Güncelleme Tarihi:
İZMİR Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik dava dün Özel Yetkili İzmir 8’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, tutuklu sanıkların savunmalarının alınmasıyla sürdü. Başkan Aziz Kocaoğlu’nun da katıldığı duruşmayı CHP milletvekilleri Süleyman Çelebi ile İlhan Cihaner de izledi. Örgüt suçlamasını kabul etmeyen Kent Konseyi Şube Müdürü Abdülhalim Cumhur Yazıcı, Balkan Halk Dansları Festivali’yle ilgili bilgi aktarıp aktarmadığı sorulunca, “İdari şartnamelerin hazırlanması, fiyat araştırmaları, satın almaya ilişkin maliyetlerin belirlenmesine yönelik hiçbir yetkim ve sorumluluğum yoktur. Ömer Devrim Ergin beni ziyaret etti. Festivalin yapılıp yapılmayacağını sordu. Ben de internet sitesinden bakın dedim” dedi. Çeşme’de kaldığı otelin bedelinin organizasyon firması tarafından ödenmesiyle ilgili Yazıcı, “Çeşme’de bir konser vardı. Kalacak yer bulamadım. Sedat Sakur’la karşılaştım. Çeşme’deki organizasyondan bahsettim. ‘Yer bulmak için bakayım’ dedi. Sonra bulduğunu söyledi. Benim adıma yer ayırtmış. Bin lira nakit paramızı ödedik. Ama aceleden fiş, fatura alamadım” diye konuştu.
Kasadan bir lira çıkmadı
Sakur da konuya ilişkin, “Rezervasyonu biz yapmıştık. Kendisi aceleden faturayı alamamış. Otel sahipleri, rezervasyonu yaptırdığımız için faturayı bizim şirket adına kestirmiş. Şirketin kasasından çıkan bir lira yoktur” dedi.
Alaattin Eraslan ise, 10 sayfalık yazılı savunmasını mahkeme heyetine vererek, “Örgüt üyeliğini kabul etmiyorum. Ben her zaman gerçek fiyatlarla rekabet edilmesinden yanayım. Bana yapılan yüzde 15’lik teklif projeksiyon cihazının kullanımıdır. Kimseye aracılık yapmadım” diye konuştu.
Akciğer kanseriyim
Belediyede işçi olduğunu belirten Cafer Alt da, “Sendika işyeri temsilcisiyim. Herhangi bir şeye şahit olmadım. Kimsenin ihaleye girmesine engel olmadım, ne de tehdit ettim. Akciğer kanseriyim, eşim ve çocuklarım mağdur. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.
Turkuaz Tanıtım’ın ortağı olduğunu söyleyen Ferik Faruk Boyacıoğlu, “Benimle ilgili tapeleri kabul etmiyorum” dedi, örgüt suçlamalarını kabul etmeyerek, tutuklu olduğu için bir çok sözleşmesinimn askıya alındığını söyledi.
Öğlen arasında Süleyman Çelebi ile yemeğe giden Kocaoğlu, “Dava devam ediyor. Süreci izliyoruz. Desteklerini esirgemeyen herkese teşekkür ediyorum” dedi. DİSK eski Genel Başkanı Çelebi ise, “Türkiye’de tartışılması gereken bir çok konu var. Hukuksuzluğu burada gördük. Trajikomik bir dava. Burada yargılanan sendikacılar hepsi yol arkadaşlarım. Başkan Kocaoğlu gibi bu davayla asla alakaları olamazlar. Çamur at izi kalsın projesi tutmayacaktır. Gerçek adaletin tecelli edeceğine inanıyorum” dedi.
