Mustafa SARIİPEK, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Aralık 08, 2007 22:27
abd California Üniversitesi’nde psikoloji eğitimi aldıktan sonra Marmara Üniversitesi’nde asistan olan 51 yaşındaki Banu Öney, 1990’da Boğaziçi Üniversitesi’de "doktor" unvanıyla öğretim üyeliğine başladı. Bir süre abd’de İllinois Üniversitesi’nde çalışıp profesörlüğe yükselen Öney’in hayatı 2004’te değişti.Türkiye’nin ünlü yelkencilerinden Ahmet Muhittin Öney ile ilk kadın yarış kaptanı Necla Öney’in kızı Öney, yıllarca emek verdiği mesleğini, abd’deki işini ve yaşamını bıraktı. İşte Öney’in ağzından, öyküsü:"Annem ve babamdan dolayı zaten denizde doğdum. 3 yaşına kadar tekneyle Marmaris ile Antalya arasında gezmediğimiz yer kalmadı. Altı yıl önce 14 metre uzunluğunda ilk teknemi aldım ama yazdan yaza kullanıyordum. Bir gün sinüzit için doktora gittiğimde doktor ’beyinde bir baloncuk var onu tamir etmemiz gerekiyor’ dedi. Her şey yolunda gitti. Ameliyat sonunda hayatımı değiştirmem gerektiğini fark ettim. Yani ameliyat uyandırdı beni. Mesleğimi bıraktım. Hayatımı bir beyin ameliyatının ikiye bölmesine ve denizi seçmeme çok seviniyorum. Tekneyi alır almaz soluğu ilk olarak Marmaris’te aldım. Önce Türkiye kıyılarını ve Yunan adalarını gezdim. 1.5 yıldır daha uzaklara gidiyorum. Nisan 2006’da 460 mil yaparak Telaviv’e gittim. 50 tekne ile buluşup Portsait’e, oradan Süveyş Kanalı’ndan geçip Kızıldeniz’i boydan boya dolaştım. Geçen temmuz ayında annem, kızım Deniz ve Avusturyalı bir hanım arkadaşımla Marmaris’ten İspanya Barcelona’ya kadar gittik. Kızım Roma’da bizden ayrıldı. Dönerken teknemi değiştirip daha modern olan bunu satın aldım."İki yılda bir yapılan Vasko Da Gama Rallisi’ne katılacağını, 30 kadar teknenin Türkiye kıyılarından başlayıp Hindistan’a yol alacağını anlatan Öney, yaşadıklarını, araştırmalarını, denizi anlatacağı bir kitabın da hazırlığına başladığını söyledi.
En çok kızdığı soruá Kendisine "Bayan olarak kaptanlık yapmak, denizlere açılmak zor değil mi" diye soranlara kızdığını belirten Banu Öney, şunları söyledi: "Onlara, ’erkek olarak siz iyi kaptanlık yapabiliyor musunuz’ diye soruyor muyum? Hiç de zor değil bu işi yapmak. Teknenin motorunun yağını ben değiştiririm. Deniz ortasında sorun olduğu zaman ben tamir ederim. Yelkenimi de kendim basarım. Erkekler enteresan. Benim tekneme gelip benden çok kaptan kesiliyorlar. Bu nedenle de yalnızlığı tercih ediyorum. Buradan Atlantik’i geçmek asgari 20 gün. Daha erken geçmeye çalışacağım diye bir şey yok. Hava çok kötüyse denize açılmam. Ne teknemi, ne kendimi, ne de ekibimi yormakta bir mana yok. Tedbirini alan denizciyim. Başkalarının anılarını hayretler içinde izliyorum. Bilmem kaç metre dalga üstünden geçiyorlarmış, teknenin içine sular giriyormuş, batmaktan güç kurtulmuşlar. Ne işin var öyle havada denizde? Bu bir kahramanlık değil."