Bilbaşar’ı anıyoruz

Güncelleme Tarihi:

Bilbaşar’ı anıyoruz
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2008 00:00

Bugün usta bir yazarın oğlu ile birlikteyiz. Babası Kemal Bilbaşar’ın yaşamından ve İzmir sevgisinden bize anılar aktaracak olan Taran Bilbaşar ile buluştuk. Vefatının 25. yıldönümünde Kemal Hoca’yı öğrencileriyle buluşturmanın zevkini yaşıyorum.

KEMAL BİLBAŞAR’ı unutmak kolay mı?.. Karataş Ortaokulu’nun ünlü tarih, coğrafya, yurtbilgisi öğretmeni hiç unutulur mu?.. Vefatının üzerinden 25 yıl geçmiş olmasına rağmen, hala vatanını seven ileri düşünceli Egeli aydınların masalarında "Kemal Hoca" konuşulur. Kemal Bilbaşar (1910-1983), Türk Edebiyatı’nın 1960 sonrasında parlayan usta kalemlerinden biridir. Ağalık, aşiret ve sömürü düzenini gözler önüne seren romanları, ülkenin çarpık sosyo-ekonomik yapısını eleştiren öyküleri ile haklı saygınlık kazanmıştı.

Bu namuslu, dürüst ve yurtsever öğretmeni kaybedişimizin 25. yıldönümünü yaşıyoruz. Doğan Hızlan’ın iki hafta önce Hürriyet’te yazdığı gibi, onu okumadan, tanımadan, özümsemeden ülkemizi tanımamız gerçekten zordur.

OĞLU ANLATIYOR

Taran Bilbaşar, Karataş Duatepe İlkokulu, Karataş Ortaokulu ve Özel Türk Lisesi’nin 1955’deki ilk mezunlarından. Daha sonra İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu’nu bitirdikten sonra özel sektörden emekli oldu.

Aileniz?

- Ben öğretmen çocuğuyum. Babam Karataş Ortaokulu’nda çalışırken, annem Bedia Hanım ise İzmir Kız Lisesi resim, sanat tarihi öğretmeniydi. 1940’lı yılların tipik özverili öğretmen ailesiydik. Dürüstlüğün, vatana hizmetin, ilerici olmanın, çevreye, halka yardım etmenin erdem sayıldığı bir ortam içinde büyüdüm.

Eviniz, yaşantınız?
/images/100/0x0/55eb4045f018fbb8f8b510ef


- Orta halliydik. 1943’te İngiliz Bahçesi denilen yerde, Filistin’e göç eden bir Musevi aileden garip bir ev satın aldı babam. Evin holünde tam orta yerde bir kuyu vardı. Evin içindeki bu kuyuya, serinlemesi için karpuz, bira filan sallandırırdık. Ninemizden de yardım alarak, 1300 liraya evi aldığımızda çok sevindik, hemen taşındık. 1950’ye kadar oturduk, sonra babam tadilata başladı. Kuyunun içine girip etrafı kolaçan ettik. Dibinde bir çok paslanmış tabanca, tüfekler bulduk. Sonra kuyuyu kapatıp iptal ettik. Evimiz biçimsizdi, kalın kerpiç duvarları vardı. Duvarları inceltip, odaları büyütmeyi aklına koydu babam.

Akrabamız Hayrettin Usta ile evi büyük ölçüde yıktık, ama içinde yataklarımızda yatıyoruz, evin çatısı açılmış, geceleri gökte yıldız sayıyoruz. Babamın talebeleri de inşaata yardım ettiler. Kimisi harç kardı, kimi kum taşıdı. Hiç unutmam, komşuyla bitişik duvarı inceltirken aniden içindeki bir delikten kucak dolusu altınlar, mücevherler çıktı. Hayrettin Usta’nın, "Kemal Bey.. Hazine bulduk" çığlıkları içinde, ev halkı bayram yapmaya başladı. Ama sevincimiz kursağımızda kaldı, yan komşu cümbür cemaat kapımıza dayandı, "Bizi soyuyorsunuz" diye bağırıyorlardı. Meğer, duvarı inceltirken komşunun duvarının içine girmişiz ve ailenin kasasına ulaşmışız..

ÖZVERİLİ ÖĞRETMEN

Kemal Bey nasıl bir kişiydi?

