Güncelleme Tarihi:
İnsanın uygar dünyaya adım atması, ormanın odun dışındaki yararını görebilmesiyle mümkündür. Ormanlar, slogan kültüründen kurtulmuş çevrecilerin, ekolojik değerinin farkına varmasıyla korunabilir.
YANGINLARI yazmak hep acı verir. Çünkü yananları geri getirmez. Bodrum'daki yangının ardından yararsız bir yazı yerine, toplum bilincinde yer tutacak başka cephe açmak istiyorum. Doğayı slogan kültüründen kurtarıp, tüm gerçekliğiyle kavrayabilmeyi sağlayacak bilgiler aktarmayı düşündüm. Ormanın ‘‘Fonksiyonel değeri’’, yani odun hammaddesi dışındaki ekolojik değeri.
ODUN hammadesinin endüstriyel odun ve maden direğinden yakacağa, kağıt hamurundan yonga levhalara kadar 2 binden fazla kullanım alanı var. Son 10 yılda ormanlarımızdan üretilen yıllık ortalama endüstriyel odun miktarı 10-11 milyon metreküp. Özellikle kırsal kesimde ısıtma ve pişirmede kullanılan yakacak odun miktarı ise yıllık ortalama 18 milyon metreküp. Bu değerler, ormanların biyolojik kütle üretimi bakımından potansiyelini gösteriyor.
ÇEVRE ORMANI
ÇEVRE sorunları olanca şiddetiyle ortaya çıkınca, ormanların odun hammaddesinden daha değerli ürün kaynağı olduğu anlaşıldı. Ormanlar bütün canlılar için gerekli oksijeni üretiyor, iklim felaketi doğuracak kadar artan karbondioksidi, fotosentezle harcayarak atmosferde bir gaz dengesi sağlıyor. Havadaki kirletici tozların büyük kısmını tutarak süzgeç görevi yapıyor. Aşırı sıcaklık değişimini önleyerek düzenli iklim rejimi sağlıyor. Toprağın erozyonla kaybını önlüyor. Estetik güzelliği ve dinlendirici etkisiyle insan sağlığı üzerinde önemli rol oynuyor.
Bir ağaç, bin hayat
ORMANIN fonksiyonel değeri, odun değerinin 2 bin katıdır. Bir ağacın yıllık fonksiyonel değeri 2-6 bin marktır. Orman Bakanlığı'nın da kabul ettiği bu hesaplamaya göre, 1996'da Marmaris'teki yangında zarar gören 1 milyon ağacın fonksiyonel değeri 7.2 katrilyon lira. Yangın tarihindeki bu rakama bakınca Bodrum'da yokolan ağaçların fonksiyonel değerinin daha fazla olduğunu söylemek mümkün. İşte ağacın fonsiyonel değeri:
Hava temizliği: 1 metreküp havada bulunan toz ve is parçacığı; Endüstri alanında 500.000, açık alanda 5 bin, ormanlık alanda 500 adettir. 1 hektar orman yılda 68 bin kilo tozu önler.
Oksijen-karbondioksit dengesi: 100 yaşında bir kayın ağacı, 100 kişinin bir yılda harcadığı oksijeni üretir. 12 bin metreküp karbondioksidi kullanır.
Erozyonu önleme: Aynı kayın ağacı 1 metreküp orman toprağında 100 kilometre kök yaparak erozyonu önler.
Gürültü önleme: İnsanı rahatsız eden 80 desibel gürültü, 250 metre genişliğindeki ormanı aştığı takdirde 40 desibele düşer.
Rüzgarı perdeleme: Açık alanda 100 kilometre olan rüzgar hızı ormanlık alanda 50 kilometredir.
Temiz su sağlama: Ormanlar tepe taçları ve gövdeleriyle yağmurların toprağa darbesini önler. Orman toprağı yağış sularını sünger gibi emer ve yeraltı kaynaklarını destekler. İçtiğimiz temiz suyun temel kaynağı ormandır.
Gölgeyi yakan cüceler
YEŞİL ciğerli devler, odun kafalı cüceler. Bana göre, ormanlardaki ağaçların fonksiyonuyla, onları yakanların pozisyonu kısaca böyle anlatılabilir. Ağaç yakma aczin, görgüsüzlüğün, insanlık dışı düşüncenin ifadesidir. Yakmak ilkel de olsa bir insan eylemidir. Savunmasız ağaçları yakanlar, bütün insanlara karşı düşmanlık besleyen aptallardır.
GÖLGESİNDE oturmanın insani ayrıcalığını farketmeyenler için ağaç birşey ifade etmez. Nankörler, doğanın sunduğu güzellikleri içine sığdıramaz. Gölgeyi bile yok edinceye kadar yakmaya devam edenlerin acımasızlığına, merhamet de gerekmez. Çünkü cücelerin gölgeye ihtiyacı olamaz.
ABD'li doğa savaşçısı John Muir, 19. yüzyılın sonlarında ülkesinde acımasız orman kıyımına, ‘‘Yalnızca aptallar ormanları yokeder. Ağaçların savunma olanakları yoktur. Ağaçlar kaçamaz. Kaçabilselerdi kurtulurlardı. Birkaç dolar kazanç, ya da iş olsun diye kesilmeye, yakılıp kül edilmeye boyun eğmezlerdi’’ diye isyan ediyordu. Muir'in öfkeli haykırışından günümüze 100 yıldan fazla geçti. Aptallar hala aramızda ve orman yakmayı sürdürüyor. Biz insanlar, ağaçları onlara karşı koruyacağız. Ormanların yanmayacağına ilişkin umudumuz hiç sönmeyecek.
Çevre prensibi
BAZI çevresel faktörler, organizmaların gelişimini sınırlar veya engelleyebilir. (Sınırlayıcı Faktörler Prensibi)