Ayyıldız aşıkları Türkiye dostları

Güncelleme Tarihi:

Ayyıldız aşıkları Türkiye dostları
Oluşturulma Tarihi: Şubat 04, 2008 00:00

Balkanların kökünde Anadolu, Anadolunun nüvesinde Balkanlar vardır. Ayyıldız aşığı, Türk ve Türkiye dostu. Türkiye’nin ilerlemesine katkıları büyük olan millet. Atatürk’ün İlke ve İnkılaplarına sıkı sıkıya bağlıdırlar.

Haberin Devamı

ANADOLU’nun hümanizmi, inancı, sıcaklığı, samimiyeti, Balkanların tekniği, çalışkanlığı, modern yapısı ve renkliliği ile birleşince ortaya her ülkede olmayan farklı ve zengin bir kültür ortaya çıkıyor. Balkanların kökünde Anadolu, Anadolunun nüvesinde Balkanlar vardır. Ayyıldız aşığı, Türk ve Türkiye dostu. Türkiye’ye ilk geldiklerinde Türk insanına, özellikle Türk Köylüsüne teknik yönden bir çok yenilikler getiren ve dolayısıyle Türkiye’nin ilerlemesine katkıları büyük olan millet. Örnek mi? Dondurmadan pastaya, sobadan pulluğa, daha nice güzellikleri getiren ve tanıtan insanlar.

BALKAN KÜLTÜRÜ

Ancak ikinci, üçüncü kuşak göçmenlerin yerel yönetimlerden beklentileri var. İzmir Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Süleyman Pehlivanoğlu, İzmir’in yüzde 70’inin Balkan kökenli olduğunu olduğunu vurguluyor ve belediye başkanlarının bu kültürü yaşatacak sosyal aktivitelere yeterince yer vermediğinden yakınıyor. Pehlivanoğlu, "Çok güzel folklörümüz var. Ancak kısıtlı imkanlar yüzünden bunu İzmir’de yaşatamıyoruz. Folklörümüzün festivallerle tanıtılmasını istiyoruz. Ayrıca Belediyeler bünyesinde balkan kültürünü yaşatacak merkezler kurulmalı" diyor.

ÖĞRENCİLERE BURS

Balkan ülkelerinden okumak amacıyla İzmir’e gelen 250 dolayında üniversite öğrencisi bulunuyor. Bu gençlere vatandaşlık hakkı verilmediği gibi öğrenci bursu da verilmiyor. Pehlivanoğlu, fırında satılmayan bayat ekmekleri alıp evinde papara yaparak karnını doyuran gençlerin olduğuna dikkat çekiyor ve maddi durumu iyi olmayan göçmen çocuklarına burs verilmesi konusunda belediyelerin destek olması gerektiğini belirtiyor.

Rumeli tanımlamasına katılmadığını da belirten Pehlivanoğlu, "Atalarımızın ve bizleirin asırlarca yaşamış ve üzerinde medeniyet kurmuş olan topraklarımızı Rumeli diye tanımlanmamalıyız" diyerek, tüm dünyanın tanıdığı gibi Balkan göçmeni denilmesini istiyor.

DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK

Süleyman Pehlivanoğlu, Balkan Türk’lerinin ortak özelliklerini ise "Balkanların havası sert ve soğuktur insanı sıcak kanlı ve güler yüzlüdür. Ancak Balkan Türkü’nün ortak özelliği nedir? derseniz bana göre Osmanlı Rus savaşından sonra, Ata topraklarından kaçmaları için hep zulüm görmüş, hasret çekmiş ve soykırıma uğramış bir sınıf olarak görüyorum. Sürgün, zulüm, soykırım ve göç olgularıyla baş başa kalmış olmalarıdır. Aldıkları eğitim ve aile terbiyeleri ile de kendilerini belli ederler. Çalışkan ve dürüsttürler. Vatanına ve Milletine asla söz söyletmezler. Demokrasi ve Özgürlük tutkunudurlar. En Büyük Balkanlı Mustafa Kemal Atatürk’ün İlke ve İnkılaplarına sıkı sıkıya bağlıdırlar" şeklinde ifade ediyor.

