Güncelleme Tarihi:
İşte 15 Mayıs 1919 tarihi de genelde Türkiye ve Türkler, özel de ise İzmir ve İzmirliler için böylesine önemli günlerden birisidir. Zira 90 yıl önce, 15 Mayıs 1919 Perşembe günü İzmir, başta İngiltere, Fransa ve ABD olmak üzere emperyalist devletlerin ortaklaşa almış oldukları bir kararla Yunan ordusu tarafından işgal ediliyordu. O sabah İzmir’de karaya çıkan Yunan askerlerine karşı kalabalığın içerisinden sıkılan ilk kurşun; Mustafa Kemal önderliğinde sürecek ulusal bağımsızlık savaşımızın ilk kıvılcımı olduğu kadar, Kuva-yı Milliye ve Müdafaa-i Hukuk ruhunun tam bağımsızlık şiarıyla tüm Anadolu’da uyanışının da öncüsüydü. Nitekim, İzmir’in işgal edileceği haberini bir gün önceden alan İzmirliler bu olup bitenler karşısında tepkilerini ortaya koyabilmek amacıyla İzmir Sultanisi’nde toplanarak bir bildiri hazırladılarve İzmirlilere bu bildiriye göre hareket etmeleri gerektiği duyuruldu. Mustafa Necati, Moralızade Halit ve Ragıp Nurettin Beylerin Redd-i İlhak Cemiyeti adına hazırladıkları bu bildirinin basılarak Türk mahallelerine dağıtılması uygun görüldü. Gerçekten de bu bildiri metnine uygun olarak İzmirliler işgalden bir gün önce Maşatlık’ta toplanmışlar ve bu haksız işgali protesto etmişlerdi.
İşgal bütün yurtta büyük bir tepkiyle karşılanmış, yurdun her tarafında işgale karşı mitingler tertiplenerek ve telgraflar çekilerek bu haksız durum protesto edilmişti. İnegöl’den Nevşehir’e, Çatalca’dan Silifke’ye, Beyşehir’den Keskin’e, Üsküdar’dan Mudanya’ya, Kınık’tan Alaşehir’e varıncaya kadar yurdun dört bir yanında gerçekleştirilen protestolar aslında Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da Samsun’da Anadolu topraklarına geçtiğinde başlatacağı ulusal kurtuluş hareketinin keşif kollarıydı. Bu miting ve prostesto telgraflarında dile getirilen düşünceler üç yıl sürecek Türk’ün ateşle imtihanının başlangıcını haber veriyordu.
10 bin telgraf
İzmir’in işgali üzerine yaklaşık 10 bin protesto telgrafının kaleme alınması bize gösteriyor ki, emperyalist devletlerin jandarmalığını yapan Yunan ordusu tarafından 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgal edilmesi bütün yurtta kollektif milli bilincin uyanmasını sağlamıştı. Bu kollektif bilinç, Mustafa Kemal Paşa’ya ulusal bağımsızlık ve egemenlik düşüncesine dayalı tam bağımsız yeni bir Türk Devletikurma yolunda önemli bir toplumsal taban oluşturmuştu.
16 Mayıs 1919’da tam bağımsız bir Türk devleti kurmak amacıyla İstanbul’dan Anadolu topraklarına hareket eden Mustafa Kemal’in Ulusal kurtuluş Savaşı’nın yol haritasını belirlemesinde İzmir’in işgali başat bir rol oynamıştı. O, İzmir’in işgali karşısında ilk tepkisini
20 Mayıs’ta Sadrazam Damat Ferit Paşa’ya çektiği bir telgrafta şu cümlelerle ortaya koymuştu.
“Ne millet ve ne ordu varlığına karşı yapılan bu haksız saldırıyı sindirmeyecek ve kabul etmeyecektir.” Mustafa Kemal, Anadolu’ya geçtiği ilk günlerde bir yandan ulusal savaşımın ilk örgütlenme sorunlarıyla uğraşırken diğer yandan İzmir’in işgaline karşı Türk ulusunun tepkisini daha da kuvvetlendirmek amacıyla protestoların yoğunlaştırılmasını istediğini, Erzurum’da bulunan 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ya gizli ve kişiye özel olarak göndermiş olduğu şu telgrafta ortaya koymuştu:
İlk miting Havza’da
“Anlaşma devletlerinin duygularımız ve siyasal varlığımız aleyhinde İzmir’i Yunanlılara işgal ettirmek suretiyle başlayan haksız davranışlarına karşı her tarafta yapılan gösterilerin ve başvuruların arkası bırakılmayarak fiili netice alınıncaya kadara devam ettirilmesi ve her tarafta bu milli gösterilerin iyi bir şekilde idare ettirilmesi fevkalade önemlidir.”
