Veli ŞAKIR
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2007 04:33
İKİ üniversite mezunu bir doktor. Üroloji Uzmanı. Ama bugün mesleğini değil hobilerini konuşacağız. Öncelikle 150 parçadan oluşan Osmanlı giysileri koleksiyonunu ve ardından da kendisine "Doktor Tarzan" denmesine neden olan Spil’de yaptıklarını... Dr. Fahrettin Er ile söyleştik.
Osmanlı giysisi koleksiyonu nereden aklınıza geldi ve nasıl başladınız?- Çocukluğumdan beri kültürel eşyalara karşı çok ilgiliydim. Lise son sınıftayken annemin büyük teyzesinin çok eski bir gelinliğiyle kürkünü müzeye satmak için bana verdiler. İnceledim, adeta onu 80 yıl önce giymiş insanı hatırladım, kürkü müze aldı, gelinliği iade etti. O kırmızı gelinlik koleksiyonumun ilk ve en sevdiğim parçasıdır. İlk görev yerim Ödemiş’te bir cumartesi günü yaşlı kadınların antika dantel ve giysi, mendil, peşkir sattıkları pazarda kurtuluş savaşımızın sivil kahramanlarından Çakırcalı Mehmet Efe’nin olduğu söylenen bir mendille ipek işlemeli çarşafı alarak koleksiyona başladım. Daha sonra hekim olmam nedeniyle gittiğim her köyden yaşlı kadınların sandıklarındaki giysileri soruşturarak, derlemeye devam ettim. Yaklaşık 150 parçadan oluşan 50-100 yıllık koleksiyonum var.
Bu giysileri nasıl muhafaza ediyorsunuz? Yıpranmamaları için önlem var mı?- Bu giysileri Ankara Olgunlaşma Enstitüsü’nün bir öğretmeninin önerisi ile özel sandıklarda yatay olarak, aralarına Amerikan bezi, güve yememesi için naftalin keseleri ve diğer koruyucu ilaçlar koyarak muhafaza ediyorum. Ayrıca bütün parçaların bir de fotoğraf arşivi var.
Koleksiyonu değerlendirme açısından bir hedefiniz ve amacınız var mı?- Şu anda bütün koleksiyon Manisa civarından toplanan kadın kıyafetlerinden oluşuyor. Bu aşamada koleksiyonu Manisa’nın tanıtımı için 2 yıldır Mesir etkinliklerinde Kültür Müdürü Erdinç Karaköse ve Moda Tasarımcısı Taner Güzey’in yardımıyla seçkin mekanlarda, protokole, yabancı misyon şeflerine, vatandaşa defileyle sunuyoruz. İleride kurulacak bir müzede, daimi sergi olarak tanıtılmasını düşünebilirim. Moda kuruluşlarından da davet almaktayız.
Sivil toplum örgütlerine üyeá 1964, Manisa doğumlu olan Dr. Fahrettin Er, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde üroloji ihtisası yaptı. Yurdun çeşitli yerlerinden sonra Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesi’ne atandı. Manisa Yörükleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Sağlık Eğitim Derneği, Haraçcıoğlu Sağlık Eğitim ve Kültür Vakfı, Manisa Yerel Gündem 21 gibi sivil toplum örgütlerinde üye veya yönetici olarak görev yapıyor. Üniversite yıllarında Kubbe Altı Musiki Cemiyeti’nde Prof. Dr. Muhittin Serin’den ney dersleri alan Dr. Er’in, yerel bir gazetedeki köşe yazılarının yanında, çeşitli dergilerde makaleleri bulunuyor. Evli olan Dr. Er, iki çocuk babası.
EKOLOJİK SİSTEMİN TEKRAR YAŞATILMASIDoğaya da yakınsınız. Spil’de yaptığınız aşılamalardan bahseder misiniz?- Köy kökenli olduğum için çocukluğumdan itibaren tabiatla iç içe yaşadım. Manisa’da Spil Dağı’nda gezerken çok yoğun çam ormanları olmasına rağmen kuş ve diğer hayvanların azlığını fark ettim. Biyoloji mezunu olduğum için soruna çareler aradım. Taşıma yemlerle kuşların ve diğer hayvanların sayısını artıramayacağımı, kalıcı bir çözüm bulmak zorunda olduğumu düşündüm ve ormandaki çok miktardaki yabani armut (ahlat), yabani erik gibi ağaçları fark ettim. Bunları aşılayarak meyve verir hale getirirsem bu meyvelerin, böcek ve sineklere, onların da kuşlara, kuşların da tilki, vaşak gibi canlılara yem olarak eko sistemi döndüreceğini planlayıp bu yabani armut ve erikleri aşılatmaya karar verdim. Armutları mayıs ayından kasım ayına kadar meyve verecek şekilde karışık aşıladım. Erikleri de aynı şekilde aşıladım. Kiraz ve kayısı da aşıladım. Şimdiye kadar 3 bin civarında armut, erik, kiraz ve kayısıyı ormanların içine aşılayarak eko sisteme katkıda bulundum. Benim aşılamalarımı görenler çeşitli gruplar oluşturdular ve aşılama işi yaygınlaştı. Bu yıl ayrıca, bir grup doktor arkadaşımla, dağlara 5 bin civarında badem, ceviz ektik. Gelecek yıllarda bu faaliyetlerime artırarak devam edeceğim. Rüyam, bir gün dağlardaki meyve ağacının çokluğu nedeniyle yaban arılarının mağaralarda ve taş kovuklarındaki yuvalarından balların sızması. Cıvıl cıvıl kuşların öttüğü çeşit çeşit ağaçların olduğu yaşanabilir bir çevre arzuluyorum. Bu hizmetlerim belki de Manisa’ya özgü bir çevre kahramanı olan Manisa Tarzanı’ndan kaynaklanıyordur. Zaten birçok arkadaşım da bana Tarzan’ın varisi "Doktor Tarzan" diyor.