İddianame hukuka aykırı
CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ise, şuunları söyledi:“İddianame hukuka aykırıdır. KCK, Oda TV davaları neyse burada TSM, fasıl sorgulanmaktadır. Siyasi bir dava durumuna getirilmeye çalışılıyor. Her ne kadar iddianameyi savcı hazırlamış gibi görünse de, altında imzası olsa da, burada hukuka aykırı olarak bilirkişilere suç olabileceği düşünülen şeyler inceletilmiş. Suç yaratılmaya çalışılmış. Birbirini tanımayanlar bir arada gibi gösterilmiş. Akla, mantığa aykırı bir yargılama. Niye burada yargılanıyorlar? Kamu zararı nerede? Tapeler iddianameye çevrilmiş. Siyasi bir soykırımdır. Bu mahkemede yargılamanın yapılmaması gerekir.” Cihaner, mahkeme heyetinden kimseyi tanımadığını da dile getirdi.
Psikolojik tedavi
Turkuaz firmasının ortağı Murat Boyacıoğlu, Alaattin Eraslan’ın kendi şirketlerinin taşeron işlerin yaptığını ve psikolojik tedavi gördüğünü söyledi, “Alaattin’in birçok rahatsızlığı var. Bir şey kutladığımız soruldu. Hiçbir şey kutlamamız mümkün değil. Bırakın kutlama yapmayı onunla yemek bile yemeye çekiniyorum” diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan Gökhan Boğazkesen ise herhangi bir ihaleye fesat karıştırmadığını belirterek, “Ben zaten ihaleye giren hiçbir firmayı tanımıyorum. Ne olduğundan da haberim yoktur. Benim firmam ihaleye fesat karıştırmamıştır. İBB ihalesinde hiçbir firma lehine ya da aleyhine çalışmadım. Kimseyle belediyeden konuşmadım. Şirket çalışanım dışında kimseye yetki vermedim” dedi.
Uyuşmazlık varken nasıl örgüt kurmuş olabiliriz
TUTUKSUZ Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreteri Ersu Hızır, yasal olarak gerçekleştirdiği işlemlerin suç olarak gösterildiğini öne sürdü, özete şöyle dedi: “Başkan Kocaoğlu ile aramızda uyuşmazlık varken nasıl örgüt kurmuş olabiliriz? Hem kendisini ihbar eden gizli tanık, hem de sanık nasıl olacağım? İddianamedeki tapeler eksik ve yanlıştır. Ev aramalarında, müzik seti hoparlörünün içine kadar arama yapılan bir başka arkadaş var mı bilmiyorum.”
Buca TOKİ konutlarıyla ilgili iddiaları reddeden Hızır, kendisine tahsis edilen araçların ve malzemenin kullanımıyla ilgisi ise, “Genel sekreterlik görevinin ardından bu araçları iade ettim. Laptopta incelemenin ardından suç hususu bulunmadı. Telefon da faturasını ödediğim bir telefon” dedi. Hızır, İZULAŞ Genel Müdürü’yle konuşurken de ‘ESHOT PASO’ olarak geçen terimin iddianamede ‘AS HOPALI’ diye geçtiğini, ayrı bir anlam yüklendiğini dile getirdi. Hızır, son olarak şal ve sandviç dağıtımlarının da yönetim kurulu kararı olduğunu, bir ilgisi bulunmadığını dile getirdi.
Özel Kalem Müdürü Levent İşler ise, Çankaya Katlı Otopark ihalesinin ardından Genç’in arayarak başkana bir bilgi iletmek istediğini, kendisinin de kapalı zarfla göndermesini söylediğini bildirdi. İşler, “Zarfın içini okumadım. İçinde de ne olduğunu bilmiyordum. Zarfı başkana iletmeseydim görevimi ihmal etmiş olurdum. Suçlamaları kabul etmiyorum” diye konuştu.
İZBAN tanıtım filmleriyle ilgili ihaleye fesat karıştırdığı ileri sürülen Öztürk Kurt ise, yazılı savunmasında suçlamaları kabul etmedi.
