Bülent KATARCI / HÜRRİYET - Ufuk GÜLEN - Kudret KARAKULAK, (DHA) - Ahmet ERTAN / EDREMİT, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Şubat 19, 2008 00:00
İzmir'in Aliağa İlçesi'nde, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE), Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), Aliağa Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ortaklaşa yürüttüğü ’Hava Kirliliğine Neden Olan Organik Kirleticilerinin Düzeylerinin, Kaynaklarının ve İnsan Sağlığına Etkilerinin Belirlenmesi Projesi’ kapsamında, bilgilendirme toplantısı yapıldı.
Doğalgaza geçilmesiyle hava kirliliğinin geçmişe oranla azaldığını söyleyen konuşmacılar, toplantıda, havayı kirleten maddelerin zamanla zemine çökerek toprak kirliliği oluşturduğu kaydetti. Havayı kirleten bileşenlerin rüzgarla etrafa dağıldığını vurgulayan konuşmacılar İlçe merkezinin, ağır sanayi bölgesinin kuzeyinde bulunmasını da büyük bir şans olarak değerlendirdi.
Tüpraş Halk Eğitimi Merkezi'nde düzenlenen toplantıya, proje üzerinde çalışan ODTÜ, DEÜ ve İYTE mensubu bilimadamları katıldı. Toplam 200 bin YTL'ye mal olan ve iki buçuk yıl önce başlatılarak tamamlanma aşamasına gelen projede elde edilen sonuçlar bilimsel bir araştırma olarak TÜBİTAK'a teslim edilecek.
Bölgeyi yakından izleyin
Aliağa’da çevre kirliliğinin geçtiğimiz 5-6 yıl içinde nitelik değiştirdiği belirtildi. Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi ve ÇEVMER Merkezi Müdürü Prof. Dr. Aysen Müezzinoğlu, Tüpraş, Petkim gibi çok büyük tesisler ile sayıları 5-6 civarında olan orta boy haddehanelerin doğalgaza geçmesiyle geçmişte bacalardan yükselen kükürtoksit kirliliğin artık olmadığını söyledi.
Buna karşılık Aliağa’da daha önceleri ölçme imkánı bulamadıkları için belirleyemedikleri kirletici sayısının ikiyüzün üstünde olduğunun tesbit edildiğini söyleyen Prof. Aysen Müezzinoğlu, "Aliağa’daki tesislerden atılan bazı zehirli organikler, önce havaya oradan da toprağa karışmaktadır. Bu şekilde havaya ve toprağa ulaşan PCB, PAH ve bazı klorlu organiklerin bölge için önemi büyüktür. İki yıldır yapılan ölçümlerde Türkiye'nin şu anki gevşek kriterlerine göre değerler düşük çıkıyor. Önümüzdeki yıllarda AB normlarına geçilecek. Bölge yakından izlenmeli" dedi.
Toprak-su-hava ilişkisi bozuldu
Aliağa’da zehirli organikler ve bazı sakıncalı ağır metallerle toprak-su-hava kirliliği ilişkisinin çok bozulmuş olduğu belirtildi. Plansız sanayileşme ile gelinen noktanın çok pahalıya mal olacak temizleme yöntemlerini de gerektirdiğini söyleyen Prof. Müezzinoğlu, Aliağa’da özellikle demir çelik tesislerinin bulunduğu yörede toprak yüzeyinin acilen temizlenmesinin şart olduğunu vurguladı.
Tarım ürünleri kontrol edilsin
ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Gürdal Tuncel, Aliağa'daki 55 nokta üzerinde çalıştıklarını, 40 kadar uçucu organik bileşik tespit ettiklerini bunların içinde kansere neden olan maddelerin de bulunduğunu söyledi. Prof. Tuncel, "Aliağa'da uzun yıllar çok ciddi hava kirliliği vardı. Bu kirlilik zemine çökerek toprak kirliliği oluşturdu. Aliağa'da ağır metallerin oluşturduğu toprak kirliliği ciddi boyutlara ulaştı. Bölgede yetişen tarım ürünlerinin çok iyi kontrol edilmesi gerekli" dedi.
400 bin ton tehlikeli atık var
Aliağa Belediye Başkanı Tansu Kaya bakanlığın çevre denetim yetkilerini yerel idarelere devretmesi gerektiğini söyledi. Göreve geldiği 2004 yılında bölgedeki hiçbir işletmenin belgelerini tamamlamamış olduklarını gördüklerini söyleyen Başkan Kaya, "Biz büyükşehir sınırlarına dahil oluncaya kadar birçok işletmeye eksiklerini tamamlattık. Yerel yönetimlerin çevre denetim yetkileri yok. Bakanlığın da bunları yakın plan izlemesi çok zor" dedi. Bölgedeki demirçelik fabrikalarının bahçelerinde tehlikeli atık kabul edilen 400 bin ton cürufun bertaraf için beklediğini de vurgulayan Kaya, bunları Çaltıre'deki maden sahasına gömmek için Çevre ve Orman Bakanlığı'yle çalışma yaptıklarını söyledi.
İTK'da atık pil toplamaya devam
ÇEVREYE karşı her geçen gün duyarlılığı artan okullardan İzmir Özel Türk Koleji (İTK) doğaya büyük zarar veren atık pilleri toplamak için, koridorlarlara kutular koyup bu yıl da çalışma başlattı. 2006-2007 eğitim ve öğretim yılında 189 kilogram pil toplayarak Çevre İl Müdürlüğü yetkililerine teslim eden öğrenciler, "Geçen yılı geride bırakacağız. Sularımızın, topraklarımızın kirlenmesine izin vermeyeceğiz" dedi. İZMİR, (DHA)
Zeytin karasuyu kazandıracak
BALIKESİR'in Edremit İlçesi'nde, Kale Naturel Bitkisel Ürün Gıda Kozmetik ve Tarım Ürünleri Dış Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi’nin sahibi Faruk Durukan, zeytin karasuyunu ’Zeytin özütü’ne dönüştürerek çevre sorunu olmaktan çıkarıp ekonomiye kazandırdıklarını söyledi.
