Oluşturulma Tarihi: Ekim 08, 2007 20:24
Önceki pazar günü, İnciraltı’ndaki Kent Ormanı’nda bir tura çıktım. Hava çok güzeldi. İnsanlar, İzmir’in bu temiz havalı, sessiz yerinin tadını çıkarıyordu. Denize giren üç çocuk bile vardı.
Gittiğim saatler iftara yakın olduğu için, hazırlıklar da vardı. Kimisi, orucunu bu güzel yerde açma niyetindeydi, sofrasını kurmuş, açılır-kapanır sandalyesine oturmuş, saati bekliyordu. Kimi kilimlere, minderlere konuşlanmıştı. Soğuk piknik yapacaklardı bir bakıma.*Ama o da ne? Kimisi de mangal yelliyordu. Hem de, Engelliler Kültür Merkezi’nin çok yakınında. ’Herhalde bunları soğuk iftarlık kesmeyecek’ diye düşünürken, bu kez sönmek üzere olan bir mangal ve sefasını sürenlere rastladım. Onlar, erken başlamıştı yemeye. Birkaç minik et parçası kalmıştı mangalın üzerinde. Her şey tamam. Oruç açacak da vardı, gündüzden
yemek yiyen de. Ben mangallara taktım. Denizin kenarında, ağaçların altında illa mangal mı gerek? Ayrıca aynı alanda, Turkuaz’a yakın, mangallık yer de var.*Ben, İnciraltı’ndaki bu dinlenme yerinin abonelerindenim. Bu yüzden olumsuzluk görünce içim sızlar. Biraz daha yürüdüm. O da ne? Beyaz bir otomobil, sürücü yerinde bir genç. Denize karşı cep telefonuyla konuşuyor. Ayaklarını pencereden çıkarmış. Gel keyfim gel. Bildiğim kadarıyla araç girmemesi gerek buraya. Ama bir baktım ki, fosfor rengi yeleklerini giymiş dört özel güvenlik görevlisi, aracın önünden muhabbet ede ede geçti. ’Demek ki bu aracın ayrıcağı var’ dedim kendi kendime. Bu arada ’Güvenlik görevlileri neden dörder dörder gezer’ diye de merak ettim.*Ben kentin bu yandaki turumu tamamlarken, Karşıyaka’dan ses geldi. Arkadaşım Levend Alkanlar aradı. Eşiyle sahilde gezerken ilginç bir manzaraya tanık olmuşlar. Üç türbanlıyla bir adam gelmiş sahile. Onlar da iftar için hazırlık yapmış. Levend, ’Buraya kadar tamam. Ama iftar vakti geldiğinde, gözlerimize inanamadık. Üç türbanlı çalı gibi bir bitkinin bir yanına, adam da diğer yanına oturdu. Haremlik-selamlık oruç açtılar’ dedi.Bir pazar günü kentin iki yakasından bir kaç ayrıntı... Fazla söze de gerek yok.