Güncelleme Tarihi:
SELÇUK Yaşar, 25. Mesaj'ın bir yerinde tam bana göre bir lâf ediyor: ‘‘Yapılanı değil, yapılmayanı görmek ve hep israrla istemek, proje üretmek...’’
BU sözü, görevlerini tam olarak yerine getirmeyenlerin, başarısız duruma düşenlerin, kendilerini eleştirenlere ‘‘Niçin hep bardağın yarısının boş olduğunu görüyorsunuz?’’ diye çıkışanlara ithaf ediyorum.
*
YAŞAR Holding şirketlerinden Otak, 1991 yılında ABD'nin otoyol yapımında dünyaca ünlü firması Brown-Root ile ortak bir girişim başlatıyor ve İzmir-Gebze-İstanbul otoyolunun yap-işlet-devret yöntemiyle yapımına talip oluyor. Firmalar, devletin kesesinden bir kuruş çıkmayacak proje için 750 milyon dolarlık finasman da sağlıyor. 428 kilometrelik otoyolun 1 Mayıs 1993'te inşaatının başlaması, 5 yıl içinde de tamamlanması taahhüt ediliyor. Zamanın başbakanı Süleyman Demirel, projeyi destekliyor ancak 1993'te cumhurbaşkanı oluyor, yerine başbakan olan Tansu Çiller de uygun buluyor, ancak Karayolları ve Bayındırlık Bakanlığı'nda takılıp kalıyor.
SONRASINDA öğreniliyor ki; zamanın Bayındırlık ve İskan Bakanı Onur Kumbaracıbaşı, yaklaşık 4.2 milyar dolarlık bu projeyi Karayolları olanaklarıyla gerçekleştirme taraftarıymış.
VE Selçuk Yaşar diyor ki: ‘‘Devletin projeye tek kuruş katkısı bulunmayacaktı. Şimdi sormak isterim, bu otoyolun inşaasına 1993 yılında başlamış olsak fena mı olurdu? Otoyol iki yıl önce bitmiş, İstanbul ile İzmir birbirine bağlanmış olacaktı. ...Bütün otoyollar doğuda, güneyde, Karadeniz'de İstanbul ile Ankara arasında yapılıyor. Bizim Egeliler'in günahı ne?...’’
*
ELBET de Egeliler'in Ankara'dakilere göre Ankara'dakilerin bildiği ve değerlendirmeye aldığı bir günahı vardır. Devletin ‘‘resmi müteahhitleri, has evlatları’’ dururken, Ege'den, hele hele İzmir'den bir firmanın kalkıp da otoyol müteahhitliğine soyunması olacak iş mi? Hem yap-işlet-devret de ne demek oluyor ki! Devletin trilyonları, katrilyonları el değiştirirken nemalanan bunca aracıya, takipçiye, komisyoncuya, ‘‘işini bilen’’ bürokrata ne deriz ki!
DEMİŞLER ve bana göre engellenmesi, en hafifinden ‘‘ihanet‘‘ olan bu projeyi uzun yıllar ötesine atmışlardır.
*
YAŞAR Holding'in yarını görenleri yılmıyor, bugün sıkıntısını yaşadığımız elektrik sorununa da, vaktiyle el atmak için harekete geçiyorlar. 1995 yılında dünyanın önde gelen ABD kökenli Amoco ile doğalgaz çevrim santralı konusunda işbirliği anlaşması yapıyorlar.
GEREKLİ tüm ön hazırlıklardan sonra 11 Ekim 1995 tarihinde Aliağa Nemrut'ta, yap-işlet-devret modeliyle doğal gaza dayalı kombine çevirimli entegre elektrik santralı, LNG sevk, depolama ve gazlaştırma için Enerji ve Tabibi Kaynaklar Bakanlığı'na başvuruyorlar. Konu ile ilgilenen bakanlık fizibilite raporu istiyor. Konusunda dünyanın önde gelen ekipleri harekete geçiriliyor ve çalışma sonuçlarını 600 sayfalık raporla 19 Haziran 1996'da bakanlığa sunuyor. 618 milyon dolara çıkacak tesiste üretilecek elektiğin kw/saati 4 centten sisteme verilebileceği bildiriliyor.
ANCAK bakanlıktan, o günden bu yana ses seda çıkmıyor.
VE Selçuk Yaşar yine diyor ki: ‘‘Ne acıdır ki, bizimle aynı zamanda müracaat eden bir çok proje, enerji üretim fiyatları bzimkinden daha yüksek olmasına ve doğalgaz temini bulunmamasına rağmen yürürlüğe konulmuştur.’’
*
YAŞAR Topluluğu'nun, yine dünya devleriyle birlikte sunduğu doğal gaz temin projesi de, öncekilere benzer sonla karşılaşmış. Milyar dolarlık projeler, ne yazık ki, bir önceki seçimin nasıl kazanılacağından başka bir şey düşünmeyen siyasiler, onların ağzının içine bakar duruma getirilen, kişilikleri siyasileştirilen bürokratların sümen altlarında çar-çur edilmiştir.
SONRA bir de Selçuk Bey'in içine oturan Metaş olayı var.
ÇALIŞANLARINI refaha kavuşturan, dışarıdan bakanların çalışabilmek, Metaş mensubu olabilmek için can attığı ‘‘Küçük Almanya’’ dedikleri Metaş.
BİR zamanlar Türkiye'nin ilk 10 sanayi kuruluşu arasına giren, ancak kapısı kilitli olan Metaş...
*
VE Selçuk Yaşar, 25. Mesaj'ın son bölümünde yaşananlardan dolayı yılgınlığa kapılmamasını öğütledikten sonra ‘‘Bu projelerle 4 yıllık çabalarımız heba oldu gitti. Dolayısıyla zararımız 100 milyon dolar. Başarısız sonuçlanan bu projelerden dolayı, Ege'nin ve Ege halkının zararı çok daha büyük...’’
LAF ebeliğimden olsa gerek, konuyu yine bitiremedim. Hoşgörünüze sığınarak yarın da devam edeceğim.