Veli ŞAKIR
Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2008 00:00
Marka ve markalaşma... Son yıllarda her yerde, her alanda. Bir taraftan marka bilinci yaygınlaşırken, diğer taraftan taklit ve korsan ürünlerle mücadeleye çalışılıyor.
AB yolundaki önemli konulardan olan Marka Hukuku alanındaki çalışmasıyla İzmir’e ödül kazandıran Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Sevilay Uzunallı ile söyleştik.
Marka bilincinin yerleşmesi için yapılan düzenlemeler sizce yeterli mi?
- Marka bilincinin yerleşmesinde ülkemizde önemli gelişmeler kaydedildi. Markaların Korunması Hakkında 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 1995’te kabulü, Türkiye’nin AB Marka Hukuku’na uyumu ve taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülükleri konusunda atılmış çok önemli adım. Ancak yine de ülkemiz taklit ve korsan üretim yapan ülkeler arasında sayılıyor. Küreselleşme ile taklit ve korsan ürün çeşitliliği artarak dünyayı tehdit eder hale geldi. Örneğin, Çin bu konuda en büyük üretim kaynağı. Hukuki düzenlemelerle Türkiye, bu ürünle mücadelede önemli ilerlemeler kaydetti. Bunda özellikle fikri ve sınai haklar konusunda ihtisas mahkemelerinin kurulması, hakimlerin özel eğitim almış olmalarının payı var. Çünkü yasal düzenlemeler yanında uygulamanın da önemi var. Örneğin, Türkiye’de davaların uzun sürmesi, mahkemelerin ihtiyati tedbir konusunda çekingen davranmaları gibi sebepler fikri ve sınai hakların etkin korunmasına bir engel olabilmektedir.
KORSANLIKLA MÜCADELE
Uzmanlık alanlarınızdan birisi de hukuksal açıdan bilgisayar programlarının korunması. İnternet suçları ve hukuksal düzenlemeler konusunda düşünceleriniz?
- Bilgisayar programları 1995’te Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda yapılan değişiklikle koruma altına alındı. Böylece bilgisayar programlarının korunması, Avrupa Birliği’nin yönergesiyle de uyumlaştırılmıştır. Ancak bilgisayar programı korsanlığını önleme konusunda da tam başarı, ülkenin ekonomik durumu ve halkın bilinçlenmesine bağlı. İnternet hukuksuz bir ortam değildir. İnternet ortamında işlenen suçlarla mücadele ile ilgili olarak 2007’de bir kanun çıkarıldı. Ancak bu kanunla internet ortamında yapılan ve intihara yönlendirme, sağlık için tehlikeli madde temini, kumar oynanması için yer ve olanak sağlama gibi suçları oluşturduğu hususunda yeterli şüphesi bulunan yayınlarla ilgili hakim veya Cumhuriyet Savcısı tarafından verilen karar ile erişimin engellenmesine olanak tanıyan bir düzenleme getirildi. Bu düzenlemenin küresel yayına olanak tanıyan internette suçları önlemek için uygun önlem olmadığını düşünüyorum.
Almanya’daki çalışma
İzmir doğumlu olan Sevilay Uzunallı, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki lisans eğitiminden sonra İktisadi ve İdari Bilimler Ticaret Hukuku Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi oldu. 1999’da doktorasını tamamladı. Ardından Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim dalına yardımcı doçent olarak atandı. Alexander von Humboldt Vakfı’nın araştırma bursları ile Almanya’da bilimsel çalışma yaptı. Uzunallı, "AB’ye Uyum Sürecinde Marka Hukuku’nun Bazı Kavramlarının Yorumu" adlı çalışması ile 2007 ödülünü aldı.
AKADEMİSYENLERİ TEŞVİK EDECEK
Hukuk camiasının prestij ödüllerinden birisine layık görüldünüz, ödülle ilgili düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
- Çağa Hukuk Vakfı, bilimsel çalışmaları teşvik eden önemli ve ciddi bir organizasyonu gerçekleştirmektedir. Bu ödüle layık görülmek gerçekten gurur verici. Ülkemizde bilimsel çalışmaların ödüllendirilmesi, yeni yetişen pek çok akademisyen için teşvik edici olacaktır. Bu nedenle bilimsel çalışmaları ödüllendiren böyle ciddi girişimlerin artması gerektiğini düşünüyorum.
15 BİN DOLARLIK ÇAĞA HUKUK ÖDÜLÜ
Vakfın Türkiye’de hukuk alanındaki çalışmaları özendirmek amacı ile 6 yıldır verdiği, 15 bin dolarlık ’Çağa Hukuk Ödülü’ yarışmasına hukukun bilim ve uygulama alanındaiki herkes katılabiliyor. Yarışmaya, monografi, makale, kitap ya da mahkeme kararı gibi bilim ve uygulama alanındaki her tür yapıt ve sahibi başvurabiliyor ya da aday gösterilebiliyor.