Anne baba adayının korkulu rüyası: Down

Güncelleme Tarihi:

Anne baba adayının korkulu rüyası: Down
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2008 00:18

İZMİRLİ Kadın Doğum Uzmanı Dr. Ömer Südekan, bebek düşünen aileleri Down Sendromu'na karşı uyardı. Südekan, mutlaka tarama testi yapılması gerektiğini belirterek, "Bu testler sayesinde hastalık ortaya çıkmadan ya da erken dönemde müdahale ve tedavi şansı doğmaktadır" dedi. Down Sendromu'nun insanlarda en sık görülen kromozom anomalisi türü olduğunu belirterek, zeka geriliği yapması, bazı organsal yapı bozuklukları ve yeni doğana kısa ömür vaat etmesi nedeniyle en gelişmiş ülkelerde bile büyük sorun olduğunu kaydeden Dr. Südekan, şöyle anlattı;

600’de bir görülür

"Down Sendromu ya da eski adlarıyla 'mongolizm', 'mongol bebek', ilk kez 1866 yılında Dr. John Langdon Down tarafından 'özel bir tür zeka geriliği' olarak tarif edilmiş bir sendromdur. Dünyada yaklaşık 600 yenidoğan bebekten biri Down Sendromu ile doğmaktadır. Bu bebekler doğduklarında tipik bir yüz görünümleri vardır. Baş nispeten ufaktır, kafa arkası ve önü basık görünür, ense kısa ve geniştir. Burun kökü yassılaşmıştır, kulaklar kafada normalden düşük bir seviyede durur ve gözler birbirinden ayrık, çekik görünür. Dil ağıza göre genellikle çok büyük olduğundan dışarı taşmış gözükür. Ense cildi oldukça gevşek olduğundan, genellikle boğumlar vardır. Bu bebeklerin tonusları, yani vücut gerginliği düşüktür. Parmaklar kısa ve tombuldur, sıklıkla avuç içlerinden birinde ya da ikisinde Simian Çizgisi adı verilen tek bir çizgi vardır. Ellerin serçe parmakları genellikle içe doğru kıvrımlıdır. Bunun nedeni bu parmağın orta falanksının az gelişmiş olmasıdır. Sağlıklı görünen bireylerde belirli bir hastalığın erken tanınabilmesi için toplumun tüm bireylerine uygulanan testlere tarama testi denilmektedir. Bu testler sayesinde hastalık ortaya çıkmadan ya da erken dönemde müdahale ve tedavi şansı doğmaktadır."

Enfeksiyonda ikinci Büke

EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Başkanlığı'na genç profesör Çağrı Büke seçildi. Çağrı Büke'nin babası, Prof. Dr. Münir Büke de aynı klinikte üç dönem Ana Bilim Dalı Başkanlığı yaptı. Büke, 1964'ten 2007 yılına kadar 43 yıl çalışıp, geçen yıl yaş haddinden emekli oldu. Yeni başkan Çağrı Büke, 2000 yılında ABD Mayo Klinik'te 2,5 ay süre ile hastane enfeksiyonu üzerinde görev yaptı. 2005-2006 yılında Fransız Hükümeti'nin bursu ile Bichatclaudetbernard Hastanesi'nde hijyen ve hastane enfeksiyon kontrol ünitesinde ihtisas yapan Büke, daha sonra Paris V 6’ncı Pieer Et Mari Küre Üniversitesi'nde enfeksiyon hastalıklarından epidemiyoloji diploması aldı.

RİSK HEP VAR

Tarama testinin bir tanısal test olmadığının altını çizen Südekan, en iyi ihtimalle her 10 Down Sendromlu bebekten 9'unun tespit edilebildiğini, ancak bir tanesinin saptanamama riskinin her zaman bulunduğunu kaydetti. Bu rakamın benzer tarama politikasını uygulayan dünyadaki tüm merkezler için geçerli olduğunu ifade eden Südekan, şöyle devam etti; "Amniosentez testi ise bir tarama testi değil, tanısal testtir. Hem mali, hem de gebe sağlığı açısından ekonomik değildir. Amniosentez yapılan her 1000 işlemde 2-5 vakada gebelik kaybına neden olmaktadır. Bu nedenle doktorunuz tarafından sadece tarama testi sonucu 'yüksek riskli' olarak gelen gebeliklerde amniosentez önerilmektedir.

