Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2007 21:31
Ege Serbest Bölgesi’nde, Ortadoğu’nun ilk ve tek baharat sterilizasyon firması olan SteamLab Sterilizasyon Gıda Sanayi’nin CEO’su Şebnem Karasu, İsviçrelilerin İzmir’e yatırım yapmasını sağlamış.
Geçtiğimiz yıllarda İzmir’in "En Başarılı İş Kadını" ödülünü de kazanan Şebnem Karasu ile bir kadın olarak iş hayatında var olmak ve İzmir’de yatırım yapmak üzerine sohbet ettik.
İş hayatına nasıl başladınız?Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği’nden sonra Ankara’da Amerikan Büyükelçiliği’nde çalıştım. Dört sene kadar Amerika’da bulundum. Sonra İzmir’e dönüp bir süre profesyonel yöneticilik yaptım. Daha sonra kendi şirketimi kurdum ve 6 ay sonra da İsviçrelilerle ortaklık yaptım.
BABAMA TEKLİFBaharat işine girmeniz nasıl gerçekleşti? 1980’de öğrenci değişim programıyla gittiğim Amerika’da baharatlar ilgimi çekmişti. Çünkü Türkiye’de bol olan baharatlar, orada hem pahalı hem de özel paketlerde satılıyordu. Dönünce babama bu işe girelim, ihracatını yapalım dedim. Pek ilgilenmedi. O zaman girseydik belki bugün devlerden olurduk. Ama hayat sizi yine de bir yerlere götürüyor. Şu anda baharat sterilizasyonu ve ihracatı yapıyoruz.
İsviçrelileri yatırım yapmaya ikna etmek kolay oldu mu? <ımg>ımg>İsviçreli ortağıma, Türkiye’de bir hanım var, ortaklık teklif ediyor dendiğinde yok canım ben deli miyim demiş. Çünkü oradaki Türkler o kadar farklı ki, bazı yerlerde Türkiye’den bile yıllarca geride yaşayanlar var. İlk görüştüğümüzde çok şaşırdı ve bana bunu itiraf etti.
İzmir emekli şehri olma yolunda hızla ilerliyorİsviçreli ortaklarınız İzmir’de olmaktan memnun mu? Onlar çok memnunlar, güvendikleri için aylık raporlar ve rutin toplantılar dışında işin ağırlığı bizde. Yakında bir paketleme projesine gireceğiz. Yurtdışında işçilikler çok yüksek olduğundan bu projeyi de burada gerçekleştireceğiz.
Bazı firmaların İstanbul’a taşınması gündemdeydi. Siz sıkıntı yaşıyor musunuz?Son yıllarda maalesef İzmir’in bir emekli şehri haline geldiğini gözlemliyorum. Halbuki çok daha farklı bir ticaret ya da turizm şehri kimliği olmalıydı. Bu konuda yapılanlar yeterli değil. İşadamlarında bir kısıtlılık var, vizyonları dar. Bizim için İzmir lojistik olarak önemli çünkü İzmir limanı tarımsal ürünlerin ihraç edildiği liman. Ama iç pazara bir şeyler yapsaydık ki planlarımız var o zaman İstanbul’da olmak gerekirdi.
Eğitimli birçok kadının çalışmaması kayıpİş hayatında kadın olmak zor mu? Biz geçiş dönemindeyiz. Bunu çocuklarımız yaşamayacak çünkü onların eşleri daha fazla yardımcı olacak. Biz, mecbur kalmadıkça çalışmayan annelerin çocuklarıyız. Her şeyin organizasyonunu kadınların yaptığı bir dönemde büyütüldüğümüzden beklentiler de bu yönde. Ama artık dünyanın her yerinde kadının çalışması çok normal ve eşler onlar kadar her şeyi üstleniyor.
Türkiye’de maddi durumu iyi, eğitimli birçok kadın çalışmıyor. Çalışanlara; ne gerek var diye bakılıyor. Siz bunu hissettiniz mi?Bunu çok duyuyorum. Çok yakınlarım bile "niye kendini bu kadar yoruyorsun" diyor ama önemli olan insanın bir şeyler başarması. Çalışmadığım bir hayatı düşünemiyorum. Birçok yetenekli kadının hiçbir şey yapmamasını büyük bir kayıp olarak görüyorum. Geçenlerde EXPO Genel Sekreteri bir kokteylde, ’İzmir gibi bir yerde bu kadar az işkadını olması çok dikkat çekici’ dedi. Bunun suçu erkeklerde değil, kadınların o gücü hissedip, o cesareti göstermeleri gerekli. Başarının anahtar kelimesi cesaret..
Ona göre bir çocuk yetiştirecek belki de.Oğluma ’her gün sana börek,
yemek yapan bir anne olabilirim ama ileride benimle, bunların dışında da gurur duymanı istiyorum’ dedim ki bugün bunu hissediyorum. Sadece evde oturan bir kadınla, dünya işleri ve ekonomiyle yoğrulan bir annenin çocuklarına verebileceklerinin çok farklı olacağını düşünüyorum
Baharat yetiştirip tüketmeyen bir ülkeyizHangi ülkelere baharat ihraç ediyorsunuz? Baş pazarımız İngiltere. Avrupa’nın diğer ülkelerinin yanı sıra Amerika da büyük bir pazar. Mısır’a bir sterilizasyon firması kuruyoruz.
Bizde baharat tüketimi ne durumda?Baharat yetiştiren bir ülke olmamıza rağmen mutfağımızda pek kullanmıyoruz. Mesela biz adaçayını sadece çay olarak kullanıyoruz, Avrupalı baharat olarak yemeklerde kullanıyor. Kimyonu biz toz kullanırız, onlar ekmeğe, peynire koyuyor. Anasonu sadece rakıda biliriz, onlar yemeklere ekliyor. Osmanlı mutfağında var baharat. Sonra kaybelmuş alışkanlık.
Gıda sterilizasyonu da pek yaygın değil sanırım.Gıda güvenliğinde Türkiye’nin alması gereken çok yol var. Merdiven altı firmalar üretime devam ettikçe gıda güvenliği sadece büyük firmaların uyguladığı birşey olacak. Kalite ciddi yatırım istiyor.