Güncelleme Tarihi:
EGE Üniversitesi Hastanesi Kalp Nakli Merkezi’nde bağış organ bulunamayan hastaları ölüme terk etmemek için başlatılan yapay kalp programı başarıyla sürdürülürken, her gün pompalı hayatlara bir can, bir hikaye katılıyor. Tek ortak yanları çocuklarının kalp hastası olup, yapay kalple yaşaması ve kalp bağışı beklemeleri olan Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelmiş beş anne de, artık aynı odayı, hayatı paylaşıyor. Birinin çocuğunun derdi diğerinin derdi oluyor, birbirinden farklı yaşlardaki çocukları ne gün çıkacakları belli olmayan hastane odasında sıkılmadan, sızlanmadan tutmaya çalışıyorlar.
32 yaşındaki Manisalı Kıymet Keklik, Barış Keklik’in annesi. 4 Ocak 2010’dan bu yana hastanede. 15 aydır ana oğul sağlıkla evlerine dönecekleri günü bekliyorlar.
Herkese kalp
Bursalı 20 yaşındaki Zeynep Kanat, 3 Kasım 2008 doğumlu Hamdullah’ın annesi. 17 aylık yattığı hastanede 2 yaşını dolduran, yürümeye ve konuşmaya başlayan Hamdullah, kalbin, onu hayatta tutan yürüyen demirin ne olduğunu bilmiyor, ama “Herkese kalp” demeyi öğrenmiş.
Ankaralı Hatice Soylu (46) üç çocuk annesi. Eşi Levent Soylu (52) ile 16 yaşındaki oğulları Ömer’i sağlığına kavuşturabilmek için İzmir’e gelmişler. Okuluna hastalığı yüzünden ara vermek zorunda kalan Ömer, klinikteki odasında diğer üç çocukla birlikte hayatı paylaşıyor.
25 yaşındaki Ayşe Demirel, 6 yaşındaki Hasan Hüseyin ile 6 Aralık’tan bu yana hastanede. Anne Demirel, hastaneye yattığı gün yapay kalp takılan oğlunun sağlıklı yaşıtları gibi okuluna gidip, oynayacağı günün hayalini kurarken, eşi Bünyamin Demirel ise 10 yaşındaki kızları Aleyna’ya hem annelik hem babalık yapıyor. Ayşe Demirel, çocukları aynı kaderi paylaşan anneler içinde tek İzmirli olan. Ama o da okulu nedeniyle kızını sık sık göremiyor, evlat hasreti çekiyor.
Yaşagül Güler (34) 18 aylıkken yapay kalp takılan Çiğdem’in annesi. 4 aylıkken kalbinde üfürüm olduğu belirlenen Çiğdem’in kapaklarında sorun çıktığını, tamir ameliyatlarının işe yaramadığın belirten anne Güler, iki kıza hasret evine dönüş yolu gözlüyor.
NE İSTİYORLAR
Anneler hastane odasında da olsa çocuklarının eğlenmelerini sağlayacak etkinliikler istediklerini belirterek, “Eğitimlerinden geri kalmamaları için öğretmen istiyoruz. Çocuklarımızın kan düzeylerinin belirlenmesi için her gün damardan kan alınıyor. Oysa daha önce bunu parmaktan, bir çubukla kendimiz yapıyorduk, hem acısız hem pratikti. Devlet bunu ödemiyor. Sadece eşlerimiz çalışıyor, ayda 400 lira bu çubuklara para vermek zorundayız, veremiyoruz. Doktorlarımıza minnettarız, ancak yaşam şartlarının düzelmesi gerek. Çocuklarımızı makineleriyle başbaşa bırakmasınlar. Bu haberleri okuyup, unutmasınlar. Bizleri görsünler, organlar toprağın altında çürümesin” diyor.