Güncelleme Tarihi:
MANİSA’da Aykut Can (19), Çukurova Kimya Endüstri Meslek Lisesi öğrencisi olduğu Mart 2010’da, devamsızlığının 19 güne çıkması üzerine, annesi Aysel Can’la birlikte rapor almak için Merkez Efendi Devlet Hastanesi’ne gitti. Can, “Doktor yüzüme baktı, ‘Nasıl ayakta durabiliyorsun’ diye sordu. Annemle şok olduk. Yüzümde bir çöküklük, halsizlik, burun kanamaları oluyordu ama hiç şüphelenmedik. Sonra benden kan tahlili istedi, sonuçlara baktı ve bir şey söylemeden Celal Bayar Üniversitesi’ne sevk etti. Orada 1.5 ay kaldım, kan kanseri olduğumu öğrendim. Dünyam başıma yıkıldı” dedi.
Aykut Can, hastalığının ilerlemesi üzerine ağırlaşan tedavisi nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı. Bu arada, Dericiler Sitesi’ndeki arıtma tesisinde işçi olarak çalışan baba Mehmet Can, yaklaşık 5 bin liralık kredi kartı borcunu ödemeyediği için geçen salı cezaevine girdi. Tedavi sırasında “En büyük destekçim” dediği babasının tutuklanması üzerine ikinci kez yıkıldığını ifade eden Can, “Hastalığım çıkmadan önce babam borçları düzenli ödüyordu. Ancak hastalıktan sonra, tedavi, muayene ve ilaçlar derken ödeyemedi. Babam benim yüzümden cezaevine girdi. Lütfen babamı cezaevinden çıkarın” diye yardım istedi.
LÖSEV yalnız bırakmadı
Uygun ilik bekleyen Aykut Can, tedavi sırasında Lösemili Çocuklar Vakfı’nın (LÖSEV) kendilerini bir an olsun yalnız bırakmadığının altını çizdi. Can, “LÖSEV ailesi hep yanımızda oldu ve destek vermeye devam ediyor. Bir lösemi hastası olarak yalnız kalmak istemiyorum” diye konuştu.
Eşinin cezaevine girmesi nedeniyle evin geçimini sağlayıp sigortası olmayan oğlunun tedavi masraflarını karşılamak için işe giren üç çocuk annesi Aysel Can, gözyaşlarına hakim olamadı. Bir pastanede çalışmaya başlayan Aysel Can, “Bir anne olarak herkesten destek bekliyorum. Bir taraftan oğluma içim yanarken, şimdi de eşimin borç yüzünden cezaevine girmesi beni çok üzdü” dedi. Aynı evde yaşayan dede Mehmet Can da torunu ve oğlu için yetkililerden yardım beklediklerini söyledi.