Bir batışın çok onurlu öyküsü

Güncelleme Tarihi:

Bir batışın çok onurlu öyküsü
Oluşturulma Tarihi: Ekim 08, 2009 00:00

DEBA’yı kuran, Türk tekstiline öncülük eden Esat Sivri: “İnsan çalmadıysa çırpmadıysa, kumarda yemediyse, yata, kata harcamadıysa, utanmasına hiç gerek yok.”

Haberin Devamı

ESAT Sivri’yle dostluğumuz çok eskilere dayanır. Ne zaman tekstille, Denizli’yle ilgili bir şey aklıma takılsa telefonu kaldırır, Esat Sivri’ye sorarım.
Sivri, sadece Denizli gibi Anadolu’ya örnek olmuş bir kentin doğuşuna değil, tekstil sektörünün Türkiye’de var olma öyküsüne de tanıklık etmiş bir sanayicidir. O yüzden Esat Sivri’nin öyküsü herkesi ilgilendirir.
Denizli’yi de İzmir’i de... Doğuyu da batıyı da...
77 yaşındaki bu duayen, Denizli Basma ve Boya Sanayi nasıl kurdu?
İşte DEBA ve Esat Sivri’nin sanayicilik hikayesi...
Babasının yanında
Esat Sivri, ticaret hayatına 1949’da babasının yanında çalışarak başlamış. Kazım Sivri ve Oğulları Şirketi’nde pamuk ipliği, pamuklu bez ticareti, boya, kimyevi madde ve pamuklu sanayi makineleri ticareti yapmış.
1967’de Sarayköy’deki müflis Sarayköy Pamuklu Sanayi A.Ş.’nin sermayesine iştirak ederek yönetici olmuş. 1972’ye kadar burada çalışmış. O tarihte ortaklarla bir anlaşmazlık çıkınca ayrılmış.
Denizli ve çevresinde çok büyük dokuma potansiyeli ve dokuma tezgahı olmasına rağmen bunların entegrasyonunu sağlanamaması Sivri’yi harekete geçirmiş.
Denizli’ye entegre bir boya baskı fabrikası kurmaya karar vermiş.
Denizli halkını toplayıp projesini anlatmış. Elbette karşı çıkanlar olmuş, anlamayanlar çıkmış. Ama o mücadelesinden hiç vazgeçmemiş.
Kentin potansiyeline inanmış, dünyayı iyi okumuş. Onlarca, yüzlerce kişiyle görüşmüş. Düşüncelerini anlatmış, hayallerini paylaşmış. Sonuçta...
Denizli Basma 100 ortakla, 1972’de kurulmuş; 1974’te de faaliyete geçmiş.
Her kriz zora soktu
Esat Sivri, o günleri şöyle anlatıyor:
“Hayalim şuydu. Öyle bir fabrika kuralım ki; dokumayı da, boyamayı da, basmayı da, pantolonu da, nevresimi de, çarşafı da üretsin. DEBA entegre ilk tesistir. Tekstilde kaliteyi, standartları ortaya koyan ilk tesis olmuştur. DEBA kuralları koydu, piyasayı düzenledi. Kısacası örnek oldu...”
Bir yandan yeni yatırımlar, bir yandan Türkiye’nin kronik krizleri...
DEBA, hep bir mücadele içinde olmuş.
Kaçmaya gerek yok
Sivri, şunları söylüyor:
“Şirketin kuruluşundan gelen borçları 1979’da kapattık. 1980’lerde devalüasyon oldu, borçlar yeniden arttı. Zarar da ettik, kar da... Ama hep açık olduk. Çok çalıştık, pazarlamayı ve ihracatı öğrendik. Belli bir kaliteyi yakaladık. 1990’dan sonra Denizli’de tekstil atağa kalktı, ama 1994’de ekonomik kriz hepimizi salladı, dökülenlerimiz oldu. Ancak hep söylediğim bir şey var, batmanın bile bir şeref olduğunu kabul eden insanlar, sanayiciler yetiştirmemiz lazım. İnsan çalmadıysa çırpmadıysa, har vurup harman savurup kumarda yememişse, yata kata, başka şeylere harcamamışsa, batmanın bile bir şeref olduğunu herkesin öğrenmesi lazım. Utanmaya, kaçmaya gerek yok. Ekonomik çöküntülerle ahlak da erozyona uğradı.”
ABD’li firmalarla ilk ilişkiyi kuran da Esat Sivri olmuş. Bugün ABD’li GAP adına alım yapan Günsan Çetin, o dönemde ABD’li AMC firması adına alım yapmış. Günsan Çetin, GAP’a geçince onlarla çalışmaya başlamış. Bunu dünyaca ünlü mağaza zincirleri ve markalar eklenmiş. Banana Republic, Tommy Hilfiger ve Express ABD pazarında, Avrupa’da ise Hugo Boss, BHS, Armand Thiery, Massimo Dutti, Zara, Dockers ve H&M gibi markaların üretim merkezi DEBA olmuş.
Esat Sivri’yle konuşurken, gözleri doluyor. Bazen de uzaklara bakıyor, dalıyor. Belli ki, geçmiş benle konuşurken bir film şeridi gibi gözünün önünden geçiyor.
İlklere imza attım
Esat Sivri, şöyle konuşuyor:
“Hiçbir sırrım yok. Kaçırdığım para yok, alıp sakladığım arsam yok. Evet... Şerefli bir batış öyküsü... İnsanlar batarken de şerefinden, namusundan, sözlerinden vazgeçmemeli. Bazıları beni beceriksiz bulabilir. Bunu da kabul edebilirim. Geçmişte hata da yapmış olabilirim. Tamam da... Hata yapmasaydım, bu tesisler olur muydu, ilklere imza atabilir miydim? Hiçbiri olmazdı. ‘Bugün de hiçbir şeyin yok’ diyebilirsiniz. Var... Denizli var, tekstil var. Tekstilde kendini kanıtlamış bir Türkiye var. Bunlar yetmez mi?”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!