Güncelleme Tarihi:
Mahalle sakinleri kesilen cezanın kendilerini ilgilendirmediğini dile getirdi. Zehirli atık bulunan tesisin kenarında 40 yıldır oturduğunu söyleyen Makbule Morkaya (64), cahillikleri nedeniyle yıllarca zehiri anlamadıklarını belirterek, “Zehiri ancak boş arazideki borular sökülüp, kötü kokular çıkmaya başlayınca anladık. Çocuklarımız zehirli araziyi okula gitmek için yol yaptı. Benim böbreklerim çürüdü. Mahallede oturanlardan kiminin çocuğu olmuyor, kimi her hamile kaldığında düşük yapıyor” dedi. Cezanın fabrika sahiplerine değil, kendilerine verildiğini anlatan Morkaya, “Tamam devlet çok yüksek bir ceza kesti, ama bunun bize faydası ne? Cezayı ödemesi gereken kişi öldü.
Cezanın en büyüğünü biz sağlığımızla ödüyoruz” diye konuştu. Fabrikanın atıklarıyla birlikte tamamen kaldırılmasını isteyen iki çocuk annesi Sibel Taşa (29) ise, “Eğer devlet bize iyilik yapmak istiyorsa o parayla fabrikayı ve atıklarını bizim çevremizden uzaklaştırsın. Mahallede ciddi bir sağlık taraması yapsınlar” dedi.
Cevaplanmayan sorular
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa ise, gömülü olan radyoaktif maddelerle ilgili cevaplanmayan ciddi soruların bulunduğuna dikkati çekti. Karababa, “2007’de yapılan analizlerde Türkiye’de üretilmeyen Europium 152 izotopuna rastlandı. Bu maddenin ülkeye sokulması yasak, ama İzmir’in göbeğinde bulundu. Bu maddenin zararsız hale gelmesi için 13 bin 216 yıl geçmesi gerekiyor, ancak TAEK uzmanları zararsız olduğunu açıkladılar. O maddenin tespit edildiği 2007 yılından bugüne kadar geçen süre içinde nasıl zararsız hale geldiği” diye konuştu. Kamu kurumlarının üzerlerine düşen görevleri yerine getirmediğini anlatan Karababa, “Risklerin bertaraf edilmesi için bir şey yapılmadı. Kesilen ceza tamamen göstermelik, toplumun gözünü boyamaktan başka bir şey değil” dedi.