Emanete hıyanet ettiysem namerdim
Grand Plaza eski Genel Müdürü Muharrem Derbentoğulları ise tapeleri delil olarak kabul etmediğini belirterek, şunları söyledi:
“Hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanmadım. Emanete hıyanet etmedim. Ettiysem namerdim. Müştekisi olan tek belediye sanığı benim. Keşke burada olsaydı da anlattıklarımı dinleseydi. Siz de beyefendinin vücut diline şahit olsaydınız. İşine son verildiği tarihten önce genel müdür olarak o kişi hakkında bana duyumlar geldi. Arkadaşımız diyor ki, ‘Bana Derbentoğulları telefon açtı, önüne ne geliyorsa imzalayacaksın, imzalamazsan kapıya korum’ diyor. Bu kişinin hak davasına ilişkin bir davası var mıdır, bunun sorulmasını istiyorum.”.
Cevahir Cem Kiraz ve gazeteci olduğunu söyleyen Nivent Kurtuluş hakkında suç duyurusunda bulunduğunu da söyleyen Derbentoğulları, “Şikayet ettikten sonra, tehdit ediliyorum diyerek devlet koruması istiyor. Bir yıl elindeki belgeleri vermemesi durumunda tekrar işe alınacağını söylüyor Kiraz. Allah korusun. Neden alayım da milletin başına bela edeyim. Bana mesaj atıyor. Pazartesi gününe kadar işe başlamazsam Ömür Kabak, Kenan Çakar’ın yapacaklarından sorumlu değilim. Bu iki şahsın da, tıpkı bizler gibi sanık sıfatıyla değerlendirilmesini talep ediyorum” diye konuştu.
İlk tahliye kararı
İsmail Yoğurtçu ise, suçlamaları kabul etmeyerek, menajerlik yapmadığını, Say ile birkaç görüşmesi olduğunu, kimseye aracılık yapmadığını söyledi. Yoğurtçu, “Bu süreçte Kıbrıs’taydım. Mahkeme sürecini öğrendiğimde geldim teslim oldum. Onur Akın, Özdemir Erdoğan gibi sanatçıların menajerleri yok. Onlar Balkan festivallerinde olsa korkarımki burada sanık olarak yer alacaklardı. Bir böreğim ve dalağım yok. Tahliyemi istiyorum” dedi. Mahkeme heyeti, Yoğurtçu’nun tahliyesine karar verdi.
Savunmasını sesi titreyerek verdi
Tutuksuz sanıklardan Destek Hizmetleri Daire Başkanı Serpil Keskin, “20 yıldır devlet memuru olarak görev yapıyorum. Bugüne kadar hiçbir soruşturma geçirmedim. Burada sanık olarak yer almak beni üzüyor. Tutuklandığım gün, 1 yaşındaki bebeğimi bırakıp cezaevine girdim. Destek hizmetleri çok zor bir görev. Ancak örgüt suçlamasını kabul etmiyorum, üye de değilim. İhaleyi fesat karıştırmayı da kabul etmiyorum” dedi.
Savunmasını verirken duygulanıp sesi titreyen Keskin, banliyö hattı tanıtım filmi ihalesine fesat karıştırılmasıyla ilgili, “İhale usulüne göre yapılmıştır. Yaklaşık maliyet kimseyle paylaşılmamıştır. Balkan Halk Dansları Festivali ihalesi gazetelere de ilan verildi. Şal da kanun kapsamında yapılan ihaleye göre alındı. Görevimi yasaya uygun, dürüst bir şekilde yaptım. Beraatimi istiyorum” diye konuştu.
Üye hakim, Pervin Şenel Genç ve Hakan Say’la görüşmelerini sordu. Serpil Keskin, “Emniyette de verdiğim ifademde, bir kısmının bana ait olduğunu söyledim. 4 gün aç suçsuz, bebeğimden uzaktım. Orada bu konuşmaları hatırlamadığımı söyledim. O an çok kötüydüm, uykusuzdum. Gözlerim şişmişti. Ben hayatımda karakola bile gitmedim. Karanlık bir zindana atılınca psikolojim bozuldu. Basına bilgi edinme niteliğinde Genç’le bunları paylaştım. Yasaya aykırı bir şey yapmadım. İhaleyi iptal etme benim görev alanımda değil. Kendisi bana bilgi amaçlı sorular soruyordu, ben de kendisine bilgi veriyordum” dedi.