Mustafa Kemal’in İzmir’in işgali üzerine direkt olarak yönlendirdiği ve gelişmelerini yakından izlediği ilk miting Havza’da yapılmıştı. Havza’da kendisini ziyarete gelenlere, “Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, memleketi kurtaracağız”dedikten sonra Havza Belediye Başkanı İbrahim Cebeci’nin evinde toplanan halka da şu bilgileri vermişti:
Düşmanımızın niyeti bizi diri diri mezarımıza gömmektir. Şimdi çukurun tam kenarında bulunuyoruz. Fakat son bir gayretle toplanırsak kendimizi kurtarmak mümkündür.”
Mustafa Kemal daha sonra Havza Belediye Başkanı’na bir emir vererek
30 Mayıs’ta Havza Camii’nde İzmir’in işgalinde şehit düşenler için bir mevlit okutulmasını istemiş ve hemen arkasından da büyük bir miting düzenlenmesini önermişti.
Üç sene dört ay
Gerçekten de İzmir’in işgalden kurtuluşu Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın nihai hedefi haline gelmişti. 9 Eylül 1922 günü Türk birlikleri İzmir’e girdiklerinde Mustafa Kemal o geceyi Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü ile birlikte Nif’te (Kemalpaşa) geçirmişlerdi. Mustafa Kemal Paşa, burada
zafer sevincinden hareketsiz kalan arkadaşlarınayönelik olarak “Yahu, İzmir’e girdiğimiz akşamdır bu!.. Bu kadar sessiz mi geçecek? Haydi bari biz kendimiz şarkı söyleyelim.” sözleriyle onları coşturmuş ve hep birlikte daha Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcında Samsun’dan Anadolu içlerine giderken söyledikleri, “Dağ Başını Duman Almış” marşını söylemişlerdi.
O ve Türk ulusu üç sene dört ay süren bir devasa mücadele sonucunda Akdeniz’in mavi sularına ulaşmışlardı. Mustafa Kemal bu durumu not defterine şöyle imlemişti: “15 Mayıs 1335 (1919) İzmir’i işgal. 3 sene 4 ay. Ben aynı günde İstanbul’u terk? O kara günde Karadeniz’den, bu gün Akdeniz’deyim.”
İlk kez 1905’te
10 Eylul 1922 Mustafa Kemal İzmir’e girerken Mustafa Kemal İzmir’i yaşamında ilk kez 1905 yılında görmüştü. 1905’te kurmay yüzbaşı olarak Harbiye’den mezun olmuştu. O yıllarda II. Abdülhamit’in baskı rejimine karşı özgürlükçü düşüncelerle ilgileniyor ve bazı okul arkadaşlarıyla birlikte yasaklanmış kitapları okuyarak içlerindeki özgürlükçü ruhu dışa vurmaktan çekinmiyorlar, ülkenin geleceğiyle ilgili çözümler üretiyorlardı. Onun bütün bu faaliyetleri saray tarafından izleniyordu. Sonuçta gizli bir örgüt kurma suçlamasıyla arkadaşlarıyla birlikte tutuklanmıştı. Günlerce süren soruşturmalardan sonra kolay dönemeyecek bir yere sürülmek şartıyla affedildiler. Nitekim Şam’da bulunan 5. Ordu’da görev yapmak üzere sınıf arkadaşı Ali Fuat ile birlikte Şam’a giderken 1905’te İzmir’den geçtiler. Mustafa Kemal İzmir’e 2’nci kez Manastır’da bulunan 3. Ordu Kurmay Subaylığı’na tayin olduğu zaman Eylül 1907’de geldi. Mustafa Kemal’le İzmir’in 3’üncü buluşması ise gerçekten muhteşemdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının başkomutanı ve tüm Türkiye’yi emperyalist işgalden kurtaran, Türk halkının “Kemal Paşa”sı, 9 Eylül 1922 günü Belkahve sırtlarından İzmir’i seyrederken, “Bu şehre bir şey olacak diye çok korktum” sözleriyle İzmir’e verdiği önemi dile getirmişti.