Ulaş SAĞ / İZMİR, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Haziran 22, 2009 00:00
Tam 47 sene önce kapısından girdiği İzmir ekibine uzun yıllar futbolcu ve teknik adam olarak hizmet verdikten sonra şimdilerde Altyapı Genel Koordinatörü olarak çalışan Şenol, ’’Altay üreterek yaşayan bir kulüp. Bu gelenek bozulmamalı’’ diye konuştu.
BÜYÜK Altay'ın, adı gibi büyük oynadığı dönemlerde formasını giyen, kaptanlık pazubandını taşıyan, şimdilerde ise Altyapı Genel Koordinatörü olarak emek veren Ali Rıza Şenol, gıpta edilecek kariyerini ve siyah-beyazlı kulüpte yarım asır boyunca yaşadıklarını DHA'ya anlattı. Makedonya'nın Kalkandelen Köyü'nde, 1941 yılında dünyaya gözlerini açtıktan sonra Türkiye'ye uzanan futbol serüveni içinde acı tatlı pek çok olay yaşayan Ali Rıza Hoca, 47 yılını geçirdiği Altay'da başarının tek sırrının, ’’çalışmak ve üretmek’’ olduğunu söyledi. İşte Şenol'un anlattıkları:
İLK DURAK EYÜP
’’İlk ve orta tahsilimi Makedonya'nın Kalkandelen kentinde bitirdikten sonra, futbol hayatıma Luboten takımında başladım. Luboten'de dikkati çekince, Makedonya Karması'na, ilk Türk futbolcu olarak seçildim. İlk profesyonelliğim de Luboten'de gerçekleşti. Daha sonra ailemle birlikte geldiğim İstanbul'da, Eyüp semtinin kulübü Eyüpsultan ile Alibeyköy takımlarında futbol yaşantımı sürdürdüm.
MAZHAR ZORLU ŞAŞIRDI
Efsane kaleci Cihat Arman'ın tavsiyesi ile Yeşildirek'e transfer oldum. Yeşildirek'teki iki yılım çok başarılı geçti. Bir gün, Varol Ürkmez bana, ’Haydi gidiyoruz' dedi. Beni İstanbul'da bir otele, Mazhar Zorlu, Rıdvan Burteçin, Esin Özgener ve Erdoğan Tözge'nin yanına götürdü. O dönemde Ankara PTT de çok ciddi paralar önererek beni istiyordu. ’İzmir'i çok seviyorum' deyip Altay'la anlaştım. Hatta PTT'nin teklifini duyan Mazhar Zorlu, ’Bu para reddedilir mi? İstersen oraya git' demişti.
KUPA MAÇI UNUTULMAZ
Altay macerasına başlamamla birlikte İzmirli oldum. Formasını 1962-1975 yılları arasında terlettiğim bu kulüpte, önemli olaylar yaşadım. Saygıyı hak eden, şahsiyetleri ve başarıları çok büyük insanlarla karşılaştım. Varol, Tanzer, Cevdet, Ayfer, Ferudun, Aydın, Enver, Necdet, Aytekin, Bekir, Numan, Yılmaz, Zinnur, Kazım Yıldız, Mahmut, Ender ve Hikmet'le yan yana oynadım. Göztepe'nin efsane kadrosuna karşı 1967'de Türkiye Kupası kazanan ekipte bulunmak, o unutulmaz maçı yaşamak bana ayrıca gurur verir.
HER KADEMEDE ÇALIŞTI
Futbolu bıraktıktan sonra Sarıyer, Altınordu ve Antalyaspor'da antrenörlük yaptım. Altay'da ise her kademede antrenör olarak çalıştım. Teknik adamlık kariyerimin çok büyük bir bölümünü altyapılarda geçirdim. Mustafa Denizli, Mithat, Erdi, Turgut, Reha, Alpay, Can, Altay, Hayrettin, Toprak, son dönemden İbrahim Akın, Eren, Ufuk, hep benim bir parçası olduğum Altay fabrikasından yetişti. Futbolcu yetiştirmek, bu işe emek vermek benim yaşantımın tamamına yakınını oluşturdu.
ALTYAPI CAN DAMARI
47 yılımı geçirdiğim Altay'da edindiğim en önemli deneyim, başarılı olmak, ayakta kalmak için daima çalışmanın şart olduğudur. Ekonomik olarak hiçbir dönem, diğer kulüpler kadar rahat olamadık. Bizi bugünlere getiren, Büyük Altay denilmesini sağlayan en önemli olay çalışmak ve üretmektir. Bu yüzden altyapı bizim can damarımız. Hem takım kurmak, hem Türk futboluna oyuncu kazandırmak için yaz-kış demeden futbolcu aramalı, bulmalı ve yetiştirmeliyiz. Başka yolu yok."