- Çok çalışkandı, mesleğini başarıyla yürüttü, tarih dersini sinema gibi anlatırdı, ancak yazarlığını ilerletmek için geceli gündüzlü çalışırdı. İnsanları çok severdi. Herkesle herşeyini paylaşırdı. Zorbaların zulmüne karşı çıkardı, bu yüzden sol görüşlüydü. Sömürü düzenine, soygunculuğa müthiş öfkelenirdi. Boğazımızdan haram para geçmedi, öğrenci velileri eve armağan olarak, bir tencere yoğurt mu getirdi, hemen o kabı okulun aşevine gönderirdi, fakir çocuklar yesin diye..

Önemi nedir?

- Onu, ülkemizin acı gerçekleri yetiştirdi. İzmir’de Samim Kocagöz, Halikarnas Balıkçısı, Orhan Rahmi Gökçe gibi yazarların çevresinde bulundu. İkinci Dünya Savaşı yıllarında geçimini sağlamak için, ek olarak Anadolu gazetesinde öğleden sonra çalışıyordu. Anadolu Ajansı’nın haberlerini radyodan dinleyip, eski Türkçeyi steno gibi hızla yazıyor, redakte edip haberi yazı işlerine ulaştırıyordu.

Sait Faik, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Yaşar Kemal çizgisinin önemli halkalarından biriydi. Hep haksızlığa uğrayan, ezilen insanlarımızı yazdı. Ülke düzeninin bozukluğu onu eğitimcilikten yazarlığa, oradan sol politikacılığa kaydırdı. T.İ.P’e girdi, İzmir il başkanlığını üstlendi, köy köy gezdi, ülke sorunlarını anlattı. Mehmet Ali Aybar’ın en yakınında yer aldı.

DÖRDÜNCÜ KEMAL

Ailesine ne bıraktı?

- Yalnızca dürüstlüğünü ve kitaplarını miras olarak bıraktı. Taran ve Esin isimli iki evladı oldu. Benim Oğuz ve Deniz isimli iki evladım var. Sinan ve Deniz ise torunlarımdır. Biz aile olarak, onun ilkelerini dünya görüşümüz olarak kabullendik. Vefatından iki gün önce komaya girmemiş iken, hastanede yanındaydım. Bana "Ülkemizde Üç Kemal’i bilirler.. Orhan Kemal, Kemal Tahir ve Yaşar Kemal..Ben dördüncü Kemal olarak, en az ötekiler kadar halkın ızdırabını, sömürülmesini anlattım. Gençlik bunu ilerde anlayacak. Tüm eserlerimi size, evlatlarıma bırakıyorum. Kitaplarımı ardımdan mutlaka yayınlayın" dedi.

İşte bu yüzden Cemo, Memo, Denizin Çağırışı, Başka Olur Ağaların Düğünü, Zühre Ninem, Kölelelik Dönemeci, Irgatların İsyanı, Bedoş, Yeşil Gölge, Anadolu’dan Hikayeler gibi dev eserlerini okuyucu ile buluşturmaya ailece ve Can Yayınları’nca çalışıyoruz.

Narlıdere’deki evde kahve keyfi

1961 yılında Kemal Bilbaşar’ı, eşi Bedia Hanım ile birlikte Narlıdere’deki yazlık evlerinde görüyoruz.

(Fotoğraf: Taran Bilbaşar)

Doğan Hızlan’ın yorumu

"Denizin Çağırışı" romanını okumadıysanız, Türkiye’de bir ilkin başlangıç eserini bilmiyorsunuz, Türk Edebiyatı’nı tanımıyorsunuz demektir.

"Yeşil Gölge"yi bilmiyorsanız, Atatürk devrimlerinin ne hale geldiği/getirildiği konusunda bir fikir söyleyecek donanımdan bilgiden yoksun olduğunuzu itiraf etmelisiniz.

"Cemo" ile "Memo"dan haberdar değilseniz, Güneydoğu ile Güneydoğu insanı üzerine nasıl konuşabilirsiniz?

Edebiyat tarihindeki önemli adları okumadan, onların Türkiye’ye bakışını bilmeden, yaşadığımız ülkenin bugününü anlamak mümkün değildir. Çünkü Bilbaşar gibi yazarlar, bu onurlu işlevi üstlenmişlerdir.

Okullar için mecburi kılınan "100 Temel Eser" arasında onun da eseri vardır. "Kölelik Dönemeci" de filme aktarılacak. Kemal Bilbaşar’ın eserleri "Can Yayınları"ndan çıktı. Yazarla buluşmak isteyenler şu siteyi tıklayabilirler (www.kemalbilbasar.com)

(Hürriyet Gazetesi-

21 Ocak 2008)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!