Abi muhabbetiyle kent yönetiliyordu

Güncelleme Tarihi:

Abi muhabbetiyle kent yönetiliyordu
Oluşturulma Tarihi: Ocak 30, 2007 04:02

İzmir’de geçen yıllarıyla ilgili ilk kez konuşan Hasan Fehmi Mani, İzmirlilerin bir kısmını kızdıracak, bir kısmının ise, hak vereceği çarpıcı açıklamalar yaptı.

Abi muhabbetiyle kent yönetiliyordu
1999 yılında İzmir’in hak etmediği bir derbederlik içinde olduğunu gözlemlediğini belirten Mani, kentte birçok İzmirli’nin de şikayetçi olduğu taşra kültürü anlayışını gördüğünü söyledi. Hasan Fehmi Mani, "Taşra kültürünün önemli göstergelerinden biri olan "Abi", "Kardeş", "Eş-dost" muhabbetinin, eskiden kalan dar çevre ve yerel ilişkilerin şehrin genel yönetimini etkileyecek şekilde sürdüğünü anladım" diye konuştu.MAKSİM YIKIMIMani, "Abi" muhabetine ilk örneğin Maksim Gazinosu’nun yıkımında yaşadığını söyledi. 1999’da Konak Meydanı’nda, Kemeraltı Çarşısı ile İskele arasının tam bir derbederlik olduğunu, insanların denize, iskeleye amonyak kokulu bir dehlizden geçerek ulaştığını belirten Mani şöyle konuştu: "Alanın bütünlüğü yok. Bir yanında yıllardır yıkım kararı verildiği halde duran salaş bir kaçak gazino olan Maksim var. Şehrin vesikalık fotoğrafına çeki düzen verme kararındayız. Maksim’i yıkarak, yargı kararını uygulayarak işe başlayalım dedik. Araya girmeyen kalmadı. Kimler diye sormayın. Savunulan şey de bir değer olsa! Bence dramatik bir durumdu. Maksim’i yıktık. Eğer iş o gün sürüncemede kalsaydı, ben İzmir’de kalmazdım. Bana göre bu 2003’te olsaydı, muhtemelen yıkamazdık."İZMİRLİ HAKLARI8 yıl boyunca İzmirliler’den "İzmir köylülükten kurtulmalı" şikayeti işittiğini anlatan Mani, yerellik ve anlamsız bir hemşerilik iddiasının İzmir gibi tarihsel ve çağdaş bir kente yakışmadığını savundu. Mani, "İzmirli" işadamlarının, müteahhitlerin, meslek sahiplerinin "İzmirli" gerekçesiyle bazı şeyleri "hak" olarak gördüklerini, bu duruma hayret ettiğini belirtti. Mani, "İzmirli müteahhitlerin iş alamaması", "İzmirli mimarlara iş verilmemesi" gibi şikayetlerin sözlü ve yazılı olarak eleştiri konusu olduğuna dikkat çekerek bu konuda şunları söyledi:HEMŞERİ İSTEKLERİ"Bana gelen ithamların büyük kısmını bu konu oluşturmuştur. Ne gariptir ki, bu insanlar, ’Ayrımcılık’ yaptıklarının idraki içinde değillerdir. Kamu yönetiminin birinci şartı, mevzuat çerçevesinde genel kamu yararına uygun, objektif ve asla ayrımcılık gözetmeyen uygulamalar yapmaktır. Ben, İstanbul’da, Ankara’da, Gaziantep’te bu tür bir kültürle hiç karşılaşmadığımı söylemeliyim. İşleri yapan firma ya da şahısların hangi şehrin ’Hemşerisi" oldukları aklıma hiç gelmedi. Bunun İzmir için halen çok önemli bir handikap olduğunu düşünüyorum."Yolsuzluk ve şaibe belediyeye girmediHasan Mani, belediye yönetimini, iş ve hizmetleri baştan koydukları ilke ve esaslara göre yürütmeye çalıştığını açıkladı. En başta "yerindelik" ilkesinin geldiğini belirten Mani, bunun en basit anlatımla keyfilik ve israfın karşıtı olan bir hizmet ve yönetim anlayışı olduğunu söyledi. Mani, işlerin yürütülmesinde gösterişe, gayretkeşliğe, işgüzarlığa, abartmaya, israfa, keyfiliğe ve propagandaya yer verilmeden, gerçekçi şekilde hareket edilmesi ilkelerinden hiç vazgeçmediğini vurguladı. Tüm yatırımların 2000 kasım ve 2001 şubat mali krizlerine rağmen, İZSU ve belediyenin kendi öz kaynaklarıyla karşılandığına dikkat çeken Mani, sabırla, iğne ile kuyu kazar gibi bu 360 milyon YTL biriktirildiğini söyledi. "Yolsuzluk ve şaibe Belediyenin de, İZSU’nun da kapısından-penceresinden girememiştir" diyen Mani, eskiden halk arasında "Çalıyor, yiyor ama iş yapıyor" kuralının geçerli olduğu, ancak 1999 yılından sonra bu anlayışı değiştirdiklerini, yemeyip, içmeyip hızlı iş yapmayı