Güncelleme Tarihi:
Siluetini sevdiğim Denizli
DENİZLİ, çocukluk ve ilk gençlik yıllarımın kenti. 1970'li yıllarda merkez nüfusu 70 bin, yerleşim sınırları da bugün sahip olduğunun yarısı kadardı. Ama çocuk gözlerimizde çok büyüktü. Ne kadar yanılmışız!
YANILDIĞIMIZ pekçok şeyi şimdi daha iyi anlıyoruz. Kış günlerinde sokaklarda saklambaç oynarken 20 metre uzaklaşınca sisler arasında görünmez olurduk. Sisler bizi saklardı, hiç rahatsız etmeden. Denizli hep sisler içindeydi. Öyle severdik biz o kenti. Cankurtaran'dan hayranlıkla siluetini izlerdik.
YAZ aylarında Denizli'yi hilal gibi kuşatan Karcı Dağı'nın zirvesinde hiç erimeyen karlarını görürdük. Kentin üzerinden hiç kalkmayan sis perdesi artık onları da göstermiyor. Sisler de zehirlendi. Denizli'yi boğuyor.
ÇEVRE İl Müdürü Ali Korkmazcan'a, ‘‘Denizli'de nasıl yaşıyorsunuz’’ diye sordum, ‘‘Geçici çözümlerle sis perdesini aralamaya çalışarak’’ diyor. 70'li yılların sisli havası bu kadar zehirli değildi.
GÖÇLE artan nüfus ve çarpık yapılaşma, plansız sanayileşme, kalitesiz yakıt kullanımı, trafik yoğunluğu gibi etkenler üç tarafını dağların çevirdiği Denizli'de yaşamı güçleştirdi. Doğal inversiyonun eksik olmadığı kentte bazı günler havadaki kükürkdioksit ve partikül madde oranı gelişmiş hiçbir ülkenin kabul etmeyeceği düzeye ulaşıyor.
ÇEVRE İl Müdürlüğü, kömüre en az 4 bin kalori ısı değerinde olması ve torbada satılması için belgelendirme zorunluluğu getirdi. Mobil ekiplerle 3 yıldır sıkı denetimler yaptı. Önlemler, 1999 ocak ayı kükürkdioksit oranı ortalamasını 193.6 mikrogram/metreküpe, partikül maddeyi ise 161.2'e indirdi. 2000 ocak ayında yapılan ölçümlerde ise kükürtdioksit 176.9, partikül madde 110.6 mikrogram/metreküpe düştü.
1970'li yıllarda zehirin bulaşmadığı ama doğal sisin eksik olmadığı Denizli'de ölçüm bile yapılmıyordu. Hava kirliliğini tehlikeli sınıra getiren faktörler, bugün önlemlerden daha aktif çalışıyor. Çevre İl Müdürlüğü'nün Makine Mühendisleri Odası'yla sürdürdüğü çalışmalara eklenebilecek gözle görülür başka girişim yok.
İÇİNDE bizi saklayan doğal sis, artık zehirle birleşip ölümün kucağına çeken kâbusa dönüştü. Denizli zehirlendi. İçindekilere de zehir solutuyor.
HAYDİ, biz böyle olacağını bilemedik. Şimdi herkes biliyor. Zehiri içinizden atın. Bu şehir güzeldir. Silueti bile!
Ağacın vedası
AĞAÇLAR, yüzyıllar boyu insanların istediği her şeyi verdi. Şimdi kimin hayatında çocukluk anılarını yaşatacak ağaçlar kaldı? Her mevsim gönül bağı kurulan o ağaçlara ne oldu? Tren istasyondaki akasya, okul bahçesindeki çınar, ya da dalına piknik sepeti astığınız zeytinden başka ne kaldı? Kimisi yakıldı, kimisi yıkıldı. Kalanlar da sert bir rüzgarın önünde duramayacak kadar gücünü yitirdi. Onların değerini anlamak için daha ne bekliyoruz? Kocaman gövdesiyle bir ağaç daha devrildi, kimseye yük olmadan. İyi ki, başka ağaçlar var!
MÜDÜRÜN ÖNERİSİ
Denizli’yi yalnız doğalgaz kurtarır
DENİZLİ'nin kirli havasını temizleyecek rüzgarın her zaman esmediğini belirten Çevre İl Müdürü Ali Korkmazcan, hakim rüzgarların da ağır sanayi kuruluşlarının bulunduğu bölgelerden kirli havayı kente getirdiğini söylüyor. Kağıt da yakılsa, dumanının kentin üzerinde kaldığını belirten Korkmazcan, alınabilecek önlemleri şöyle sıralıyor:
Sanayi tesisleri kent içinde kalmamalı.
Sanayide fuel oil kullanımı düşürülmeli.
LPG kullanımı teşvik edilmeli, zorunlu hallerde 4 numaralı fuel oil seçilmeli.
Şehiriçi yolları çok dar olduğu için kirliliğin yüzde 40'ını oluşturan trafik için alternatif yollar açılmalı.
Kömür kalitesi belli standartta tutulmalı.
Uygun yakım teknikleri kullanılmalı.
Göç kesinlikle durdurulmalı.
Çarpık kentleşmeyi önlemek için merkeze uzak uydu kentler kurulmalı.
Yerleşim planları gözden geçirilip, yeni master planı hazırlanmalı.
Doğalgaz ve jeotermal kaynaklar Denizli'yi kurtaracak tek çare olarak dikkate alınmalı.