SİYASET İÇİNDE DEĞİLİZ

Pehlivanoğlu, siyasetin içinde olmayı pek benimsemediklerini de söylüyor ve "Şimdilerde istesek de yeterli düzeyde temsil edildiğimize inanmıyorum. Örneğin Büyükşehir Belediye Meclisindeki Balkanlıların sayısı bir elin parmak sayısını geçmez. Halbuki kent nüfusunun yüzde 70’ni oluşturuyoruz" diye konuşuyor.

Bakan Göçmenleri İşadamları Derneği Başkanı (BAGİAD) Rahmi Sezgin, örgütlerinin tabandan tavana yükselmiş çalışkan ve dürüst işadamlarını bünyesinde bulundurduğunu belirterek, "Amacımız istihdamı büyütmek ve en başta Ege’de Balkan ülkelerinden gelmiş çalışkan, dürüst kişilerin iş olanaklarını artırmak ve yatırımları maksimum seviyeye taşımaktır" diyor. Sezgin, Sarnıç’da hizmete giren Bulgaristan Konsolosluğu için büyük gayret sarfettiklerini de belirterek, vize sorununu çözdüklerini belirtiyor. Hedeflerinin 2010 yılına gelindiğinde 100 milyon ABD doları ihracat yapmak olduğunu kaydeden Sezgin, ekonomik faaliyetler dışında kültürel ve sanatsal faaliyetlere de ağırlık verdiklerini kaydediyor, büyük üstat ressam Embiya Çavuş’un resim sergilerini sürekli desteklediğini belirtiyor. Sezgin, ekonomide, sanatta, kültürde, sosyal sorumluluk projelerinde çalışmalara devam edeceklerini, başarılı öğrencilere burs desteğini sürdüreceklerini anlatıyor. Balgöç Derneği Basın ve Yayından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Kenan Özgür de, Bulgar göçmeni ya da Bulgar Türk’ü şeklinde kamuoyunda yaygın olan tanımlamaların çok yalnış olduğunu dile getiriyor ve "Bizler Anadoludan göç etmiş öz ve öz Türkleriz. Yıllar önce seçkin ailelerin fertleri olarak gittik ve daha sonra anavatanımıza döndük. Bir nevi oranın güvenliğini sağladık.Bulgaristan devleti Türkiye’de kullanılan bu ibareleri 1984 yılında asimilasyon için bahane olarak kullandı" diye üzüntüsünü dile getiriyor.

NEDEN TÜRKİYE

Balgöç Derneği Başkan Yardımcısı Ali Belgin de Balkan göçlerinin batıda ya da doğuda gelişmiş ülkelere değil de neden Türkiye’ye odaklandığını şöyle açıklıyor: "1989 yılındaki zorunlu göçte bir çok zengin refah dolu batıda veya yakındoğuda bulunan islam ülkelerine göçme imkanı vardı. Ama oraları seçmediler ve oralara göçmediler. Yüzde 98’i ay yıldızlı Türkiye’yi seçtiler. Batı ve Doğu ülkelerine daha çok mal edinme, zengin olma hırsları yoktu. Kendilerine yetecek mal, mülk, ev, bark ve işe hatta bazı yerlerde makama bile sahiptiler. Onların derdi Türklüktü. İnandıkları ve güvendikleri, Türklüklerini ilelebet yaşatabilecekleri tek devlet Türkiye idi."

TÜRK MÜSLÜMAN KARGAŞASI

Belgin, son yıllarda Yunanistan ve Bulgaristan’da yaşanılan Türk-Müslüman kavramlarında yaşanan kargaşaya da dikkat çekiyor ve "Müslüman kelimesiyle Türk’ü ifade etme çabalarına büyük gayret gösterilmektedir. Bu çok yalnış bir anlayıştır. Hepimiz Müslümanız, ama her şeyden önce Türk’üz. Türk milli kimliği kolay kazanılmış bir olgu değildir. Yok edilme de imkansızdır" diyor.

