Güncelleme Tarihi:
Bir babanın yaşayacağı en büyük acıyı yaşadı, kızını Fethiye'de deniz kazasında yitirdi. Suçluların cezalandırılması için uğraş verdi, 2 yıl hapsi duyunca şoka girdi. Ve acılı baba mücadeleyi sürdürüyor.
FETHİYE Gemiler Koyu'nu kana bulayan kaza, Aya Nikola Adası yakınlarında 7 Eylül 1997'de meydana geldi. Denizde yüzen ODTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencisi 22 yaşındaki İlknur Gürcan, Uran isimli sürat teknesinin çarpmasıyla feci şekilde can verdi. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencisi kardeşi, 20 yaşındaki Ebru şans eseri yaralı kurtuldu.
İLK gözağrısı kızı İlknur'un ölümüyle yıkılan avukat baba Ahmet Attila Gürcan, denizde sorumsuzca hız yapan ve masum insanların ölümüne neden olanların karşısına her türlü hukuki yolla çıktı. ‘‘Bu yola baş koydum'' diyen Gürcan, iki yıl süren davalardan sonra yerel mahkemenin 8/8 suçlu bulduğu tekne sahibi Halit Uran'a verdiği 2 yıl hapis ve 1 milyon 548 bin lira para cezası kararının Yargıtay 9'ncu Ceza Dairesi'nde onandığını öğrenince yıkıldı.
Kalbi de tekledi
TEKNE kazasından şans eseri kurtulan kızı Ebru'nun desteğiyle hayata tutunabildiğini belirten, işini gücünü bırakıp davayla ilgili çalışan baba Gürcan, geçen ay kalp krizi geçirdi. Ölümden dönüp bir hafta yoğun bakımda yatan Ahmet Attila Gürcan, ‘‘Benim kızını geri getiremez ama başkalarının başına gelmemesi için mücadeleye devam edeceğim'' dedi.
ACISINI kalbine gömen, ancak suçluların cezalandırılması için elinden geleni yapan Gürcan, Yargıtay'ın onama kararı bozulmazsa bu kez, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurup, internet bağlantısıyla, belge ve fotoğrafları bütün dünyaya ilan edip, isyan çığlığına yankı bulmaya çalışacak. Gürcan, ‘‘Bütün dünyaya her türlü platformu kullanarak ulaşacağım. Elektrik mühendisi, işletmeci ve avukatım. Ellerine her türlü hukuki doneyi verdim. Bunun vebalini Yargıtay taşıyacak'' diye konuştu.
Kaza değil, cinayet
KIZININ ölümünden sonra deniz hukuku ve uluslararası sözleşmeleri inceleyen Ahmet Attila Gürcan, büyük hatalar yapıldığını önesürdü. Gürcan, ‘‘4922 sayılı Denizde Can ve Mal Güvenliği Kanunu ve Uluslarası Sözleşme mükellefiyetleri yerine getirilmedi. Uluslararası sözleşmeye göre, dar boğazda ancak mahkeme kararıyla hız ve diğer sınırlamalar aşılabilir. Bu yükümlülüklere uymayan kasıtta bulunmuştur. Bu bir deniz kazası değildir. Emniyet hızı 3 mil = 5.5 kilometre iken, olayda teknenin 42 mil = 80 kilometre hızla gittiği Deniz Seyir Oşinografi Dairesi Başkanlığı'nca tespit edilerek onaylandı. Normalden 15 kat hızla seyreden tekne kaptanına ‘tedbirsizlik dikkatsizlik yaptı' denilemez. 4922 sayılı kanunun 14'ncü maddesine göre, denizde yaralı ve yardıma muhtaç birini bulduğunuz da düşman da olsa almak zorundasınız. Kanuni zorunluluk varken, kızımın parçalanmış cesedi denizden çıkarıldı diye hafifletici nedenle ceza indirimi yapıldı. Emniyet hızının kat be kat aşıldığı belli. Hala tedbirsizlik dikkatsizlik deniliyor'' diye konuştu.
Tekne sahibi Müteahhit Halit Uran, Kaptan İbrahim Zafer Altaş ve 27 yaşındaki Rus Kuaför İrina Başkova bir süre tutuklu yargılandı. Altaş ve Başkova delil yetersizliğinden serbest kalırken, Uran 2 yıl hapis cezası aldı.
Davanın geçmişi
İTÜ bilirkişi heyetinin sekizde sekiz kusurlu bulduğu tekne sahibi müteahhit 35 yaşındaki Halit Uran, 37 yaşındaki kaptan İbrahim Zafer Altaş ve 27 yaşındaki Rus kuaför İrina Başkova tutuklandı, daha sonraki duruşmalarda serbest bırakıldı. Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi, 1998 Eylül ayında Uran'ı, dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle bir kişinin ölümüne ve bir kişinin hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmasına neden olmaktan tutukladı. Altaş ve Başkova delil yetersizliğinden beraat etti. Uran, 4 sene ağır hapis ve 400 lirayla cezalandırıldı. Kaza sonrasında, yaralıların hastaneye götürülmesini sağladığı ve iyi niyeti gözönönde bulunarak cezasında 1/2 oranında indirim yapıldı. Uran'ın 2 sene hapis 1 milyon 548 bin lirayla cezalandrılmasına karar verildi. Baba Ahmet Atilla Gürcan'ın başvurduğu Yargıtay 9'ncu Ceza Dairesi, kararı onayladı. Şimdi dava Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gitti.
Fotoğraflar: Mustafa SARIİPEK