Güncelleme Tarihi:
BU sayfayı açtığımızdan beri çok sayıda mektup alıyorum. Hepsi içten, biraz çekingen, ama mutlaka iyilik dolu sözlerle başlayıp biten mektuplar. Hepsini dikkatle okuyorum. Özellikle gençlerden aldığım mektuplar beni çok heyecanlandırıyor ve duygulandırıyor. Gençlerin, şiire, genelde sanata olan tutkuları beni mutlu ediyor. Sami Oral Çağlar, Çağrı Körlü, Sibel Evşen, Bahar Özmaldar (nedense uzun zamandır sesi soluğu çıkmıyor), Mehtap Derya Gülcü, Gülderen Küçük (kendini geleceğin büyük şairi olarak görüyor. Böylesine idealleri olmak ne güzel) bunlardan bir kaçı... Burada sözü edeceğim mektup gençlerden değil. Bir emekli eğitimciden. Sayın Bilge Basut'tan.
BİLGE Basut, bayan mı, bay mı bilemiyorum. Zaman zaman bize Akhisar'dan güzel şiirler gönderiyor. Son gönderdiklerine bir de mektup eklemiş. Okuyalım:
.......... Önce kısaca kendimi tanıtayım.
Akhisar'da doğdum, büyüdüm. 28 yıl öğretmenliği burada yaptım. Şimdi emekliyim.
18 Nisan 2000 tarihli gazetedeki ‘‘Kentlilik bilinci’’ yazınızı dikkatle okudum. Daha önce yazıp da yollamaya cesaret edemediğim, İZMİR'E DAİR şiirlerimi, size yollamaya karar verdim.
İzmirli değilim, İzmir áşığıyım. Annem Seferihisar'lıydı ve öğretmen okulunu Karşıyaka'da okumuştu. Çocukluğumda, her tatilde, her fırsatta İzmir'e gidilirdi.
Karşıyaka'nın yalılarını, Bostanlı'dan denize girdiğimizi ve gemilerle yarışan yunusları hatırlıyorum.
İzmir'in güzelliği ve aşkıyla büyüdük. Evlendim, eşimle yıllardır her hafta sonu yine İzmir'deyiz.
İzmir'de doğmadım, İzmir'de oturmuyorum. İzmir'e İzmir'i sevmekten başka hiç bir katkıda bulunmadım. İzmir sevgimi, İzmir'in güzelliklerini ve İzmir için duyduğum kaygıları yazarak anlatmaya çalıştım.
Kabul ederseniz, benim de İzmirimize katkım böyle olsun.
Ne olur sıkılmadan okuyun. Yazdıklarıma, pek şiir denmez belki, çok uzun. Ama İzmir sevgisi daha kısa anlatılmıyor ki...
Ne olurdu sayın Basut'un İzmir için duyduklarının yüzde birini bu kenti, bizi yönetenler duysaydı. O zaman adının başında son yıllara kadar ‘‘güzel’’ sıfatı olan kentimiz, böyle mi olur muydu! İnanın bir zamanlar gezmekten büyük bir zevk aldığım İzmir'de, şimdi, bir işim çıkar da dolaşmak zorunda kalırım diye korkuyorum. Bu yalnız benim değil, sanırım çoğumuzun korkusu.
SAYIN Basut ‘‘İzmir'e, İzmir'i sevmekten başka katkım olmadı’’ diyor. Keşke herkesin katkısı sizinki kadar olsa. İşte, İzmir'i sevdiğini söyleyenlerin katkısını! hep birlikte görüyoruz, yaşıyoruz. Keşke kent yöneticilerimiz, bu mektuptan ibret alsalar. Bir kentin sevgisi insanın iliklerine kadar nasıl işler, görseler.
BİR de, ’’Yazdıklarıma pek şiir denemez, çok uzun’’ diye ekliyor, Basut. Şiirin yüzlerce tanımı yapılmış bugüne kadar. Kesin bir tanımı yok gibi, ama işlevi kesin:Duyguları, en çok da sevgiyi anlatmanın en etkili ve kısa aracı. Eh sayın Basut da, bir uslanmaz sevgiyi anlattığına göre, yazdıkları bana göre şiir. Ayrıca şiirin uzunu kısası olmaz, iyisi kötüsü olur. Onu da okuyalım:
BU ŞEHİR
Bir başka olur akşamları
Bu şehir.
İmbat eser,
Kokulu körfez üzerinden
Ilık ılık.
Işıklar ve karanlık
Bulutları aralamış ay
Gülümser balıklara
Işık ışık.
Bir başka olur akşamları
Bu şehir...
Hasret dolu gemiler
Umut boşaltır limana
Sık sık.
Şişman kaptanın suratı asık
Bir başka olur akşamları
Bu şehir.
Kordonboyu meyhaneler,
Şarap, bira, rakı ve balık.
Kalabalık...Kalabalık.
Karşı sahilde, kırık sazdan
Bir nağme dökülür, hüzzamdan
Ve, yalnız bir adamın
Sesi duyulur, yanık yanık:
‘‘Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehir
Ne bir kuş, ne bir haber, ne bir selam gelir’’
Bir başka olur akşamları
bu şehir.
Bazen bir yağmur böler
Karanlık geceyi;
Yıkar bütün çirkinlikleri damlalar,
Damlardan aşağı, tık tık.
Ve birden bütün şehir
Apaydınlık.
Bir başka olur akşamları
Bu şehir.
Süslü baylar, bayanlar geçer
Kaldırımlardan
Şık şık.
Kıyıda yürür aşıklar kol kola
Sevgi dolu gönülleri
Herkesle barışık.