YAŞADIKLARIMIZI ANLATAMADIK

AVRASYA Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkan Yardımcısı Ozan Yusuf Karabudak, Balgöç Menderes Şubesi Mustafa Işık, Balgöç Genel Başkan Vekili Ali Belgin, Yönetim Kurulu Üyesi, Ahmet Korkmaz, Genel Sekreteri Rıdvan Çavuş, Yönetim Kurulu Üyesi Ergun Meriç, Yönetim Kurulu Üyesi Ramadan Dindar, Genel Başkan Yardımcısı Kenan Özgür, Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Serbest, Balgöç Birliği Dergisi Yazı İşleri Müdürü İbrahim Şafak, Hukuk İşleri Sorumlusu İlknur İmamoğlu, Sayman Gülsüm Ahtıkaymaz, Kadın Kolları Başkanı Hüsniye Aydın, Balgöç Bornova Şubesi Başkanı Reşat Apti, Balkan göçmeninin ortak sorununun kendini anlatamaması olduğunu ifade ederek, "Yani kökümüzü, gelenek ve göreneklerimizi, yaşadığımız baskı ve zorlukları, Türk kimliği uğruna verdiğimiz mücadeleleri Balkan kökenli olmayan kişilere yeterince anlatamadık" diyorlar.

Embiya Çavuş’un kitabı okunmalı

BAGİAD Başkanı Rahmi Sezgin, 17 yıl cezaevinde yatan ressam Embiya Çavuş’un Türk dünyasında yapılan asimilasyonu resimleriyle özetleyen "Yaşadıklarımız Bir Daha Yaşanmasın" adlı eserini İngilizce ve Türkçe yayınlandığını belirterek. Şu Çılgın Türkler gibi bu kitabın da herkes tarafından okunması gerektiğini dile getiriyor.

Göçmen kadınları çok çalışkandır

Balgöç Kadın Kolları Başkanı Hüsniye Aydın da, göçmen kadınların çalışkanlığına dikkat çekiyor. Ailesinin 1951 yılında Bulgaristan’dan geldiğini belirten Aydın, "Göçmenler geldiklerinde beraberlerinde medeniyeti de getirmişler. O dönemde İzmir’de çalışan kadın yokmuş. Annem hala çalışıyor. Okumaya çok önem veriyoruz. Ailem, Bulgaristan’dan bir tencere ile gelmiş, ama bütün çocuklarını okutup belli mevkilere getirmişler" diyerek, göçmenlerin eğitime verdiği öneme de dikkat çekiyor.

Balkanların sesi Balkan gazetesi

İzmir’de 1,5 milyonu, Türkiye’de 20 milyonu bulan Balkan ve Rumeli türkü ile soydaş ve akraba topluluklarının sesi oldu. İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Rıfat Sait, gazetenin sadece balkanlar üzerinde yoğunlaşımş iddialı bir gazete olduğunu söylüyor, Balkanlara, Rumeliye Dış Türkler ve hatta Türk dış diasporasına ses getirecek çaplı bir gazete çıkardıklarını belirtiyor. Rıfat Sait, "Bir kaç dakikada okunan bir gazete yerine yazıları ve haberleriyle arşivlere saklanacak bir yayın olsun istedik. On beş günde bir yayınlanan gazetesinin ilk baskısı 35 bin adet olarak basıldı. Bu rakam ciddi bir rakamdır" diyor.

Şehit Türkan Çeşmesi ve Anıtı

Bulgaristan demokrasiye geçtikten sonra, 1984 yılında şehit edilen küçük Türkan adına Kırcaali iline bağlı Kızılağaç (Kirkova) İlçesi’nde dikilen Türkan Çeşmesi ve Türkan anıtı. Her yıl onbinlerce insan gelip ziyaret ediyor.

Türkan ölmeden önce annesiyle

Bulgaristan’da 1984 yılında ülkede yaşayan Müslüman Türk azınlığa karşı silah zoru ile Bulgar ismi verme ve zorla Bulgarlaştırma kampanyası (asimilasyon) başlatıldı. Ülkede yaşayan Türkler buna karşı direndiler ve mitinglere başladılar. Bulgar askerleri ve polisleri bu mitinglerde halka karşı silah kullandılar ve çok sayıda Türk’ü öldürdüler. Pek çok kişiyi de Belene adasında hapsettiler. Kırcaali şehrinin Kızılağaç -Kirkovo İlçesi’ne bağlı Kirli-Benkovski köyünde yaşayan daha 18 aylık olan Türkan Feyzullah isimli bir Türk kızını da bu mitinglerde kurşun sıkarak öldürdüler. Küçük Türkan öldürülmeden önce annesinin kucağında.

Haberin Devamı

EGE’DEBALKAN GÖÇMENLERİ

GÜLER BİLGEN

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!