100 litre zeytin karasuyundan beş kilogram zeytin özütü çıktığını söyleyen Durukan, geliştirdikleri makine için Türkiye Patent Enstitüsü’ne başvurduklarını incelemelerden sonra seri üretime başlayacaklarını belirtti.
Şirketin AR-GE Müdürü Biyolog Gülden Esen, karasudan elde edilen özütünün ilaç, gıda ve kozmetik sanayinin yanı sıra hayvan yemi olarak kullanılabileceğini de açıkladı.
Moloz dökeni 177'ye ihbar edin
Ege Orman Vakfı Genel Müdürü Metin Gençol İzmir'deki ormanların moloz yığınlarıyla dolduğunu söyledi. Çöp ve molozları şehir içinden bertaraf etmek için toplayanların bunları depolama alanlarına götürmediğini belirten Gençol, "Duyarsız vatandaşlar yüklerini yol kenarlarına, orman içlerine boşaltıyorlar. Bunları araçlarının plakalarıyla 177 nolu telefona ihbar edin" dedi.
İzmir Orman Bölge Müdürlüğü'nün Bornova İlçesi’ne bağlı Erzene Mahallesi Şeytan Deresi mevkiini, moloz ve inşaat atıkları için depolama alanı olarak gösterdiğini de söyleyen Gençol, kurallara uymayanlara yüksek miktarda para cezası uygulandığını belirtti.
Mavi bayrak jürisi Foça'da toplanacak
Türkiye'de 2008 yılı için Mavi Bayrak Ödülü'ne aday plaj ve marinaların dosyaları Türkiye Çevre Eğitim Vakfı'nın Foça'da yapacağı toplantıda incelenecek. 23 Şubat Cumartesi günü Phokaia Otel’de yapılacak toplantının sabah oturumunda turizm sektörü ve mavi bayrak uygulamaları anlatılacak. Toplantıda 2007'de karşılaşılan olumlu ve olumsuz deneyimler ile 2008 yılına ilişkin beklentiler açıklanacak.
Mavi Bayrak nedir
Yüzülebilir temiz deniz suyu, temiz çevre, güvenlik, cankurtaran, tuvalet, duş gibi öğeleri içeren ve sürekli denetlenen plaj ve marinalara verilen mavi bayrak, sürdürülebilir turizm için çok önemli bir kriter olarak kabul ediliyor. TÜRÇEV ve Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı (FEE) birlikteliği ile yapılan çalışmalar sonucu verilen mavi bayrak, yabancı tur operatörlerinin müşterileri için aradıkları tesislerde ilk özelliklerden biri oluyor.
Çamaşır suyuna dikkat
Dokuz Eylül Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Odabaşı, temizlik ürünlerinde bulunan çamaşır suyu (sodyum hipoklorit) ve çeşitli organik bileşenlerin (deterjan ve parfümler gibi) kimyasal reaksiyonları sonucu klorlu organik bileşiklerin oluştuğunun saptandığını söyledi.
Tufaya getirmeyin bizi
Cüruf, baca filtresi külü ve tufal.
Bunlar yıllardır Aliağa'nın bahçelerindeki ürünler.
Hem de ne ürünler... Tehlikeli atık ürünler.
Yollara serilip üstünden kamyon geçen, yaz-kış rüzgarlarla havalanan, herkesi zehirleyen ürünler.
Demirçelik ve benzeri işletmelerden çıkan ürünler.
İnşaatlarda dolgu malzemesi yapılan ürünler.
Üçünün bir arada olmaması, olunca da 6 aydan fazla biryerde bulunmaması gereken ürünler.
Ama Aliağa'da yıllardır dağ gibi duran ürünler.
Acilen çözülmesi gereken kör düğümler...
Biz şehirlerin kirliliklerini yazınca herkes kızıyor.
"Zehirleniyoruz" diye isyan edince öfkeyle bakıyorlar.
Çözüm üreteceklerine, mazeret arıyorlar.
Biz,"Herkese sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı" diyoruz.
Onlar "Hakkı nerde" diyor.
Araştırma yapan hocalar, "Kükürt oksit azalmış ama diğer kirletenler yakın takibe alınmalı. Türkiye'nin hava kirliliği normları gevşek. Yakında bu rakamlar değişecek" diyorlar.
Mübarekler, "havamız temiz" diye bayram yapıyorlar...
MERAKLISINA KİRLİLİK SINIRLARI
Türkiye'nin belirlediği partikül madde sınır değerleri (24 saatlik), A.B.D'nin belirlediği sınır değerinin 2 kat, Japonya’nın 3 kat, Avustralya ve A.B. değerinin 6 kat, Kanada’nın 2.5 kat ve Dünya Sağlık Teşkilatı’nın 6 kat üzerinde.
Yine Türkiye’nin yıllık sınır değerlerini diğer ülkelerin sınır değerleri ile karşılaştırdığımız zaman A.B.D.’nin belirlediği sınır değerinin 3 kat, A.B. değerinin 3.75 kat, Kanada’nın 2.14 kat ve Dünya Sağlık Teşkilatı'nın 7.5 kat üzerinde.