Bir başka olur akşamları
Bu şehir.
Asırlardır sevdalı
Karşılıklı iki yaka;
Kıskanç gözlere inat
Birbirine bakışır durur,
Hep dudak dudağa ve göz göze
Her gece el ayak çekilince
Vuslatı yaşarlar
Açık açık, ve gizlice.
Ve gece
Bir anda herşey susar;
Sesler, şarkılar,
Gemiler, ışıklar, sular
Kalabalık ve karanlık.
Bir adam yürür yalnızlığa
Kırık kırık.
Bir başka olur akşamları
Bu şehir.
Ben gibi, hasretlere alışık.
Her gece sessizce,
Alır başını gider karmakarışık.
Bir başka olur akşamları
Bu şehir.
BASUT'un mektubu ve şiiri beni uzak yıllardaki İzmir'e, o güzelim kentin güzel günlerine götürdü. Bir öğleden sonra Kemeraltı'ndan Konak'a çıkarken keskin deniz kokulu havanın ciğerlerimize dolduğu yıllara. Ne diyelim! Pek umudumuz olmasa da şairin söylediği gibi, inşallah bir gün yeniden:
‘‘İzmir'in kızı deniz
Denizi kız kokar
Sokakları hem kız
Hem deniz kokar’’
T.K.
SEVGİLİYE
Bu gece yine zifir karası bir gece, yalnızım yine sahilde
Sensizliğin yüreğimde açtığı yara derin mi derin
Karanlık denizin karanlık dalgaları
Oturduğum kıyıları hırçın hırçın döverken
Sensizliğime ağladım, hıçkırıklarım yankılandı karşı dağlarda
Kayalara, karanlıklara sordum seni
Karanlığa boğdular beni, yanıt vermediler
Denize sordum, neden gelmedi diye
Hırçın dalgalarını saldı üstüme
Su serpintileriyle ıslandım iliklerime kadar
Sensizliğim ateşini söndüremediler
Tuzlu sulara karıştı gözyaşlarım
Hıçkırıklar boğazımda düğüm düğüm
Gel artık sevgilim gel, boğuluyorum, boğuluyorum
Ta uzaklarda kayaların en sarp olduğu yerde
Kendimi görüyorum boşlukta
Denize uçuyorum çığlık çığlığa
Tüm acılarımı içime gömüyorum
Sensizliğe belki alışırım, belki unuturum diye
İşte böyle sevgilim, her gece bu sahilde
Ölüp ölüp diriliyorum sensizliğimle
Özcan NEVRES
SENİ YAŞAMAK
Rüyalarıma çağırıyorum her gece seni;
Her gece senin için uyuyorum...
Öyle güzelsin ki geceleri,
Kalbimin her gecesinde seni duyuyorum.
O güzel, yeşil gözlerinle bakınca
Unutuyorum dertlerimi;
Sensizliği içimde yakınca.
Ölümüne seviyorum seni o gecelerde,
Hiç bitmese de, aşk sürse hecelerde...
Ama o rüyalar nedense çabuk bitiyor
Nedense senin yanıda
Senin yanında o sözler söylenmiyor...
Senli günler artık bana heyecan vermiyor.
Sevmiyorsun işte, sevmiyorsun beni:
Ama en güzeli rüyalarda yaşamak seni
Çağrı KÖRLÜ
YALAN
Bir şiirsin sayfamda yer alan
Geride yalan var senden kalan
Ne garip her okuyan kıskandı seni
(Oysa) Sözlerindi yalnız içime dolan
Fatma KOŞTAN
HAFTANIN ŞİİRİ
YÜZLEŞME
Hiç çiçek toplamaz
Oğullarımız.
Şiirlere gül
gelir nereden?
İntiharı süt kokmaz
annelerin
Kaç yüz ağu
hangi memeden?
Hayat ödeşmez
kendisiyle
Kim alacaklı
kim alacaklı
geçmişinden...
Miray ULUAYDIN
(Atadost Şiir Yarışması birincisi)
GEL
Bir anı kalsın diye bu güzelim yazdan
Yıldızları seyredelim gel de çamlıktan
İçimizdeki vuslat ürperirken hazdan
Yıldızları seyredelim gel de çamlıktan
Gönlümüzdeki ateş küllenmeden evvel
Birbirimizi ayırmadan ecel
Bülbül ile gül mecliste hazır çabuk gel
Yıldızları seyredelim gel de çamlıktan
Yeşil çamlık sırtlarının gecesi solgun
Kırlaşmış her ikimizin başları yorgun
Gel akşamımız aşk şiirleriyle dolsun
Yıldızları seyredelim gel de çamlıktan
Metin DİKİŞ
SEN YOKSUN DİYE
Güller dalında solgun
Bülbüller kederli suskun.
Yağmur bir başka yağmakta
Rüzgarın ne yöne estiği
Belirsiz şimdilerde
Sen yoksun diye.
Dalgalar yorgun, martılar tembel
Uçmakla süzülme arası
Gökyüzünde...
Sen gittin ya güzel İzmirimden
Güneşin batışı bir başka soğuk
Denizle kucaklaşmaktan kaçarcasına
Sen yoksun diye.
Bulutlar sarmış masmavi gökyüzünü
Gün boyu ağlamaklı, üzgün
Gecenin bir vakti yükselen yakarışlar
ve gözyaşları
Beni hiç sorma sakın
Günün ilk aydınlığından gecenin
en koyu karanlığı arasında
Seni, hep seni düşünüp
hep seni ağlıyorum
Sen yoksun diye.
Ünal İNANÇ