Güncelleme Tarihi:
Siyah beyaz Türk filmlerinin renkli siması Fikret Hakan, seks filmleri furyasının başladığı 1978 yıllarında Bodrum'a yerleşmeye karar verdi. Satın aldığı eve zaman zaman sığınan sanatçı, artık terketmemek üzere yerleşti. Hakan, Bodrum sevgisini ‘‘İnsan yaşadığı yeri sömürmemeli, değer katmalı’’ diye özetliyor.
BODRUM'u ilk kez 1969 yılında gördü Fikret Hakan. Arkadaşlarının ‘‘Kafanı dinlendirmek için mutlaka görmelisin’’ önerisi üzerine Bodrum'a gelen sanatçı, bir daha kopamadı.
ÖNCELERİ, fırsat buldukça gelip kaldığı Bodrum'da tatilin tadını çıkarmak için 1975 yılında tekne yaptıran Hakan, ‘‘Bodrum'u, insanını o kadar sevdim ki, o tarihten sonra her yıl Bodrum'a gelmeden yapamıyordum. Seks filmleri furyasının başladığı 1978'de, Bodrum'lu oldum’’ diyor.
HAKAN'ın özetlediği Bodrum macerasının ardında ilginç ve insanda takdir duygusu uyandıran düşünceler yatıyor. Yaşam alanı seçilen yeri, kollektif mülkiyet duygusundan yoksun olarak sahiplenmenin ilkel bir yanı bulunduğu görüşünü savunan Fikret Hakan'ın yaşadığı yere ilişkin düşünceleri şöyle:
BODRUM FELSEFESİ
‘‘CEBİM parayla dolu geldiğim günlerde bile kıyı yağmacılığı yapmadım. Herkesin o günlerde alay ettiği dağın tepesindeki bu evi yaptım. ‘Bir yeri sevdiğin zaman orayı sömürmeyeceksin, oraya değer katacaksın’ mesajını vermeye çalıştım. Bodrumlular'ı sevdim, onlar da beni. Zira ben bazı butik düşünceli, egoist Bodrumseverler gibi değilim. Bu güzellikleri bir ben göreyim, bir ben yaşayayım gibi bir düşüncem olmadı. Herkes gelip Bodrum'un güzelliğini paylaşmalı diye düşündüm. Bodrum. başlı başına bir yaşam felsefesidir. Bodrum artık eski günleri, büyük mahalle hüviyetini kaybetti. Yerlisi, yabancısıyla Han Restoran'da, Raşit'in Kahvesi'nde buluşan büyük bir aile görünümünde değiliz.’’
KAZIK ATILDI
BODRUM'un güzelliğinin yıllarca kösteklendiğini savunan Fikret Hakan, Marmaris, Antalya, Çeşme gibi merkezlerin gelişmesi için Bodrum'a yıllarca kazık atıldığı nı önesürüyor. Bodrum'un herşeye rağmen engellerin üstesinden gelmesini bildiğini anlatan Hakan, Ege ile Akdeniz'in birleştiği yerdeki bu yarımadanın 300 koyunda 30 Marmaris, 20 Datça'dan fazlası olduğunu savunuyor. Bodrum'da edindiği dostluklara önem veren sanatçı, Türkbükü'ndeki Villa Belkıs Oteli'nin Müdürü Müberra Uzer ve eşi Cem Uzer'le komşuluk ilişkilerini örnek gösteriyor.
TİYATRO kökenli sinema oyuncusu Hakan, 1950 yılında ‘‘Üç Güvercin’’ operetiyle sahneye, 1952'de ‘‘Köprüaltı Çocukları’’ filmiyle beyaz perdeye geçişinin derin izlerini taşıyor. Dönemin sancılarını anlatmadan da geçemiyor:
‘‘O günlerde teknik açıdan Türk sineması dünyanın en zavallı sineması konumundaydı. Fransızların attığı kameraları, spotları kullanıyorduk. Teknik büyük zaafiyet içerisinde olduğu için oyunculardan olağanüstü beklentilerin olduğu bir dönemdi. Herşey ilkeldi ama içimizdeki sinema sevgisiyle her zorluğa katlanıyorduk. Setlerde işçi bile yoktu, biz hem aktörlük hem de hamallık yapıyorduk çekimlerde...’’
