımız kaç olursa olsun, yaşam boyu, her zaman sığınacağımız sakin ve güvenli bir limandır. Yaşımız kaç olursa olsun, ne zaman bu limanı hatırlasak, sanki içimizdeki sonsuz gurbet duygusu bir parça diner. Ne zaman bu limana sığınsak, içimizdeki sonsuz gurbet duygusu sona erer. Yaşımız kaç olursa olsun, anneler bir dal, çocuklar bir tomurcuktur, Ahmet Kutsi Tecer'in dediği gibi:

Dal birgün der ki tomurcuğuna Tenimde bir yara işler gibisin Titrerim rüzgarlar keder vermesin Anneler beşikten der çocuğuna Acını görmesin gözüm álemde Teselli demeksin bana son demde

YAŞIMIZ kaç olursa olsun, benliğimizi kişiliğimizi şekillendiren hep odur. Eğer sevecense hep onun sevecen elini ararız. Eğer disiplinliyse, her yanlışımızda yanıbaşımızdan çıkıverecek sanır, sağımıza solumuza bakınırız. Yani bizim geleceğimizi o şekillendirir. Hiç unutmam. O zamanlar daha çok küçüktüm. Vadimize yaz ve güz sağanakları fırtınayla, yağan yıldırımlarla gelir, gök gürültüleri ahşap evlerimizi sarsar, titretirdi. Bu doğa olayı beni çok korkuturdu. Yorganı tepeme kadar çeker, kulaklarımı parmaklarımla tıkar, patırdı gürültünün dinmesini beklerdim. Bu halime, evdeki bir kişi dışında herkes gülerdi. O da annemdi, ‘‘O daha küçük’’ derdi. ‘‘Bırakın eğlenmeyi çocukla, büyüyünce korkmaz’’. Annemin sözünü tuttum, büyüyünce hiç korkmadım, hatta hoşuma bile gider oldu, şimşekli, yıldırımlı, gökgürültülü yaz sağanakları. Ve korkuları, yanlışları, güçsüzlükleri nedeniyle de hiç kimseyle alay etmemeyi, o günlerde öğrendim.

Biz şanslıyız

HER kuşak nedense kendini şanssız görür. Dünyaya ya erken, ya geç gelmekten yakınır. Oysa bana göre, bizim kuşağımız hiç olmazsa doğayı, doğalı yaşamak açısından şanslıdır. Dünyanın, özellikle de ülkemiz doğasının hoyratça tüketilmediği gençlik yıllarımızda, Konak Atıf'ta oturup, bir akşam çayı içmek az şey midir? Hatta bir acıyı bile şair Refik Durbaş gibi yaşamak az şey midir:

Körfezin zehirli sularına bakıp

annemi hatırladım

Annemizi her zaman hatırlayabiliriz. Ancak, işbilmez, duyarsız, herşeyi para sanan kent yöneticilerimiz sayesinde, Körfez'in zehirli sularına bakıp hatırlama şansına sahip olanımız artık çok az. Çünkü, ne o güzelim Kordon'dan eser kaldı, ne zehirli sularına bakıp annemizi hatırlayabileceğimiz Atıflar, Denizler... Şimdi, büyük çoğunluk, işinden çıkıp, o güzellikleri yaşamadan bir otomobil içinde, at gözlüğünü takıp, doğru evine gidiyor. Bir günbatımının, bir akşam ufkunun yangınını seyretmenin hüzünlü zevkini tatmadan. Bir yakamozlar dansını görmenin neşeli ve kışkırtıcı keyfini yaşamadan. Körfez'in zehirli de olsa, sularına bakarak birini, özellikle annenizi hatırlama şansınız kalmadığı için de, Refik Durbaş gibi, böyle bir şiiri yazamıyorsunuz artık. İşbilmez, duyarsız, tüm değerlerimizi bir bir yok eden yerel yöneticilerimiz sayesinde.

Anne şiirleri

BU haftaki sayfamızda yalnızca ANNE'ye ilişkin şiirlere yer verdik. Bazısı güzel. bazısı şairane, bazısı yer yer acemice, ama hepsi kesinlikle içten, ana sütü gibi temiz, tertemiz duyguları anlatan şiirler. Bu nedenle de yalnızca bu haftaya özgü olmak üzere ‘‘bir ustadan’’ ve ‘haftanın şiiri’’ni seçmedim. Çünkü birini seçsem, öteki anneye haksızlık edecekmişim gibi geldi. yok.

Gecenin bekçileri

BEN de, bu anneler gününde, beni Talat Kırcan suretinde dünyaya getiren annem Fatma Kırcan ve çocuklarımın annesi Zeynep Kırcan başta olmak üzere, kimi bir daha hiç uyanmayacağı sonsuz uykusunu uyuyan, kimi çocuğu bir dakika uyusun diye, geceler boyu gözünü kırpmayan, sözün kısası, dünyanın bütün annelerine saygılar sunuyorum. T.K.

