Güncelleme Tarihi:
İşsizlik nedeniyle 27 yıl önce Gaziantep’ten İzmir’e göçen yoksul bir ailenin 5’i kız, 7 çocuğundan biri olan Arzu Levent, Işıkkent İlkokulu’nu birincilikle bitirdi. En büyük isteği, adalet duygusu nedeniyle hakim olmaktı, ancak ortaokula gidemeden soluğu boyunun bile yetişmediği ayakkabı tezgahında aldı. "Kız çocuğu okumaz" diyen baba aileyi geçindirmekte zorlanınca Arzu Levent, 12 yaşında Işıkkent’te ’Şirin Bebe’ ayakkabı fabrikasının paketleme servisinde çalışmaya başladı. İlkokul öğretmeninin, aileye "Eğitim masrafları bana ait, kıymayın çocuğa çok başarılı, okutun" uyarısına rağmen babası ikna olmadı.
KADINLARA POZİTİF AYRIMCILIK YAPTI
Arzu Levent, fabrikanın sahibi Mustafa Akkaşlı’nın çocuk acısını başarılarıyla unutturmaya çalıştı. Bugün 72 yaşında olan Akkaşlı, çocukken geçirdiği kaza nedeniyle sakat kaldı, çocuğu olmayınca evlat edindi. Evlatlığı 12 yaşında okulun havuzunda boğuldu. Çocuğunu kaybettiği yıl, 12 yaşındaki Arzu Levent fabrikaya iş başvurusunda bulundu. Akkaşlı bu kez ölen çocuğun ağabeyini evlat edindi. Bugün 35 yaşında olan Hüseyin, ailenin soyadını taşıyan tek evladı, fabrikanın da satış müdürü oldu. Arzu Levent ise, 19 yıl önce paketleme servisinde işe başladığı fabrikanın ortağı olurken halen ’Genel müdür’ koltuğunda oturuyor. Arzu Levent, ortaokulu dışardan bitirdikten sonra, Açık Lise’ye kayıt yaptırdı. Levent, ayrıca yabancı dil kursuna gitti, mesleki eğitimlerin hepsini aldı. Arzu Levent, tek binadan oluşan fabrikayı, 5 binaya, çalışan işçi sayısını 10’dan 70’e çıkardı. Kadınlara pozitif ayrımcılık yaptı. Yılda 300 bin bebek, çocuk ve genç ayakkabısı üreten, 5 milyon liralık ciroyu yöneten, üretimin yarısını ihraç eden, yurtdışı fuarlara giden Levent, azmi ve çalışkanlığı ile babasına kız çocuklarının da en az erkekler kadar değerli olduğunu gösterdi. Evlenip çocuk sahibi olan Levent, 8 yaşındaki kızına ’Nehir’ adını verdi ve ona önce vicdanlı olmayı öğretti. Yeğenlerini okuttu, kız kardeşlerine istihdam sağladı.
"O bana inanmasa, güvenmese yapamazdım. Hatalarımda kafama çok kalıp yedim ama başarılarımı da hep ödüllendirdi ve beni yüreklendirdi. Dik durmayı, çözüm bulmayı ondan öğrendim. Şimdi fabrikada kasanın anahtarı bende durur. Mal alımı, satış kontrolü, muhasebe, her alanla ilgiliyim. Fabrikanın boyasından taşına, işçilerin sorunundan ihracata kadar hepsinde emeğim ve sözüm var. Doğu’da hala yaygın olan kız çocuklarına değer vermeme zihniyetinin mağduruyum. Bu kadar başarı bir yana, babamın ’Keşke senin gibi 50 kızım olsa’ sözü bana tüm acılarımı unutturdu. 19 yıl önce Ayakkabıcılar Sitesi’nde çalışan kadın yoktu. Erkek işçiler beni aralarına almazlar, dışlarlar, rahatlarını kaçırdığımı düşünürlerdi. Ben bu işi kadınların da yapabileceğini gösterdim. Kız meslek lisesinin ayakkabıcılık bölümüne kız öğrenciler kayıt yaptırmak istemiyordu, gidip onlara hikayemi anlattım. Okula 28 kız öğrenci kaydoldu."
Başarı hikayesi yazan Arzu Levent, bütün bunlara rağmen çocukluk hayalinin peşinden gidip, üniversitede hukuk okuyarak hakim olmak istediğini söyledi.