Güncelleme Tarihi:
ÇEVRE Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 1984’te ‘Tabiat Parkı’ ilan ettiği, doğa, tabiat ve kültür hazineleri için her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği Bafa Gölü’nü kurtarmak için Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Bilimleri Enstitüsü ve TÜBİTAK harekete geçti. Ege Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü’nün de desteklediği projenin başkanı Prof. Dr. Erdeniz Özel’le, aralarında jeolog, biolog, fizik mühendisi, nükleer bilimci, oşinograf, sismograf ve çevre mühendisinin bulunduğu 15 bilim insanı ve 12 teknik personel Kapıkırı Köyü’nde kamp kurdu. Yaklaşık 64 kilometrekarelik gölden çeşitli örnekler alan araştırma ekibi, bir yıl sürecek çalışmalarına başladı.
Kapsamlı araştırma
Gölün, jeolojik, oşinagrofik ve jeofizik özelliklerinin araştırılacağını belirten Özel, şunları söyledi:
“Derinlik haritası çıkarılacak. Fay ve kırıkları tespit edilecek. Su sıcaklığı, tuzluluk oranı, ışık geçirgenliği ölçülecek. Bitki ve canlı türleri incelenerek envanteri çıkarılacak. Kimyasal analizler yapılacak. Su altı ve su üstü akıntıları tespit edilecek. Su altı hazinelerin tam yerleri saptanacak. Bafa Gölü’nde son yıllarda yaşanan aşırı kirliliğinin nedenleri ve alınacak tedbirleri ilgili kurumlara ileteceğiz.”
Çernobil etkileri
Ege Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Nükleer Bilimler Ana Bilim Dalı araştırma görevlisi Dr. İlker Sert de, “Göl tabanında biriken kurşun ve 1986 yılındaki Çernobil faciası ile doğaya yayılarak büyük tehlike oluşturan sezyumun verdiği zararın miktarını da tespit etme şansımız olacak. Gölü çok yönlü bilimsel mercek altına alacağız” dedi.
BAFA GÖLÜ
Aydın’ın Söke ve Muğla’nın Milas ilçeleri sınırlarındaki Bafa, 64 kilometrekare. Gölün maksimum derinliği 20 metredir. Bafa gölünün yeraltı nehirleri ile Didim’in Akbük beldesinden denizle bağlanlıtı olduğu biliniyor. Nesli tehlike altında bulunan birçok kuş türüne üreme ve kışlama ortamı yaratmaktadır. Yılanbalığı ve özellikle kefal ve levrek en çok avlanan balıklardır. Heraklia kentinin kurulduğu dönemi karakterize eden Athena Tapınağı, agora, konsey binası, hamam, tiyatro, çeşme binası, Endymion Tapınağı bulunmaktadır. Bafa beldesi, Kapıkırı ve Gölyaka köylerinde otel, motel, pansiyon ve restoranlar ile çadır kampı yapılabilecek alanlar vardır.
Turistler şoka giriyor
Yılda 300 bin turistin ziyaret ettiği Bafa’ya gelenler balçığa dönen kıyıları, simsiyah suyu, bazı yerlerdeki ölü balıkları görünce şaşkına döndü. İngiliz tarihçi Lynne Howard “Eşim, çocuklarım ve arkadaşlarımla her yıl geldiğimiz Bafa ve yöresini İngiltere’de tanıtmak için yoğun çaba sarfediyoruz. Son dört yıl gelemedim. Göldeki kirliliği ve değişimi görünce adeta şok olduk. Nasıl olur da doğa ve tarihi güzelliklerle dolu bir göl ve çevresi böyle hoyratça acımasızca
kullanılabilir? Bilim
adamlarının yaptığı çalışmaları görünce gölün geleceği açısından umutlandık, sevindik” dedi.
Nefes alamaz hale gelmiş
Bafa Gölü’nde su altı ve su üstünde 10 bin yıllık medeniyetin izleri bulunduğunu belirten Prof. Dr. Erdeniz Özel, şunları söyledi:
“Gölü cehenneme çeviren nedenleri ve alınacak tedbirleri bilimsel raporlarla açıklayıp yeni projelerle gölü kurtarmak için hızla hareket edeceğiz. Ne yazık ki bugüne kadar Bafa’da kurumsal olarak hazırlanmış bilimsel rapor yok, bu araştırma göl için bir ilk olacak. Menderes’ten gelen sanayi atıkları ile tatlısu verilmesinin zaman zaman durdurulması nedeniyle gölün biyolojik dengesinin değiştiğini, bu nedenle birçok canlı türünün yok olduğunu ya da yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını gördük. Bafa için artık kaybedilecek zaman kalmadı, göl nefes alamıyor. Gölün etrafındaki koku da oksijensizlik ve kirlilik nedeniyle başlayan çürümenin belirtisi.”