Güncelleme Tarihi:
Baz yorgunuyuz
Gelişmenin bedelini ağır ödeyen Türk insanı, şimdi ‘‘Elektromanyetik’’ kirliliğin en şiddetlisine göğüs geriyor. Belki de deney örneği olacak
ÇEVRE konularını yazarken, çok bireysel ve bilinenleri tekrarlamaktan uzak durmaya özen gösteriyorum. Bu defa çok tekrarlanmasına karşın, ‘‘Toplumsal bir statüko’’ göstergesi haline dönüşen cep telefonlarını yazmak istiyorum.
İZMİR'de nüfus yoğunluğunun fazla olduğu semtlerden olduğu gibi, Ege'nin adını ilk kez duyduğum köylerinden bile GSM baz istasyonlarıyla ilgili şikayet geliyor. Öğrenciler baz istasyonlarını belirleyip, semt halkıyla anket çalışmaları yapıyor. İnsanların biyolojik etkilerini yansıttığı anketler, en fazla baş ağrısı, göz yanması, yorgunluk, halsizlik gibi belirtileri ortaya koyuyor. Gerçekten öyle mi, yoksa sonuç psikolojik mi? Birisine ‘‘Evet’’ demek, diğerinde gizlenen gerçeği örtebilir.
GSM baz istasyonlarının insan sağlığı üzerindeki etkisinin araştırılması yönündeki uluslararası çalışmalar sürüyor. Bu durumda ‘‘Kesin tehlike var’’ demek ne kadar bilimsellikten uzaksa, aksi de öyle. Konu insan sağlığı. Şüpheci olmak ve sürekli araştırmak gerekir.
HALK bu kadar rahatsızken, devletin yetkili kurum ve kuruluşları neden ses çıkarmaz? Siyasi tercihler mi, yoksa ekonomik tercihler mi insan yaşamı üzerindeki riski yok sayıyor ? Hiçbir nedenle halk feryat ederken devletin yetkili organları sessiz kalamaz. Ortada kusurlu, hatalı ve eksik birşeyler var. Bedeli yaşama hakkını ortadan kaldıran bir şeyler.
ELEKTRİK Mühendisleri Odası'nın (EMO) raporuna göre, şu ana kadar canlı doku üzerinde elektromanyetik etki araştırılmadı. Canlı dokunun içindeki elektrik alan şiddetinin ölçümü insan üzerinde denenemeyeceği için, tıbbi insan dokusuna yakın özellikler taşıyan jeller aracılığıyla yapılabiliyor. Ülkemizde bu tür bir çalışma henüz yok. Bu gidişle, yıllar sonra Türk insanı vücuduna nüfuz eden elektromanyetik dalgaların etkisini gösteren canlı deney örneği haline gelecek.
EMO'nun raporunda elektromanyetik kirlilik ölçümü, GSM şebekelerinin izlenmesi ve ölçümlerine ilişkin bölümde, önemli bir konuya dikkat çekiliyor: ‘‘ Yönetmelikte ‘Bakanlık denetiminde olmak koşuluyla GSM şirketleri de ölçümlerde yetkili kılınmıştır’ deniliyor. Bu Anayasa'ya aykırıdır. Bir kişi ya da kuruluş aynı anda hem sanık, hem de bilirkişi olamaz.’’ Elektromanyetik ölçüm, kamusal hizmet olması nedeniyle ölçümlerin, kamusal kurum olma özelliğine sahip kuruluşların denetiminde sürdürülmesi gerektiğine işaret ediliyor.
TÜRKİYE'de insanlar korku içinde. Tepesinde baz istasyonu kabusuyla yatıp kalkıyor. İnsanlar, devletten yaşama hakkının gözetilmesini bekliyor. Bunun için de acilen ulusalararası uygulamalar esas alınarak ‘‘Elektromanyetik Kirlilik İzleme ve Araştırma Kurulu’’ oluşturulmalı.
Sefa ayıbı
DOĞANIN insansız yapabileceği, insanın doğasız yapamayacağı yaşanarak görülen bir gerçek. Ancak, insanoğlu içindeki tüketim hoyratlığıyla birleştirdiği sorumsuzluğunu her fırsatta gösteriyor. Doğanın kucağında bulduğu huzuru daha arkasını dönmeden unutup, borçlu olduğu sağlığı ve neşesiyle birlikte dönerken geriye çöplerini bırakıp gidiyor. Arkadaşımız Mustafa Oğuz'un Buca Kaynaklar'dan çektiği bu görüntü aslında çevremizdeki bütün piknik alanlarının değişmeyen manzarası. Sefanın karşılığında normal bir insanın vefasını sunması gerekirken, ayıbını sergilemesi ne kadar utanç verici!
Yaşamak risktir!
ANAYASA'nın 56'ncı maddesinde, ‘‘Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir’’ hükmü yer alır. Bu madde, devlete herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürme görevi de verir. Vatandaş, yasaların yüklediği görevin ötesinde kendini korumaya çalışıyor, aylardır baz istasyonu istemediğini haykırıyor. Kimse duymuyor. Oysa, aynı şeylerin devlet ve vatandaş için iyi olması idealdir.
DOKUZ Eylül Üniversitesi'nden Prof. Dr. Osman Eskicioğlu, ‘‘Hukuk ve İnsan Hakları’’ çalışmasında hukuk ve kanunların 2500 yıl öncesi gibi örümcek yuvası durumuna düşürüldüğünü belirtiyor, ‘‘Bunun nedeni toplumdaki değerlerle kanunların aynı şeyler olmaması. Herkesin yaşama hakkı vardır. Kişiler ve devlet organları, şahsiyetin varlığına dokunamaz’’ diyor. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde imza koyduğumuz, ‘‘Temiz çevrede yaşama hakkı’’nı gözeten sorumluluğumuza sahip çıkamıyoruz. Böyle bir ortamda yaşama riskini, ancak biyonik bir bünye kaldırabilir.
Elektromanyetik kirlilik kaynakları
ELEKTROMANYETİK (EM) kirliliğe neden olan doğal kaynaklar güneş, bazı uzak yıldızlar ve atmosferik deşarj adı verilen yıldırımla sınırlı. Doğal olmayan EM kaynaklardan bazıları ise, elektrik hatları, televizyon ve bilgisayarlar, elektrikli ev aletleri, mikrodalga fırınlar, radyo ve tv vericileri, telsiz haberleşme sistemleri, kordonsuz telefonlar, hücresel telefon sistemleri içinde yeralan GSM bas istasyonları ve GSM telefon cihazları.