Güncelleme Tarihi:
Gürültünün sessizliği
YAŞAMIN en önemli belirtisi sestir. Aynı ses, uyumlu değilse gürültüdür. Ses uygarlığın, gürültü ise ilkelliğin göstergesidir.
GÜRÜLTÜ en nefret ettiğim düzensiz ses yığınıdır. İnsanın insanla, ya da eşyayla ilişkisinde gereksiz gürültü sorunun kaynağıdır. Çok katlı konutların ve ortak alanların arttığı, trafiğin kontroldan çıktığı günümüzde hangisiyle başedeceğimizi şaşırırız. Gürültüyü henüz diğer kirlilikler arasında saymayan, şikayetini bile gürültüyle anlatan bir toplumda yaşıyoruz.
GEÇEN hafta Büyükşehir Belediyesi Çevre Müdürü Yıldız Sezgin ve Avukat Senih Özay'la birlikte Alsancak Bölge Kurulu'nun düzenlediği ‘‘Gürültü Kirliliği’’ konulu panelde konuştuk. Dinleyicilerden ilginç sorular geldi.
TRAFİK, yüksek müzik yayını, köpek havlamaları, hafta sonları okulların otomatik teneffüs zilleri, sokakta oynayan çocuklar, kına geceleri, kalorifer dairesi hidroforları, çarpan kapılar, sokak satıcıları, ortak servis alanları... Uzayıp giden şikayetler arasındaydı.
ÇOGUNLUKLA sorular belediye yetkilisi Sezgin’e geldi. Valilik, emniyet, belediye ve sağlık müdürlüğünün denetimindeki gürültünün kökten çözümünün mümkün olmadığı da anlaşıldı.
KAYNAĞI ve çözümü insan olan gürültünün çevreye ve insana verdiği zararı ‘‘Mikropsuz hastalık’’ diye niteleyen Sezgin, çözümünün güçlüğünü de ifade etti. Çünkü, bilinen mikroba karşı etkili ilacı kullanmak hastalıktan kurtulma umudu aşılar. Hem mikropsuz, hem hastalıklı olmak cidden umutsuz bir vak'a gibi görünüyor.
ELİNİZ terliyor, nedensiz yüreğiniz çarpıyor, hoşgörünüzü kaybediyor, öfkenizi içinizde bastıramadığınız zaman çevrenize yöneltiyorsanız dikkat edin. Farkında olmadan gürültünün görünmeyen girdabına kapılmış olabilirsiniz. İçinizdeki sessizlik bozulmadan, dışınızdaki gürültüyü durdurmak için birşey yapın. Sessiz kalmayın!
Sevginin kaynağı doğa
BUGÜN sevgi ve sevgililere bir yazı adamalıyım. Herşeyi yıkan sevgisizlik, herşeyi ölümsüz kılan sevgi. İnsanın hayatı, yaşam parantezi içinde barındırdığı sevgisi ölçüsünde anlam kazanır. Kendisiyle birlikte bütün insanları, doğayı ve içindeki herşeyi sevmek. Sınırsız, hesapsız sevgiyle kucaklamak. İşte erdemli hayat!
Bugün ‘‘Sevebilme ihtimali’’ne teğet geçenlere, ihtimallerde bile ümit olduğunu hatırlatmak gerek. Umutsuz bir aşka kapılanın, boş bir kayık gibi denizin ortasında sallanma tehlikesi bile hiç sevmeyenin yaşamından daha anlamlı değil midir?
Sevmeye doğadan başlayan için sevgisiz kalma ihtimali yoktur. En güçlü sevgilerin kaynağı doğadır. Bacon, sevgiyi doğanın sonsuzluğuna yayarken şöyle söyler: ‘‘Evlilikteki sevgi insanlığı doğurur, arkadaşça sevgi insanlığı yüceltir, uçarı sevgi ise bozar, bayağılaştırır.’’
Doğada yetişen bir çiçek, kimbilir kaç elden sevgi sellerinin damlası olacak bugün. Sevdiğinden ‘‘Seni seviyorum’’ sözünün yürek okşayıcı sesini bekleyen kimbilir kaç kişi var. Sevgi dolu yüreğiniz varsa, ‘‘Seni seviyorum’’ demeyi ihmal etmeyin. Belki yarın çok geç olabilir!
Hayat ağaçları
FETHİYE Müze Müdürlüğü ve TEMA Vakfı, yöredeki asırlık ağaçları koruma altına almak için harekete geçti. Sevindirici olduğu kadar, hüzün verici. Doğanın armağanı ağaçların, korunmaya muhtaç duruma gelmesi, doğada geleceğinin tehlikede olmasının işaretidir. TEMA Gönüllü Temsilcisi Oktay Tirli ve Müze Müdürü İbrahim Malkoç, halkın bu çabaya katkısını bekliyor. Esas olan korumak değil, yaşatmaktır. Çünkü onlar, gölgesini verdikleri insanlardan ‘‘Başka bir ihsan’’ istemiyor. Çünkü onlar aslolan hayatın kendisi. Onlar hayat ağaçları.
Çevre prensibi
Doğaya zarar verici özellikte olan işlevleri, ürünleri ve işleri dünyaya zararsız olanlarla değiştirmek gerekir. (Koruma, Getir Prensibi)