Güncelleme Tarihi:
Rakamların alım gücünün üstüne çıkması bazı firma ve kuruluşların zeytinyağına soya, pamuk, soyola gibi daha ucuz yağları katarak daha ucuza piyasaya sürmesi sonucunu getirirken, tağşiş görülmemiş boyutlara ulaştı, gıda uzmanlarından, birliklerden firmalardan uyarılar yağmaya başladı.
SORUN DENETİM VE CEZA
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Emre Uygun, hileli yağ konusunun bu yıl çığırından çıktığını söyledi. Uygun, sadece zeytinyağı değil, tüm gıda ürünlerinde hile yapanların cezalandırılması yönteminin değişmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi; “Çözüm olarak bizim önerecek bir yöntemimiz yok, gerekli uyarılar sektör tarafından yapıldı, kontrollerin nasıl yapılacağına devlet yetkilerinin karar vermesi lazım. Tağşiş yapanların cezalandırılma yönteminin değişmesi lazım. Bir firma yakalandığı zaman yaklaşık 15 bin TL cezası var. Zaten bunu da erken ödediği zaman yüzde 25 indirim uygulanıyor. Firmanın, tağşişten elde ettiği haksız kazancın yanında bu hiçbir şey değil. "
NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK
Nitelikli dolandırıcılık gibi karşılanmalı, ağır cezada yargılanan, ağır şartlarda cezalandırılacak çözüm yolları olmalı. Bütün gıda ürünlerinde olmalı bu cezalandırma. İnsanı kandırıyorsunuz, bu adice bir suç. Sonuçta, insanların kafası bulanıyor. İnsanlar yağ alıyor bir teneke, ne yapacak bin TL verip analiz mi yaptıracak? Tağşişli olaylar, zincir marketlerde olmuyor genellikle. Yerel marketlerde, pazarlarda oluyor. Bilindik markalar en azından daha güvenli olabilir. Ama yağın piyasa fiyatı belli. 12 TL’ye yağ alıyorsanız orada bir problem olduğu belli. Ucuz yağlara şüpheyle yaklaşılmalı.”
MAKAS AÇILDI HİLE ÇOĞALDI
Türkiye'deki zeytinyağı analizlerinin yapıldığı en önemli merkez Dünya Zeytin Konseyi ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın da yetkilendirdiği İzmir'de TARİŞ analiz laboratuvarı oldu. Burada hem çeşitli kurumların gönderdiği yağlara, hem de piyasadan rastgele alınan ürünlere belli aralıklarla analizler yapılıyor. Rastgele alınan ürünlere yapılan analizlerde hileli karışım tespit edildiği zaman, markanın Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'ne bildirildiği, konseyin de bakanlık nezdinde girişimler yaptığı açıklandı.
BU YILA ÖZEL DEĞİL
Tariş Ar-Ge Müdürü Meltem Zengin, zeytinyağındaki durumun bu yıla özel olmadığını söyledi. “Ancak yıllardır devam eden bu süreç bu yıl fiyatlar çok artıp, makas açıldığı için çoğaldı” diyen Zengin, şunları anlattı; “Tağşişde daha çok kanola yağı, prina yağı ve pamuk yağıyla karşılaşıyoruz. Bunlar zeytinyağı adı altında satılıyor. Normal vatandaşın bu hileyi ayırt etmesi mümkün değil. Laboratuvarda çok ciddi analizlerle bunları tespit ediyoruz. Vatandaşlarımız bu yüzden markalı ve güvendikleri yağlara yönelmeli. Tüketici, aldığı ürüne güvenmek zorunda. Zeytinyağı buzdolabında donar inancı var. Evet doğru ama bu da tüketiciyi yanıltıyor. Bu sadece yeterli olsa bizim bu laboratuvarı kurmamız gerekmezdi."
GÜNEŞ DE OKSIDE EDİYOR
Özellikle pazarlarda organik olduğu söylenip satılan, plastik-pet ambalaj içerisideki yağların alınmamasını tavsiye eden Meltem Zengin, "İçerisinde zeytinyağı bile olsa bir saat güneşte durması o yağın okside olmasına neden oluyor. Naturel zeytinyağı özelliği gidiyor. Aslında plastik ürünler içerisinde yağ satılması yasak değil ama, kullanılmamalı. Plastik ürünlerdeki polimerler, yağda çözüldüğü için bunlar sağlık açısından olumsuz etmenler. Çok sağlıklı bir ürün, bu tür nedenlerden dolayı size zararlı hale gelebiliyor. Tüketici teneke, cam şişe gibi ambalajları tercih etmelidir. Plastik, saklama koşullarından dolayı, sağlık açısından olumsuz ve tehlikeli bir hale geliyor" diye konuştu.
MESLEKTEN MEN BİLE EDİLMELİ
Yağ sektörünün liderlerinden Küçükbay Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Küçükbay tağşiş konusunu gündeme taşımalarına rağmen bir adım atılmadığından yakındı. Ayçiçek ve zeytinyağı fiyatlarının artmasından sonra tağşiş (hileli karışım) olaylarında büyük artış olduğunu duyuran Ahmet Küçükbay, bunun önlenmesi, yerli üreticiye destek veya ithalat vergilerinde ki adaletsizlik konusunda her hangi bir işlem yapılmadığını açıkladı. Küçükbay Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Küçükbay, "Türkiye ayçiçek ham yağ ihtiyacının üçte ikisini ithal ediyor. Yerli üretim gerekli miktarlarda olmadığı için ithalat kaçınılmaz oluyor. Uluslararası piyasalarda CIF bir ton bedeli 850 dolar olan ham ayçiçek yağı için 540 dolar vergi ödüyoruz. Bu hesapla maalesef ürünün üzerinde yüzde 65 gibi çok yüksek bir vergi yükü bulunmaktadır halkımızın temel gıdalarının başında gelen damak tadı anlamında tercih edilen ayçiçek yağı için bu vergi oranı çok yüksektir. Acilen ayçiçek tohumu ve ham yağda makul seviyelere düşürülmesi gerekmektedir. Ayçiçek yağı üretimini artırmak için kilo başına doğrudan desteğin en az 60 kuruşa çıkarılması ve ithal vergilerinin de diğer tohum ve ham yağlar seviyesine çekilmesi gerekir. Müstahsil de bunu beklemektedir" dedi.
Tağsişe karşı caydırıcı cezaların gündeme getirilmesini isteyen Küçükbaş şu uyarılarda bulundu, "Azami yüzde 3 gibi bir bulaşma riski toleransı gözönünde bulundurulup bu oranı aşan firmalara caydırıcı cezalar uygulanmalı. 5, 10 ve 18 litrel ambalajlı yağların yağ asitleri kompozisyonu kontrollerinde yüzde 100’e varan oranda farklı yağlar çıkıyor. Bu durumda cezai şartlar mevcut yasalar çerçevesinde parasal anlamda bunu yapan üretici firmaya birincide 10, ikincide 20, üçüncüde 30 misli para ve meslekten men edilme gibi cezalar, yasal yaptırımlar uygulanmalıdır ki caydırıcı hale gelsin. Aksi halde bu işlere tevessül eden hilebazlar bu haksız kazançtan ve halkımızı aldatmaktan asla vazgeçmezler."