KADINIM ANAM

Buğdayda,

Başak başak boy atan

Erginleşen olgunlaşan

Çiftçi KADINIM ANAM

Gecegündüz

Hastalara şifa dağıtan

Doktorum, eczacım

Hemşirem, ebem, bakıcım

Sağlıkçı KADINIM ANAM

Köyünde

Ebesiz çocuk doğuran

Elleri kınalı hamur yoğuran

Garipleri aç koymayıp doyuran

Köylü KADINIM ANAM

Fabrikada

dertlerini dokuyan

Gözleri süzgün

Yorgun soluyan

İşçi KADINIM ANAM

Sabahları

Uykusunu yollarda açan

Çayını lokmasını yarım bırakan

Yazılarla, sayılarla boğuşan

Memur KADININ ANAM

Hepinize sevgi

Hepinize saygı

Ama ille de

Teni tebeşir tozu

Saçı okul kokulu

Canım kadınım

Öğretmen ANAM

Bilge BASUT

SENSİZ OLMAZ

Sen ölemezsin ANNEM, bensiz, bizden habersiz

Bu kainat, bu insanlık öksüzdür SUZAN annesiz

Çiçekler açmaz, bülbüller ötmez, olurlar dilsiz

Bırakmak bile istemeyiz, bu dünyayı SUZAN annesiz

Ay tutulur, güneş doğmaz, dünya dönmez olur

Sular akmaz, yağmur yağmaz, kıtlık kuraklık olur

Mevsimler değişir, kışlar yaz, yazlar kış olur

Yiyip içtiklerimiz, bir zehir olur SUZAN annesiz

Güler yüzünü, tatlı dilini kimde buluruz

Sevginden yoksun kalınca, sefil perişan oluruz

Gül kokan nefesin, tenin yerine neyi soluruz

Ayakta durmaya gücümüz kalmaz SUZAN annesiz

Henüz daha erken, gitme lafı etme bizlere

Senin gönül bahçendeki menekşelere güllere

Yediveren inciri gibi tatlı söylediğin dillere

Mahrum kalırsak ölürüz, olamayız SUZAN annesiz

Herşeyin bizlerden farklı, özel dokunmuşsun sen

Yuvaların yıkılmasını önleyen Mimar Sinan'sın sen

Dertliler için, sözün kapısı Marko Paşa'sın sen

Kainat haykırıyor, OLMAZ diye bak, SUZAN annesiz

Zekai GÜRBÜZ

BİR ANANIN YOKLUĞU

Bir anam vardı

Sanki bir melekti

O bir iyilik perisiydi

Onu benden kara toprak aldı

Her geçen gün arıyorum

Hasreti ile yanıyorum.

Beni yapayalnız bırakıp gitti

Dertlerimle, kederlerimle başbaşa.

Bir anam olsaydı diyorum

Dizine yatıp uyusaydım.

Bütün acılarımı dertlerimi

Ona anlatabilseydim.

O benim herşeyimdi

Dert ortağımdı

Senin yokluğunda buruk bir

Acı yaşıyorum

Her geçen gün kahroluyorum

Çünkü derdimi dinleyecek

Bir anam bile yok biliyorum.

Bir anne sözcüğü duydukça

Kahroluyorum, yıkılıyorum

Keşke benim de anam

Olsaydı diyorum

Derdimi anlardı biliyorum

Anası olanlara söylüyorum

Analarınızın değerini

İyi bilin diyorum

Çünkü kaderime ağlıyorum

Sevim ÇAVUŞ

ANNELER GÜNÜ

Benim için anneler günü

15 Ağustos 1991 günü bitti

Çok sevdiğim anacığım

Ansızın bizi bırakıp gitti

Ölümünden sonra herşey

İstemesem de değişti

Ona olan hasretim

Yıllar geçtikçe pekişti

Her anneler gününde

Gizli gizli ağlarım

Onunla geçen yıllarımı

Sanki yeniden yaşarım

Yalnız anneler gününde değil

Onu her zaman anarım

Sımsıcak evlat sevgisini

Bilseniz nasıl ararım...

Mehmet BORA

ANNE

Her yol ana kucağına akarmış

Yola çıksam seni bulur muyum anne?

Hasret ateşi insanı yakarmış

Yana yana seni bilir miyim anne?

Ana gibi yar olmaz derler

Anasız neyler bu garip serler

Ana sevgisinde bütün sırlar

Seni bilinmeze salar mıyım anne?

Sevgin herkese örnek oldu

Şefkatinle odam, dünyam doldu

Kucağın bol, gönlün boldu

Seni hiç usumdan siler miyim anne?

Yanımdaysan mutluyum ben

Uzaktaysan dertliyim ben

Sen birazcık üzülsen

Ben hiç güler miyim anne?

Cennet anaların ayağı altında

Ne elmasta gözüm, ne de altında

Sen mutlu ol, yeter artar bana

Başka birşey diler miyim anne?

Asla unutmayacağım seni anne

Bir başkası giremeyecek kalbime

Her daim yalvaracağım Rabbime

Mekanın cennet olsun canım annem

Mustafa KUNDURACI

‘Arkadaş’ şiir ödülleri

MAYIS Yayınları'nca bu yıl beşincisi düzenlenen ‘‘Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülleri’’ İZFAŞ Sanat Galerisi'nde törenle sahiplerine verildi. 63 dosyayı inceleyen seçici kurul beş dosyayı ödüle layık gördü. ‘‘Güller Hatındayız’’ adlı dosyayla Sadık Yaşar birinciliğe, Zafer Ekin Karabay, ‘‘Şubat'ta Saklambaç’’ ve Murat Batmankaya ‘‘Şenayi’’ adlı dosyalarıyla jüri özel ödülüne, Betül Esener ‘‘Naz’’ ve Ali Bakoğlu ‘‘Arkabahçe’’ adlı dosyaları ile övgüye değer dosya ödüllerini aldı.

Deniz HANCI / İZMİR

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!