Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 2007 21:03
Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun gereğince seçilen "pilot" illerden biri olarak İzmir’de de aile hekimliği uygulaması başlamış bulunuyor.
İlk olarak Düzce’de başlayan uygulamaya, Eskişehir Adıyaman, Bolu, Denizli, Edirne, Elazığ, Gümüşhane, Isparta, Samsun’da dahil edilmiş bulununuyor.Esasen aile hekimliği uygulaması 2003 yılından beri sürdürülen "sağlıkta dönüşüm programı" paketinin temel bileşenlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Sağlık hizmetlerinin üretim ve finansmanının birbirinden ayrılması ilkesinin bir sonucu olarak daha önce SSK sağlık tesisleri Sağlık Bakanlığı’na devredilmişti. Bununla bağlantılı olarak da genel sağlık sigortası ile geri ödeme kurumları(SGK), sigortalıları için sağlık hizmetlerini kendisi üretmeyecek ve kamu yada özel sağlık tesislerinden alacaktı. Genel sağlık sigortasını da düzenleyen kanun hükmünün Anayasa Mahkemesi’nce birçok maddesinde verilen iptal hükmü ile uygulaması ertelenmiş bulunmakta.
ARA DÜZENLEMELERGenel sağlık sigortası uygulaması ertelenmiş olmakla birlikte, süreç orada öngörüldüğü şekilde "ara" yasal düzenlemelerle ilerlemeye devam ediyor. Öngörülen, aile hekimleri birinci basamak sağlık hizmetini sunacak ve SGK de bunlardan sigortalıları için sağlık hizmeti alacak. Aile hekimliği müessesesinin tüm yurtta uygulamaya geçmesinin zaman alacağı anlaşılmış olacak ki, kamu sağlık güvencesine sahip olanlar için birinci basamak sağlık hizmetlerinin Sağlık Bakanlığından alınması uygulamasına geçilmesi kararı alınmış bulunuyor.Bu karar da ise sağlık harcamalarındaki önemli artışın etkili olduğu söylendiği gibi aile hekimliğinin tüm yurtta uygulamaya başlamasındaki gecikmenin de etkili olduğu dile getirilmekte.
İLK BAŞVURU KİMEŞu halde, aile hekimliği uygulamasının başlatıldığı illerde kamu sağlık güvencesi olanlar yada diğer kimseler evvela aile hekimine mi başvurmak zorunda ? Örneğin, aile hekimliği uygulamasına başlanan İzmir’de sağlık ocakları kapanma sürecine girmişken, hastalar ilk başvurularını aile hekimlerine mi yapacaklar ? Sürecin sevk zincirinin işletilmesi bakımından bu şekilde olması gerekmekle birlikte "halihazırda" kanuni yada maliyet artırıcı bir zorunluluk bulunmamakta. Dahası 1 Haziran 2007’de yürürlüğe girmesi beklenen Tedavi Yardımı Uygulama Tebliği’nde de böyle bir zorunluluğa yer verilmeyeceği beklenmekte.O halde; kamu sağlık güvencesine sahip kişiler doğrudan aile hekimine başvurabilecekleri gibi diğer sağlık kurum ve kuruluşlarına doğrudan başvurmak suretiyle sağlık hizmeti almaya devam edebileceklerdir.
SAĞLIK KURULU RAPORU KALKIYORá Bu nokta da şunu da
haber vermekte fayda görüyoruz: Özellikle uzun sürekli tedavi gerektiren hastalıklarda ve sürekli kullanılması gereken ilaçlar için geri ödeme kurumları/ilgili sosyal güvenlik kurumları(SGK) "sağlık kurulu raporu" istemekteydiler. TBMM’nce kabul edilen ve Cumhurbaşkanlığınca da onaylandığı belirtilen kanuni düzenleme gereğince artık belirtilen durumlarda sadece "sağlık raporu" nun bulunması yeterli sayılacak. Böyle olunca da tek hekimle de bu tür rapor düzenlenebilecek. Dahası, bu raporu olanlar sürekli kullandıkları ilaçları için hekime başvurup sağlık karnelerine/reçetelerine ilaç yazdırmak durumunda kalmayacaklar. Doğrudan eczanelerine giderek sağlık raporlarında yazan sürekli kullanacakları ilaçlarını alabilecekler. Tek hekim tarafından düzenlenebilecek sağlık raporları ise 2 yıllığına geçerli olacak. Sürenin dolması halinde yenilenmeleri şüphesiz ki mümkün olacak. Uygulamanın, sosyal güvenlik kurumu için önemli bir tasarruf sağlayacağı da yetkililerce belirtilmekte.
PETKİM işçilerinin sigorta hesaplamasıÇok sayıda Petkim işçisi olduğunu belirten okurumuz, ağır sanayide çalışanlar için itibari hizmet süresinden yararlanma durumlarının nasıl olacağı ile sorular göndermiş. Geçtiğimiz haftalarda haber verdiğimiz, Anaysa Mahkemesi’nce bu kapsamda verilen bir kararın sonucundan sözetmiştik. Anayasa Mahkemesi’nin 506 sayılı kanundaki(506/ek 5) "azotlu gübre ve şeker sanayinde" ifadesini iptal etmesi aşağıdaki sonucu doğurmuş bulunmaktadır.Eskiden aşağıdaki işlerde çalışanlar, sadece bu işlerin "azotlu gübre ve şeker sanayinde" olması durumunda itibari hizmet süresinden yararlanırlarken artık tüm fabrika, atölye, havuz ve depolarda, trafo binalarında çalışanların içinden sadece;Çelik, demir ve tunç döküm işindeZehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü ve patlayıcı gaz, asit, boya işleriyle gaz maskesi ile çalışmayı gerektiren işlerdePatlayıcı maddeler yapılmasındaKaynak işlerinde çalışanlara her 360 günlerine karşılık 90 gün sigortalılık süresi eklenecektir.Ancak belirtelim ki, bu işlerde çalışanlar geriye doğru bu haklardan yararlanamayacaklardır. Anayasa Mahkemesinin kararı 27 Mart 2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren ileriye doğru, bu iş ve işyerlerinde en az 3600 gün çalışması olanlar ayrıca her 360 gün için 90 gün itibari hizmet süresi kazanacaklardır. Belirtelim ki, bu itibari hizmet süreleri de sigortalılık süresine eklenecektir.