Güncelleme Tarihi:
KENDİLERİNİ kaybettikleri anda çevrelerine zarar vermekten çekinmeyen akıl hastaları, on gün önce Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Polikliniği'nde yaşanan olayla gündeme geldi. Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde, ‘‘Kişilik bozukluğu ve psikopatlık’’ tanısıyla 4 yıldır aralıklı tedavi gören Celalettin Yağız (31), sıra beklerken kendisine ilgi göstermediği gerekçesiyle Dr. Selami Karaaslan'a (48) ekmek bıçağıyla saldırdı. Kulak, ense ve kolundan yaralanan talihsiz doktor, hasta yakınlarınca kurtarılıp ayakta tedavi edildi. Nöbetçi mahkemece serbest bırakılan ve daha önce de iki doktora saldırdığı öğrenilen kapıcı Yağız, ‘‘Bana bakmadı, böyle oldu, üzgünüm’’ dedi.
Kulakçı katil
İLK saldırının sıcağı geçmeden Celalettin Gören isimli akıl hastasının Kemeraltı'nda işlediği cinayet, yaşanan tehlikeye yeni bir boyut kazandırdı. Yağız gibi Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi gören ve üç hafta önce taburcu edilen Celalettin Gören (23), birlikte içki içtiği Piyaleoğlu İşhanı'nın bekçisi Serdar Şengül'ü (46) kız kardeşine laf söylediği gerekçesiyle 36 yerinden bıçakladı. Delik deşik ettiği Şengül'ün kestiği kulaklarını da cebine koyan Gören, polise gidip olayı anlattı. Gören mahkemece tutuklanırken, ‘‘Hasan Mezarcı yalan söylüyor, Asıl mesih benim. Ceza kestim’’ diye bağırıyordu.
İşkenceci oğul
GÜZELYALI 65/14 Sokak'taki Kısmet Apartmanı'ndaki son olay da tüyler ürpertti. Doğup büyüdüğü Almanya'da 9 yıl önce bir kadını bıçakla öldüren ve bir erkeği de çekiçle başına vurup yaralayan Kamil Eryuva (30), 7 yıl akıl hastanesinde yattıktan sonra taburcu edildi. Şizofreni hastası olduğu tespit edilen genç, akşam yemeğinde tartıştığı babası Cemali (61) ve annesi Mualla Eryuva'ya (58) meyve bıçağıyla saldırdı. Babasının sağ gözünü bıçakla oyup cinsel organını kesen, annesini de boğazından bıçaklayan öfkeli oğul, apartmanının 3. katından atlayarak kaçmak isterken yakalandı.
OĞLUNUN alnına bıçakla çarpı işareti kazıdığı işçi emeklisi Cemali Eryuva kan kaybından yaşamını yitirirken, anne Mualla Eryuva hastanede tedavi altına alındı. Katil gencin bir süre önce de evi yakmaya teşebbüs ettiği öğrenildi.
YASADAKİ BOŞLUKLAR
HALK arasında paniğe yol açan olaylar sonrası yetkililer, TCK'nın 46. maddesi gereği birçok akıl hastasının bir yıllık tedavi sonrası ‘‘Sosyal şifa bulmuştur’’ raporuyla salıverildiğini, serbest bırakılanların suç işleme oranının çok yüksek olduğunu vurguladı. Yasadaki boşluklar nedeniyle bu tip olayların yaşandığı belirtilirken, bir yıllık sürenin yetersizliği vurgulandı. Vatandaşlar ise, ‘‘ Ne olursa olsun cinayet işleyen bir insan salıverilemez. Akıl hastası diye serbest bırakılması ayrı bir tartışma konusu. O zaman raporunu alan herkes suç işlesin. Kimse cezalandırılmasın. İnsan hayatı bu kadar ucuz değil’’ diyerek tepkilerini dile getirdi.
ŞEFİK KÁBUSU
EGE Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde 3. sınıf öğrencisiyken 1996'da aşkına karşılık vermediği gerekçesiyle sınıf arkadaşı Seval Erdoğan'ı öldüren Şefik Dağaçar, üç yıl tutuklu kaldı. Mahkemenin, akli dengesinin yerinde olmadığına kanaat getirip tedavi görmesi için Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne gönderdiği Dağaçar, bir yıllık tedavinin ardından ‘‘sosyal şifa bulmuştur’’ raporuyla iki hafta önce serbest bırakıldı. Şefik'in serbest kalışı, tutuklu bulunduğu yıllarda genel öğrenci affından yararlanıp tekrar kayıt yaptırdığı için okuluna dönebilecek oluşu, özellikle üniversite çevrelerinde büyük panik yaratiyor.
MANİSA Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Psikiyatrist Dr. Levent Ermete, yasal ve tıbbi yöntemlerle kontrol altında tutulduktan sonra ailelerine teslim edilen, suç işleyen ruh sağlığı bozuk kişilerin başıboş bırakılmaması gerektiğini söyledi. Bu kişilerin bakım ve takibinden ailelerinin sorumlu olduğunu söyledi. Hastaneden çıkan hastaların kışkırtılmamaları, iyi davranılması ve ilaçlarının düzenli verilmesi gerektiğini anlatan Ermete, şöyle konuştu: ‘‘Hasta yakını, kanuni vecibe olmaksızın da hastasına sahip çıkmalıdır. Çoğu zaman ‘Delidir’ diye hasta yakını bile sahip çıkmıyor. Tedavisine devam edilmiyor. Hasta, hastanemizde yattığı sürece bizim sorumluluğumuz ve kontrolumuz altındadır. Çıktıktan sonra ailesinin kontrolundadır. Herhangi bir taşkınlık yaptığı zaman, polise ve hastanemize haber verilerek tedavi altına aldırılması sağlanmalıdır. Gerek adli, gerekse tedavi için gelen hastaların suç işleme oranları eşittir. Bunları biz sürekli olarak hastanede tutamıyoruz. Bu durumda mevcut kapasitenin 5-10 katı yatağa ihtiyaç vardır. Hasta çıktıktan sonra ilaçlarını almalı. Taşkınlık olursa, yasal süre ve tıbbi öneri beklenmeden kontrola getirilmelidir. Suç işlemeleri büyük oranda önlenir.’’