becerdiklerini söyledi.BAYKAL’IN SÖZLERİHasan Mani daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü:"Rahmetli Ahmet Piriştina’nın Konak Meydanı’ndaki cenaze töreninde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın ’Elbette burada büyük işler yapılmıştır. Her yerde büyük işler yapılabilir. Ama İzmir’de bütün bu büyük işler herhangi bir şaibeye, yolsuzluğa bulaşılmadan yapılmıştır. Türk belediyeciliğine ahlaki bir boyut kazandırılmıştır. Önemli olan da budur’ sözleri tüm konuşmalardan, çok çok daha şiddetli ve çok daha uzun süre alkışlandı. İzmirliler ’Bu adamlar sadece işlerine baktılar. Yemediler, içmediler, kimseye de yedirmeyip içirmediler’ diye düşündü. Zaten seçim sonucu da bunun açık göstergesi oldu." YERELLİK VARHasan Fehmi Mani, yerelliğin ve anlamsız bir hemşericiliğin İzmir gibi büyük bir kente hiç yakışmadığını söyledi.Tayyip Erdoğan, İSKİ kapısından uğurladıÇaLIŞTIĞI belediyelerden sorunlu ayrıldığı iddialarını kabul etmeyen Mani, iki bakanlıkta çalıştıktan sonra Ankara Belediyesi’nde önce Vedat Dalokay, sonra Ali Dinçer’le birlikte 12 Eylül 1980’e kadar görev yaptığını söyledi. Mani, bulunduğu görevler ve atanma sürecini şöyle anlattı: "1989’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Belediye Başkanı Nurettin Sözen döneminde ’Yatırımlardan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı’ olarak göreve başladım. 1989 seçimlerinde Gaziantep’te Celal Doğan’ın seçim kampanyasında bulunmuştum. 1991’de, Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan’ın isteği ve Nurettin Bey’in anlayış göstermesiyle Gaziantep’e Genel Sekreter olarak gittim. 1993’te İstanbul’da ünlü İSKİ skandalı patlak verdi. Bu defa da Başkan Nurettin Sözen’in isteği ve Celal Doğan’ın oluruyla İstanbul İSKİ Genel Müdürlüğü görevine başladım. AİLECE GÖRÜŞÜRÜMErdoğan’la seçimden 40 gün sonra, çok nazik bir görüşmeyle görevden ayrıldım. Aksaray’daki İSKİ Genel Müdürlüğü kapısı önünde vedalaştık. 1994’ten sonra Beşiktaş Belediyesi Beltaş Genel Müdürlüğünü 1999’a kadar sürdürdüm İzmir’e oradan geldim. Hiçbir görevimden sorunlu olarak ayrılmadım." Altgeçit sorunsuzHasan Mani, kendisini en çok eleştiri aldığı altgeçitle ilgili olarakherhangi bir teknik sorun olmadığını, burasının Karayolu altgeçiti değil şehir içi geçiş olduğunu söyledi. Hasan Fehmi Mani, "1999 yılında sidik kokan amonyak kokan bir altgeçitten iskeleye geçiliyordu. Tüm Kemeraltı, buradan boşalıyordu. Meydan tarlaydı. Şimdi ödüllü Konak Meydanı var. İnsanlar çok rahatlıkla denize ulaşabiliyor. Altgeçitin daha yerin altından yapılabilmesinin önünde teknik sorunlar vardı. Bugün yapılanlar ise gereksiz bir tartışmadır. Çünkü, kentin ihtiyacını görmektedir. "En iyi ve tek çözümHasan Mani, en çok tartışılan konulardan biri olan kanaletler ve ızgaralı kanalların, yağmur suyunu denize taşımak için tek çözüm yolu olduğunu söyledi. Mani, "İzmir gibi yapılaşması tamamlanmış, dereyatakları kapatılmış bir şehirde başka çözüm yok. Üçkuyular’dan Konak’a Mithatpaşa Caddesi üzerindeki apartmanların çatısına kedi atılsa, bir uçtan öbür uca gelir. Yani, hiç boşluk kalmamış. Biz ızgara koyduk ki, su geçsin. Dere yataklarının önü kapatıp, park, yol, benzin istasyonu yaparsınız şehri su basar" dedi.Boru çapı hesap işiBüyük Kanal Projesi kapsamında kente döşenen boruların çaplarının küçültmesi nedeniyle eleştirilmesine de yanıt veren Mani, teknik hesapları göre boru çaplarının tercih edildiğini söyledi. Herhangi bir sorun olmadığını, imar planlarının dikkate alındığını beliten Mani, "Ancak, 9 kat imarlı bir yerin imarı 20 kata yükseltilirse o zaman bunu yapan yeni boru çaplarını düşünür. Yeni kanal yapar" diye konuştu.
Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!