Bir tazminatın düşündürdükleri

Güncelleme Tarihi:

Bir tazminatın düşündürdükleri
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2000 00:00

Haberin Devamı

CUMA günkü gazetelerden birinde, Amerika Birleşik Devletleri'nden bir haber vardı. ‘‘Sigortalı böbrek hastalarına diyaliz makinesiyle hizmet veren bir özel klinik, ABD tarihinin en büyük cezasına çarptırıldı. Sahte fatura düzenleyen ve devlet kasasından ödenecek faturaları şişiren klinik yöneticileri 486 milyon dolar ceza ödeyecek. Firma, haksız kestiği faturaların karşılığı olarak 101, ceza olarak da 385 milyon dolar ceza ödeyecek.''

BU cezanın Türk Lirası'na çevrimi; 267 trilyon...

* * *

HABERİ okuyunca işte devlet, işte adelet demekten kendimi alamadım. Gerçek devlet, gerçek adalet özlemi içinde olan çok sayıda kişinin de benim gibi düşüneceğini, öyle bir ülkede yaşama özlemi içinde olacağını sanıyorum.

TABİ ki derhal, çok yakın zamanda Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan'ın, neredeyse tefrika halinde açıkladığı sahtekárlık raporlarını hatırladım.

KADIN hastalara prostat ameliyatı yapan doktorlarımızı; bir günde 2 bin kez muayeneden geçirilen emeklimizi, bilmem kaç kez kalp ameliyatı geçiren memurlarımızın fatura maceralarını, zaten batmak üzere olan SSK'ya indirilen ‘‘şişirilmiş'' fatura darbelerini, hasta memur ya da emekli hastalar aracılığıyla devlet kasası yağmalamalarını büyük bir nefret ve öfke içinde izlemiştik.

SAYIN Okuyan bu raporları mahkemeye sevketti mi bilmiyorum. Etse de, benim gibi düşünenlerin içini ferahlatacak bir sonuç çıkacağını zannetmiyorum.

EĞER yüzlerce örnekli bu olay, ABD'de yaşansaydı, faillerinin çarptırılacakları cezayı tahayyül bile edemiyorum.

MİLYARLARCA doları bulan cezalar, kapatılan hastaneler, çok sayıda meslekten atılan profesör, doçent ve doktor unvanlı tıp adamı olacağını tahmin edebiliyorum.

* * *

ÜZÜLDÜĞÜM asıl nokta şu: Ülkemizde maalesef yapanlar, yaptıklarıyla kalıyorlar ve herhangi bir ceza almadıkları için de yapmaya devam ediyorlar. Üstelik bu ‘‘ahláksız faturalar''a imza atanlar, atılmasına göz yumanlar; ülkemizin en uzun süre ile eğitimini almış kişiler. Şişirilmiş faturalarla, üzerlerine yazılacak 3-5 kuruşluk pirim için, çocuklarına ‘‘iyi baba'', ‘‘iyi anne'', ‘‘dürüst insan'' olabilme özelliğini hiçe sayıyorlar.

BU kirli faturalara imza atanlar, meslek aşkı ile gecesini gündüzüne katan, bir can kurtaracağım, bir insanımızı sıhhatine kavuşturacağım diye çalışan meslektaşlarına, hocalarına da büyük bir ihanet içinde olduklarını akıllarına bile getirmiyorlar.

ELBETTE ki, bu ‘‘ahláksız faturalar''da tüm doktorlarımızın imzası olmadığını biliyorum. Bu faturaların, bilgileri dışında hazırlandığını da biliyorum. Bu ahláksızlığa imza atanların kılları bile kıpırdamazken, atmayanların, ortak olmayanların yüzlerinin kızardığını da biliyorum.

* * *

AMA, bir taraftan doktor yetiştiren üniversite hastanelerinden çıkan ‘‘ahláksız faturalar''ın devletten tahsil edilmesini hiç mi hiç içime sindiremiyorum. O faturalara imza atanların, fakülte anfilerinde Hipokrat yemininden bahsedebildiklerine, yanlarında eğitim alan intörn doktorlara, asistanlara, meslek etiğinden söz ettikleri anda içine düştükleri samimiyetsizliğe şaşıp kalıyorum.

* * *

EĞER bu soygun faturalarına geçit verenler, ‘‘Hakkımızı alamıyoruz'' iddiasında bulunuyorlarsa, ‘‘Hatta bu mesleği Amerika'da yapsam, şu kadar dolar alırım'' bezginliği içinde bulunuyorlarsa; onlara bu yazının girişindeki haberi bir kez daha okumalarını öneririm.

* * *

YUKARIDAKİ haber, Amerika'yı Amerika yapan, dünya devleti koltuğuna oturtan gerçeklerden sadece biri.

YAPANIN, yaptığı ile kalamadığı bir ülkede yaşamak dileğiyle.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!