Ücretsiz sağlık taraması

KONAK Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ, vatandaşların sağlık sorunlarıyla yakından ilgilendiklerini söyledi. Sağlık İşleri Müdürlüğü poliklinik hizmetlerinden laboratuvara, koruyucu hekim ve eğitim çalışmalarına kadar, sağlık hizmetlerini vatandaşların ayağına kadar götürdüklerini hatırlatan Tunçağ, "Çeşitli semtlerde 4 yılda toplam 120 bin kişiye poliklinik, 3 bin kişiye pansuman ve 8 bin kişiye enjeksiyon hizmeti ücretsiz olarak verildi. 8 bin vatandaşın ise tansiyon takibi yapıldı. Dört yıl boyunca yaklaşık 50 bin vatandaşımızın laboratuvar tetkikleri gerçekleştirildi. Hasta muayenesine ve taramalara katkı sağladık" dedi. Sağlık İşleri Müdürlüğü’nün vatandaşlara yönelik eğitim seminerleri düzenlediğine değinen Tunçağ, bulaşıcı hastalıklarla ilgili broşürler bastırılıp, vatandaşların bilinçlendirildiğini belirtti.

Pirinç yerine tam tahıllı ürün tüketin

FİYATLARINDAKİ aşırı artış, spekülasyon ve kuyruklarla son günlerde gündemin ilk sıralarına yerleşen pirincin sağlığa çok yararlı olmadığını belirten Diyetisyen Burçin Çelikezer uyardı. Pirinç fazla yenildiğinde şeker hastalığı ve metabolik sendroma yol açtığını belirten Çelikezer, bunun yerine tam tahıllı ürünlerin tercih edilmesini önerdi. Çelikezer, şöyle dedi:

TahIllarIn önemİ yüksek

"Pirinç buğdaygiller familyasından sıcak bölgelerde yetiştirilen bir bitki. İçeriğinde bol miktarda nişasta bulunur. Pirincin tanesinin bileşiminin yüzde 12'si su, yüzde7.5'i bitkisel protein, yüzde 1,5 yağ, yüzde 1’i posa, yüzde 1,2'si mineral, yüzde 76'sı karbonhidrattır. Yapısı itibariyle beyaz un ve mısırla benzerlik gösterir. 2 kaşık pişmiş beyaz pirinç 1 dilim tam tahıllı ekmeğin enerjisine sahiptir. Maalesef glisemik indeksi, yani kan şekerini yükseltme hızı 83'tür ve oldukça yüksektir. Tahıllar insan beslenmesinde önemli yer tutar, ancak son çalışmalar glisemik indeksi 70'in üstünde olan tahılları fazla tüketmenin şeker hastalığı ve metabolik sendrom oluşum riskini artırdığını ortaya koymuştur."

ÜÇ BEYAZA DİKKAT

Şeker hastalığı ve metabolik sendromun ülkemizde giderek daha fazla sayıda insanı etkilediğini kaydeden Çelikezer, "Metabolik anormallikler ve kardiovasküler risk faktörlerini kapsayan bu hastalıklar daha çok insülin duyarlılığı bozulmuş, glisemik indeksi yüksek besinlerle beslenen, aşırı karbonhidrat tüketen bireylerde ortaya çıkmaktadır. Tedavide kullanılan optimal diyetin karbonhidrat miktarı total enerjinin yüzde 55’i kadar olmalıdır ve glisemik indeksi düşük besinler tercih edilmelidir. Bu tür bir diyette beyaz un, beyaz şeker, pirinç gibi besinler yerine, tam tahıl ürünlerinin ve kurubaklagillerin kullanılması insülin duyarlılığını artırmakta, şeker hastalığı ve metabolik sendrom risk faktörlerini azaltmaktadır" dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!