Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2007 20:06
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işçinin çalışıp çalışmayacağını İş Kanunu işçinin kabulüne bağlamıştır. İş Kanunu’nun 44’üncü maddesinde "Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleriyle kararlaştırılır. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayı gerekir" denilmektedir.
Bayram ve genel tatil günlerinde çalışılıp çalışılmayacağının işçi ile işveren arasında yapılan hizmet sözleşmesinde belirtilmesini kanun şart koşmuştur. Toplu iş sözleşmelerinin düzenlendiği sendikalı işyerlerinde bu konunun özellikle ücretler açısından işçi lehine çözüme kavuşturulabildiği söylenebilir.
İŞÇİ İSTERSE Ancak uygulamada, özellikle bireysel iş sözleşmesi ile çalışılan işyerlerinde, özellikle yazılı sözleşme yapma geleneğinin olmadığı çalışma hayatımızda, sözleşmelere de ulusal bayram ve genel tatil günleri çalışma yapılıp yapılmayacağı konusunda bir hüküm de konulmamaktadır. Böylesi durumlarda ise İş Kanunu işçinin rızasını aramaktadır. Yani, iş sözleşmesinde ulusal bayram ve genel tatil günleri çalışma yapılıp yapılmayacağı konusunda bir düzenleme yoksa, işçinin kabul etmesi halinde bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yaptırılabilecektir.
ÜCRETİ KESİLMEZ4857 sayılı İş Kanunu kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilere, kanunlarda ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışmazlarsa, bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretleri tam olarak ödenir. Bayram günleri tatil yapmayarak çalışan işçilere ise normal ücretleri dışında ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenecektir. Görüldüğü gibi, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışılması halinde, normal ücretinin dışında ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenecektir. Şu halde genel tatil günlerinden sayılan ramazan bayramında da (arefe günü saat 13:00’de başlamak üzere 3,5 gün) tatil yapılmayarak çalışılması halinde ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücret daha ödenmesi sözkonusu olacaktır.
Hizmet birleştirme yoluyla emekli olmakSORU: "Ben 24 Eylül 1986 yılında deniz harp okuluna girdim. Ancak 8.12.1964 doğumlu olmam nedeniyle emekli sandığına ilk kesintim 1.1.1983 yılında başladı. 24.10.2001 tarihine kadar 23 gün 9 ay 18 sene emekli sandığı çalışanı iken istifa yolu ile TSK’dan ayrıldım. Sonra SSK’lı olarak 1.11.2001 de çalışmaya başladım ve aralıklı olarak çeşitli işlerde toplam 1 eylül 2007 itibariyle 2014 gün SSK lı olarak primim ödenerek çalışmış durumdayım, halen de çalışmaya devam ediyorum. Ne zaman emekli olabilirim. Hizmet birleştirmesi için nasıl bir yol izleyeceğim ve nerelere ne zaman başvuruda bulunmam gerekecek. Ne zaman emekli aylığı alabilirim"
Fatih M. DağıstanlıoğluCEVAP: Çalışma hayatı içerisinde farklı statülerde bulunduklarından farklı sosyal sigorta kanunlarına tabi olarak çalışanların, emeklilik işlemlerinde hizmet birleştirmesi yoluna gidilmektedir. Yani, farklı kanunlara tabi olarak geçen hizmetler/ödenen primler yok sayılmakta ve hepsi birleştirilmek suretiyle emeklilik hakkının hesabında dikkate alınmaktadır. Buradaki ölçü şu; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içerisinde fiilen en çok hangi kanuna tabi olarak çalışılmışsa o kanuna göre emekli aylığının hesaplanacak oluşudur.Bu şekilde en son çalışılan Kuruma (ki artık tek kurum olan SGK’ye) emeklilik için başvuru yapmanız yeterli olacak, başvuru formunda diğer sosyal sigorta kanunlarına göre geçen günlerinizin olup olmadığı sorulacak ve hizmet birleştirme işlemi kurumca yerine getirilecektir.Okurumuzun özel durumu için; emekli aylığı 506 sayılı Kanuna (SSK) göre bağlanacak. Buna göre; 25 yıllık sigortalılık süresi, 5150 gün sayısı ve 47 yaşın ikmali ile emekli aylığı bağlanabilecek. Bu şartlardan sigortalılık süresi ile gün sayısını doldurmuş olmakla birlikte yaşı beklemeniz gerekecek.