Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2011 00:00
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İzmir mitinginde söylediği, “Tayyip Erdoğan hiçbir belediyeye adaletsizlik yapmamıştır. İspat etsinler, ben bu görevi bırakırım” sözleri için, “Herhalde Sayın Başbakan, İzmir’e yapılan engellemeler konusunda bilgi sahibi değil. Yoksa bu kadar iddialı konuşmazdı” dedi.
Erdoğan’ın İzmir konuşmasındaki çelişkilere dikkat çeken Kocaoğlu, bir taraftan “Mevlana’nın hoşgörüsünden” söz eden Erdoğan’ın, diğer taraftan İzmir’deki yerel yönetimin bir başka partiye mensup belediye başkanınca yönetilmesini “kör bir ideoloji İzmir’i esir almış durumda” diye tanımladığına dikkat çekti. Başbakan’ın “yalancılık ve nankörlük” ithamları karşısında sessiz kalamayacağını söyleyen Kocaoğlu şu açıklamayı yaptı:
Ankara’ya başka
“Sayın Başbakan, 2009
yerel seçim öncesinde de ağır ithamlarda bulunmuştu. Ancak biz, ‘Yerel
seçim sürecidir’ düşüncesiyle cevap vermemiştik. Bugün ise bir genel seçim sürecindeyiz. Büyükşehir’in genel siyasetin dışında tutulmasının doğru olacağı ve bu seçimlerde genel politikaların konuşulması gerektiği konusunda defalarca açıklamayaptım. Ama üzülerek ifade etmeliyim ki, İzmir’de genel seçim, Büyükşehir üzerinden yapılıyor. Bunun en son ve en somut örneği, Başbakan’ın İzmir mitingindeki sözleridir. O nedenle, Büyükşehir’e yönelik haksız suçlamalara satır başlarıyla da olsa yanıt vermek bir zorunluluk olmuştur.
Başbakan, “Tayyip Erdoğan hiçbir belediyeye adaletsizlik yapmamıştır. İspat etsinler, ben bu görevi bırakırım” diyor. Öyleyse ben de söylüyorum: 2009’da Bakanlar Kurulu kararı sadece İzmir için farklı yorumlanarak bizden Hazine borçlarımıza karşılık 63 milyon lira fazla para kesildi. Konuyu Maliye Bakanlığı bünyesinde düzeltmek için çok uğraştık. 5.5 milyonluk bölümüne dava açıp kazandık. Emsal karar oluştu. Ancak geriye kalan 56.5 milyonumuzu zaman aşımından dolayı ödemediler.
Hazine’nin mahalli idarelerden alacağı paranın sadece yüzde 2’si İzmir Büyükşehir’e aitken, tahsilatın yüzde 56’sı İzmir’den yapıldı. Nisan 2011 sonu itibariyle Ankara Büyükşehir’in 2.541 milyon TL borcuna karşılık sadece 23 milyon TL kesilirken, İzmir Büyükşehir’in 312 milyon TL borcuna karşılık ise 86.6 milyon TL tahsilat yapıldı. Hazine’nin kesinti oranlarıyla ilgili örnekleriçoğaltabiliriz.
DSİ bugüne kadarki örneklerde kendi konusundaki tüm projeleri üstlenip tamamladıktan sonra belediyelere devrederken, Gördes Barajı’ndan İzmir’e gelecek suyun arıtmalarının tarafımızca yapılması için protokol imzalamıştır. Şimdi soruyoruz: Aynı dönemde Ankara’ya Kızılırmak’tan getirilen suyun bedelini kim ödemiştir?
Ve TOKİ örneği
Milli Emlak’tan belediye hizmet alanı imarlı arazileri para karşılığı satın almak zorunda kalan başka bir belediye var mıdır? Kadifekale Kentsel Dönüşüm Projesi’nde işbirliği yaptığımız TOKİ, aramızdaki protokole rağmen, yaptığı binaları bize satmıştır. Heyelan bölgesinin boşaltılması projesini de bu yüzden sadece İzmir Büyükşehir yürütmektedir. Bu işin maliyeti 175 milyon liradır. Hükümetin ve TOKİ’nin maalesef bu projede bir kuruş parası yoktur.
“Pis koktuğu” söylenen İzmir, şu anda tüm Türkiye’deki ileri biyolojik arıtma kapasitesinin yüzde 38’ini tek başına karşılamaktadır. Şimdi İzmir Büyükşehir, Körfez’i yüzülebilir hale getirmek için Büyük Körfez Projesi’ni başlatmaktadır.
Başbakan bizi yalancılık ve nankörlükle suçlamaktadır. Bu ithamlar olmasaydı, yine cevap vermeyecektim. Ama dürüstlük ve vefa duygusu gibi bizi biz yapan, kişiliğimizi oluşturan değerlerimize saldırılması, bu açıklamamızı zorunlu hale getirdi. Biz biliyoruz ki, İzmirli hemşehrilerimiz, hangi siyasi görüşten, düşünceden, inançtan olursa olsun, dürüstlüğümüze olan inançlarını güçlendirerek sürdürüyor. Biz kendimizi 4 milyon İzmirli hemşehrimizin gönlüne emanet ettik. Onlara hizmetten başka da bir amacımız olamaz. İstemeden yaptığım bu açıklama için İzmirli hemşehrilerimin affını diliyorum. Saygılarımla.”