Veli ŞAKIR
Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 2008 23:34
TARLADA çalışmayı reddetti. 1967 yılında 200 metrekarelik bir dükkanda sevdiği işe başladı, ilginç isim öyküsüyle LÖHER’i kurdu. Bugün 12 milyon YTL ciro, 2 milyon dolar ihracat hedefleyen dev bir marka. "Bankalarda tek kuruşum yok. Ayakta kalmanın tek yolu yatırım" diyen Ali Aktaş ile söyleştik.
LÖHER nasıl doğdu? Bu günlere nasıl geldi?Gaziemirli tütüncü bir ailenin sekiz çocuğundan biriyim. Mithatpaşa Sanat Enstitüsü Metal Bölümü’nde okurken, babam, ’Bu kadar eğitim yeter, haydi tarlaya’ dedi. Ancak tütüncülük zor iş. Kurtulmak için babamı ikna edip liseye kaydoldum. Kışın gündüzleri okulda, geceleri Kemeraltı’ndaki bir sobacıda, yazın Kahramanlar’daki bir kaynak atölyesinde çalıştım. Bu dükkánın yanındaki İzgi Asansörleri dikkatimi çekti. O zamanlar yerli üretim yok, sadece montaj yapılıyor. Bu firma bir otelle 14 kapılık anlaşma imzalamış. Yedi kapı İtalya’dan getirilmiş yedisi Elter isimli firmaya yaptırılıyor. Ancak ince sac, menteşe kaynağı tutmamış. Elter’in sahibi olan hocama ’Ben denemek istiyorum’ dedim. Sonuçta başardım. Yarım günlük çalışma karşılığında 35 lira aldım. Yıl, 1962. Çok iyi para. Bir süre sonra, Alsancak’ta bir çekiç ve penseyle ilk işyerimi açtım. Bir gün müteahhit Bülent Doruk geldi. Karşıyaka Yalı Caddesi’ndeki Büke Apartmanı’nın asansör işini aldım. Bir süre sonra yine geldi, yeni bir iş için. Ancak, şart düştü: ’Firmanın, markanın adını değiştireceksin. Yoksa, çalışmam.’ Gerekçesi ilginçti: "Piyasa yabancı ürünlere alışık. İsmini onlara benzetmezsen kepenk kapatırsın." Uzun uzun düşündüm. Soyadımı taşıyan firmamın adını değiştirmek içime sinmedi. Ama işi kaçırmamak için değiştirmeye karar verdim. LÖHER yaptım. 1967’de, 200 metrekare dükkanda temelini attığım LÖHER bugün
Atatürk OSB’de 5 bin metrekare alana kurulu, yılda 250-300 asansör üreten büyük bir tesise dönüştü. Mithatpaşalı ve Çınarlılı
1940’ta izmir Seydiköy’de doğdu. Mithatpaşa Endüstri Meslek Lisesi Metal Bölümü’nü bitirdi. Çınarlı Meslek Lisesi’ni Elektrik Bölümü’nde gece eğitimi aldı. LÖHER Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayi şirketini kurdu. 1982 ve 1996 arasında Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclisi ve Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. 2005’te yine EBSO Meclisi’ne seçildi. Emine Hanım’la evli olan Aktaş, dört çocuk ve yedi torun sahibi.İlk yürüyen merdiven üretimi
Türkiye’de ilk yürüyen merdiveni T.R.U.S.T markasıyla ürettiniz. Bu markanın öyküsü?Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ve TÜBİTAK’ın desteğiyle 5 milyon dolar yatırımla 2000’de ilk yerli yürüyen merdiveni ürettim. Fiyatlar yüzde 40 ucuzladı. Türkiye’nin ilk yürüyen merdivenine de ’T.R.U.S.T.’ adını verdik. Türkiye Raylı Ulaşım Sistemleri Teknolojisi’nin baş harfleri. Sonra öğrendik ki, ’TRUST’ İngilizce, ’güven’ anlamına geliyormuş. Dolarların üzerinde yazıyormuş. Tek fark ise aradaki noktalar. T.R.U.S.T’un doğuşu da çok kolay olmadı. Yan parçalar Türkiye’de olmadığı için abd ve Avrupa’yı dolaştık. Dünyanın en ünlü firmalarıyla ön anlaşmalar yaptım. Kesin bağlantı yapacakken mal satmaktan vazgeçtiler. Türkiye onlar için bakir bir pazardı. Yürüyen merdivende yerli üretime geçilirse vazgeçmek zorunda kalacaklardı. Şansımı çin’de denemeye karar verdim. Gördüm ki, Avrupa ve abd’nin devleri de malzemeyi çin’den alırmış. Malzeme sorununu aştıktan sonra üretime geçtik. Tüm sektörler ucuz ve kalitesiz çin mallarından kan ağlarken, biz güldük.Hep yatırım yapmayı düşündüm
Peki yeni hedefler yeni yatırımlar?2007’yi 9 milyon YTL ciroyla kapattık. Bu yılki hedefimiz 12 milyon YTL. İhracat hedefimiz 2 milyon dolar. Bugüne kadar yaklaşık 5 bin ev ve işyerine asansör sattık. Bankalarda tek kuruşum yok. Kefen parası dahi ayırmadım. Ayakta kalabilmenin tek yolu yatırım. 1972’de Halkbank’tan 10 yıl vadeli 350 bin lira kredi aldığımda, ’Bu adam batıyor, yakında borç istemeye gelir’ diye iş yaptıklarım benden kaçmıştı. O gün 85 bin liraya aldığım giyotin makası hala kazandırıyor. Atatürk OSB’deki fabrikayı 1990’da, 3 milyara kurdum. Şu anki değeri 3 milyon dolar. Şimdi ikinci fabrika için 10 milyon dolarlık yeni yatırım peşinde koşuyorum. Kemalpaşa’da sadece yürüyen merdiven üretecek tesis kuracağız, 150 kişiye istihdam sağlayacağız.Marka tescilini almak zor oldu
Peki LÖHER’in ilginç bir marka tescil öyküsü var. Bizimle paylaşır mısınız?LÖHER adını ürettik, ama marka tescili gerekiyor. ankara’dan cevap hep aynı: "Böyle marka ismi olmaz, Türkçe değil." Sonunda ankara’ya gittim. Bakanlıkta bu işle ilgilenen kişiye sordum: "Markamı niye tescil etmiyorsunuz?" Cevap aynı: ’Türkçe değil.’ LÖHER’in Türkçe olduğunu kanıtlamak zorunda olduğumu anladım. Tamamen doğaçlama olarak anlatmaya başladım. Lale, en sevdiğim çiçek. Öğretmen, en saygı duyduğum meslek. Hatay, Türkiye’ye katılan en son il. Edirne, Bulgar göçmeni ailemin ayak bastığı ilk Türk toprağı. Rize, tiryakisi olduğum çayın üretildiği yer. Baş harflerini yan yana getirin, LÖHER!" Memur tam ikna olmadı ama, istemeye istemeye de olsa markanın tescilini onayladı.