HALKA SEVDİRDİK
SÖZ sinemadan açılmışken, kendine özgü değerlendirme mekanizmasını işletiyor sanatçı. 1950 - 58 döneminde halkla sinemanın tanışmasını ardından yılda 18 - 20 filmde birden oynayıp 1958'de izleyicinin yakınlığını hissettiği ‘‘3 Arkadaş’’, ‘‘9 Dağın Efesi’’ ve ‘‘Zümrüt’’ filmleriyle bütünleşme dönemi Hakan'ın hafızasından hiç silinmemiş.
SİNEMA kökenli oyuncu Muzaffer Tema, Ayhan Işık, Turhan Seyfioğlu, Eşref Kolçak, Yılmaz Duru ile çalıştığı 60'lı yıllardaki sıkıntıları paylaşmalarını anlatırken, yüreğine çöken ağırlığı gözlerini hafifçe buğulandırıyordu. Fikret Hakan, ‘‘Birlikte sinemaya başladığımız çok sayıda yetenekli genç, koşulların zorluğu ve acımasızlığı nedeniyle sinemayı bıraktı. Çok zor koşullarda oyunculuk yaptık, direndik. Sinemanın kahrını çektik. İyi bir film yaptığımızda onur sayar, teselli bulurduk. Bizim ardımızdan daha şanslı bir ekip geldi sinemaya Orhan Günşiray, Göksel Arsoy, İzzet Günay, Cüneyt Arkın, Kartal Tibet gibi ünlüler katıldı’’ diyor.
TOPLUMSAL MESAJ
1950 - 74 yılları arasındaki her filmde, bir sahnede de olsa mutlaka sosyaldemokrat mesaj veren, hak arayışı irdeleyen bir sahneye yer verdiklerini anlatan Hakan, sözlerini şöyle tamamlıyor:
‘‘BÜTÜN bunlar Türk halkının, işçisinin, orta sınıfının bilinçlenmesine neden oldu. Ecevit'in en yüksek oyu almasında CHP'den çok daha fazla bizim filmlerimizin etkisi olmuştur. Ama o seçimden sonra bile kimse işin analizini yapmaya çalışmadı, sadece hakları olmayan başarıya sahip çıkmaya çalıştı. Büyük sosyologlar bile bu irdelemede dangalak çıktılar, ayıp ettiler, sinemanın hakkını yediler. İstedikleri ekrana çıkar aymazlıklarını ortaya koyarım. Başarıyı onlara bu beğenmedikleri zavallı, fukara Türk sineması taşıdı.’’
YARIN: Ecevit'in kader ortağı gazeteci Bülent Akkurt
Fikret Hakan kimdir?
23 NİSAN 1934'de Balıkesir'de doğdu. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde Öğretim Üyesi olan Azeri asıllı babası Abdullah Gaffar Bey, annesi Çerkez asıllı Kızılay hemşiresi Gülderen Hanım, ağabeyi Celadet ve kızkardeşi Gülderen artık yaşamıyor. İstanbul Atatürk Lisesi'nden 1952 yılında mezun oldu. Sanat yaşamına Münir Hayri Egeli'nin Ses Operet'inde ‘‘3 Güvercin’’ ile atıldı. İlk filmi ‘‘Köprü altı çocukları’’nı 1952'de çevirdi. Bugüne kadar 280 film, 15 dizi ve 25 tiyatro oyununda rol aldı. Sinemadan 10, tiyatrodan 1 ödül alan Fikret Hakan 5 evlilik yaptı. Bir kız ve 2 torun sahibi Hakan, 10 yıldan bu yana bekar yaşıyor. Bu yıl TRT için Attila İlhan'ın ‘‘Baykuşların Saltanatı’’ adlı dizisinde rol alacak. TRT'nin Küçük Ağa, Duvardaki Kan ve Hanımın Çiftliği dizileri en çok övündüğü diziler arasında yer alıyor.