Çevre

Güncelleme Tarihi:

Çevre
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2000 00:00

Hazırlayan Ali KAYADİBİ
Haberin Devamı

Ormanın adı kalmadı

HER yangından sonra, gazetelerin ‘‘Ciğerimiz yandı’’ gibi haber başlıklarının altına yazılanlar da değişmiyor. Haber tekniği içinde, yangının çıkış nedeni çoğunlukla ‘‘Henüz bilinmeyen’’ diye belirtiliyor. Bu haberlerin, okuyucudaki etkisini hep merak ederim. Faili yakalansa okuyucunun yüreği serinler, ya da yangınlar söner mi?

İZMİR Orman Bölge Müdürlüğü'nün raporu, 2000'de 229 orman yangını çıktığını gösteriyor. 110'u İzmir, 119'u Manisa'da çıkan yangında 2939 hektar alan zarar gördü. Akhisar'daki yangınların ‘‘Fail’’ bölümü ilgimi çekti. 67 yangından 44'ünün faili araştırılıyor, 4'ü aranıyor. 3 yangının yıldırımdan, 5'inin enerji nakil hattından, birinin de demiryolları çalışmasından çıktığı belirtilirken, 9 kişinin adı veriliyor.

EĞİTİMCİ arkadaşım Yard. Doç. Dr. Şükrü Keyifli'nin, ‘‘Adlandırma’’nın önemine ilişkin sözlerini hatırladım. Keyifli, ‘‘İnsanlar adlarının başkası tarafından söylenmesinden hoşlanır’’ diyor. Tabii ki, iyi şeylerle yanyana anılmanın hazzı sözkonusu olan.

DEVLETİN orman teşkilatı, fail bölümünde Şerif Er, Ali Girgin, Ünsal Er, İsa Kemerli, Murat Sakacı, Abdi Karaduman, Ercan Çakır, Ramazan Keskin ve Cemil Güneş'in adını açıklıyor. Peki diğerleri ne olacak? Binlerce ağacı kül eden ve kasıt olduğu belirlenen yangınları çıkaranlar unutulacak mı?

ORMANLAR yanarken büyük laflar edenlerin, kış günlerinde yapması gereken çok şey var. ‘‘Yangın mevsimi’’ ifadesini ormancılık literatürüne sokanlar, baştan yangını kabullenmiş sayılır. Yangının yeri ve zamanı yoktur.

ÖRGÜN ve yaygın eğitimde ormanlar geniş yer tutmadıkça, etkin önlemler alınmadıkça raporlarda, ‘‘Faili bilinmeyen’’ hanesi uzar. Ağaç yakmanın cinayet sayılmadığı ülkede dosyalar kabarır. Yakacak orman kalmayınca onlar da yanar, ormanın adı da kalmaz!

İlkellik ateşi

ATEŞİ bulduktan sonra ısınmak, yemek pişirmek ve aydınlanmak için asırlarca odun yakan insanoğlu, uzun zaman ağacı aynı amaca uygun kullanma alışkanlığını terkedemedi. Teknolojiye ayak uydurmakta zorlanan toplumlarda ormana ‘‘Odun’’ gözüyle bakma eğilimi değişmedi. Ortadaki fotoğraf arkadaşımız Mustafa Oğuz tarafından Akhisar'ın Göktepe Mevkii'nde çekildi. Bu odunlar, 13 Temmuz 2000 tarihinde henüz genç birer ağaçtılar. Ateş, ilkelliğin elinde medeniyeti yaktı.

Foklarla tanıştılar

ÖZEL Gelişim Koleji öğrencileri, Akdeniz Fokları'yla tanıştı. Sualtı Araştırma Derneği Akdeniz Foku Araştırma Grubu Koordinatör Yardımcısı Yeşim Öztürk'ü okullarına davet edip, sevimli dostlarla ilgili bilmediklerini öğrendi. Minikler, nesli tükenme tehdidi altındaki fokların yaşadığı Foça'ya gezi düzenleme kararı aldı. Okulun halkla ilişkiler sorumlusu Müjde Güneyer, öğrencilerin dışa dönük çabalarını desteklediklerini söyledi.

Gündem dışı

GÜNDEM dışı yazmayı seviyorum. Tıpkı yaz sıcağında karlı dağları, ya da çöl ortasında içinden nehirler akan yeşil vadideki mutlu yaşam öyküsünü anlatmak gibi. Gerçekten olumsuzluklar içinden olumluyu bulmayı hep umut ediyorum. Ancak, sürekli bozulan bir çevrenin içinden bu düşünceye uygun yazılar çıkarabilmek zor. Okuyucuların e-mail ve telefonla belirttikleri gibi, ‘‘Doğa Savaşçısı’’nın öykülerini bekleme nedenini böyle bir ortamda daha iyi anladım. ‘‘Doğa Savaşçısı’’ içimizde hep yaşayacak. Bazen romantik tepkiler, bazen de keskin sözlerle doğa düşmanlarına ‘‘Bilgece’’ saldırmayı sürdürecek. Ama bugün yine gündem dışı bir konunun satır aralarına yolculuk yapacağız.

Çevre prensibi

İnsanların rolü doğayı anlamak ve birlikte çalışmaktır. Yoksa doğayı işgal etmek değildir.

(Birlik prensibi)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!