Güncelleme Tarihi:
Lübnan'da kaynak işçiliği yapan 39 yaşındaki evli iki çocuk babası Seyit Mehmet Yumuşak, 2004 yılında Kahramanmaraş'ın Elbistan İlçesi'nde gittiği sürücü kursundan ehliyet almaya hak kazandı. Ancak aynı yıl içerisinde ehliyetlerde sürücü kursunun usulsüzlük yaptığı ileri sürülüp, sürücü belgesi alan 80 kişi hakkında dava açıldı. Yargıtay süreciyle birlikte 11 yıl süren yargılama sonrasında, 2 yıl 8 ay hapis cezası alan Seyit Mehmet Yumuşak, kararın onanmasıyla, ölüme götüren süreç de başlamış oldu.
KURALLAR GEREKÇE GÖSTERİLDİ, İLAÇLARI VERİLMEDİ
Seyit Mehmet Yumuşak, geçen Ocak ayında cezasının infazı için Türkoğlu Yarıaçık Cezaevine teslim oldu. Burada yaklaşık bir ay kalan Seyit Mehmet Yumuşak, daha sonra da Kırıkhan Yarı Açık Cezaevine gönderildi. Epilepsi, (sara) hastalığından dolayı askerliğini de yapmayan Seyit Mehmet Yumuşak'ın, nöbet geçirmemesi için günde üç kez ilaç alması gerektiği halde, iddiaya göre cezaevi yönetimince buna izin verilmedi. Yakınlarının iddiasına göre Yumuşak'ın elindeki sağlık raporlarını göstermesine rağmen yine de, üç kez ilaç iznini çıkmadı. Bazı günler hiç ilaç alamadığı öne sürülen Seyit Mehmet Yumuşak, sara nöbetleri geçirmeye başladı.
Son olarak geçen 19 Mart'ta sabah sayımında bir kez daha nöbet geçiren Seyit Mehmet Yumuşak, sırt üstü düşüp başını beton zemine çarptı. Beyin kanaması geçirdiği belirlenen Yumuşak, Kırıkhan Devlet Hastanesi'ndeki ilk müdahalenin ardından kaldırıldığı Hatay Devlet Hastanesi'hnde hayatını kaybetti. Acı haberle yıkılan ailesi, şikayetci olunca Seyit Mehmet Yumuşak'a otopsi yapıldı. Yumuşak, ardından memleketi, Elbistan'da son yolculuğuna uğurlandı.
KARDEŞİ İÇİN HUKUK MÜCADELESİ BAŞLATTI
Seyit Mehmet Yumuşak'ın ölümünün ardından ağabeyi Tevfik Yumuşak, savcılığa suç duyurusunda bulunarak hukuk mücadelesi başlattı. Kardeşinin ihmal kurbanı olmasına rağmen onun otopsiye gerek görülmeden gömülmek istendiğini iddia eden Tevfik Yumuşak, "Biz buna itiraz ettik. Çünkü kardeşim askerliğini dahi bu hastalık yüzünden yapmamıştı. Ama cezaevinde ilaçlarını tam olarak alımıyordu. Bunu bizlere de anlattı. Eğer istediği gibi ilaçlarını saati saatine alsaydı o krizi geçirmeyecekti. Kardeşim şimdi aramızda olacaktı. Ama kurallar gereği diyerek, bu acıyı yaşattılar. Kim koymuş bu kuralı, cezaevindeki doktor. 'İlaçları farklı zamanda da alsa önemli bir şey olmaz' demiş. Onun için de böyle kural koymuşlar. Böyle olur mu? O doktorun buna karar vermeye hakkı var mı? Şimdi kardeşim öldü. Bunun hesabını kim verecek? Bizler ailesi olarak onun için hukuk mücadelesi başlattık. Sorumlular cezalandırılıncaya kadar da mücadelemiz sürecek" dedi.