Çevre

Güncelleme Tarihi:

Çevre
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2000 00:00

Ali KAYADİBİ
Haberin Devamı

Toprağın üvey evladı

Bergama Çamavlu Köyü'nün başıboş meraları, yok olmaktan kurtarıldı. Doğa, insan ve hayvanlar kazandı. Toprağın kalkanı düşmedi. Üvey evlatlar, toprak anaya sahip çıktı.

EROZYON ve çölleşme, toprağı tutan otların yokolmasıyla başlıyor. Toprağın ‘‘üvey evlatları’’ muamelesi gören otlar, tarım ve ziraat faaliyetleri içinde değerlendirip, rasyonal bir projeyle korunmazsa, kırsal kesimlerde ekonomik ve sosyal yaralar açılması kaçınılmaz. Çevresel değerleri yokolan bir alanda yaşam da olamaz.

TEMA Vakfı'nın Bergama Çamavlu Köyü'nde 1994 yılında uygulamaya koyduğu ‘‘Mera Islah Projesi’’, sözettiğimiz gerçekleri doğruluyor. TEMA'nın erozyonla mücadele çalışmalarından ilki olarak ele aldığı bu projenin neler kazandırdığına bakalım:

ÇAMAVLU'da 23 bin dekarlık mera alanında koruma ve ıslah tedbirleriyle ot verimi metrekarede 190 gramdan 420 grama çıktı. Mera bitkilerinde kök sistemi kuvvetlendi, ot boyları 60 - 80 santim arttı.

İki parselde konrollu ve değişimli otlatma düzeni sağlandı. Yem bitkileri üretimi ve silaj (bitki kompostosu) yapımıyla et ve süt verimi arttı. Köylünün reel gelirleri arttı.

TEMA İzmir Gönüllü Temsilcisi Gönül Meyvacı, Çamavlu'daki mera ıslah projesiyle ekonomik ve sosyal gelişmenin artacağı, tarım ve hayvancılıkta potansiyel varlığımızın korunup, geliştirileceğinin kanıtlandığını söyledi. Meyvacı, ‘‘Mera ve çayırlarımız gün geçtikçe azalıyor. Sahipsizlik, kullanım sorumsuzluğu, sanayi bölgesi veya yerleşim alanlarına dönüştürülmesi, bilinçsiz, aşırı, düzensiz otlatmalar mera alanlarımızın hızla azalmasına yolaçıyor’’ diyor.

Meraların durumu

TÜRKİYE'de 1935 yılında 41 milyon hektar olan çayır ve mera alanları, bugün 5.5 kat artan nüfusa karşılık 3 / 4 oranında azalıp 12 milyon hektara düştü. 1950 yılında ülkemizdeki 37.8 milyon hektar olan çayır ve meradan 10.5 milyon hayvan yararlanırken, bugün 12 milyon hektar alandan 60 milyon hayvan yararlanıyor. Verimli mera alanı toplam 5 milyon hektar. Son 60 yılda mera alanlarında 39 milyon hektar azalma oldu. Bu üzücü rakamlar göstermektedir ki; mera alanlarının tahrip edilmesi, bir yandan ülkeyi erozyon ve çölleşmeye diğer yandan açlık, fakirlik, kıtlık, ve kente göçe sürüklemektedir.

Güz gülleri

EGE çocuklarının yıkandığı akarsular kirlendi. Ilık yağmurlarda altına sığındıkları dev cüsseli ağaçlar kurudu. Minik ve telaşlı adımlarıyla üzerinde koşuşturdukları çimler artık çiğ tutmuyor. Ormanların derin sessizliğini şafak vakti senfoniye dönüştüren kuşlar ötmüyor. Doğal güzellikler içinde büyüyen çocuklar da yok. Hayatta kalanlar ise, zaten geçmişin izlerini aramaktan vazgeçti. Yaban güllü, mor sümbüllü çiçeklerden iri taneli, kızıl renkli meyvelerden söz edemeyecek. Ya kimse inanmaz diye hafıza arşivlerinde, ya da torunları, doğayı katledenlerin suç ortağı sanır diye utanç gibi içlerinde gizleyecekler. Çocuklar da güz gülleriyle yetinecek, şarkılardaki gibi...

YAZILMAYANLAR

‘‘YAŞAYAN varlıklar alınıp satılmaz ve toprak ana da bizler gibi soluk alıp verir. Toprağın ve insanların ticaretini yapan Beyaz Adam, bu dünyada en büyük günahı işlemektedir.’’ -Bir Kızılderili İnanışı-

Düşmanlık niye?

EDREMİT Belediyesi tarafından geçen yıl Tavşantepe'de oluşturulan botanik bahçesindeki 200 fıstık çamından 30'u bilinmeyen kişiler tarafından kesildi. Park ve Bahçeler Müdürü Taner Akıncı, değişik türlerde 5 bine yakın ağacın bulunduğu alanda sadece fıstık çamlarının kesilme nedeninin araştırıldığını bildirdi. Durumu normal insan mantığıyla açıklayabilmek olanaksız. Açıklamayı, ABD'li doğa savaşçısı John Muir'e bırakalım: ‘‘Yalnızca aptallar ormanları yok eder. Ağaçların savunma olanakları yoktur. Ağaçlar kaçamaz. Kaçabilselerdi kurtulurlardı. Birkaç dolar kazanç ya da iş olsun diye kesilmeye, yakılıp kül edilmeye boyun eğmezlerdi.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!