AKHİSAR Belediye Başkanı Salih Hızlı, göreve geldikleri ilk iki yıl değişik semtlerde, sivil toplum örgütlerinin de katkılarıyla iftar çadırları kurduklarını, bu uygulamanın bazı sakıncalarını gördüklerini belirtti. Bunun yerine yardım kuponu verilmesini gündeme getirdiklerini kaydeden Hızlı, şöyle konuştu: "Belediye olarak, titiz bir çalışmayla, Sosyal Yardımlaşma Kurumu’nun ulaşamadığı kişileri zabıta ekiplerimizle tespit ettik. 2 bin 500 aileye 25 YTL’lik yardım kuponları vereceğiz. Geçen yıl yaptığımız bu uygulama olumlu tepkiler aldı. Yardım kuponu verdiğimiz kişilerin de kimlikleri bizlerde saklı olduğu için ’Veren el, alan elden habersiz olmalı’ sözüne de sadık kalmış oluyoruz. Sosyal Yardımlaşma Kurumu’nun gıda torbalarının yanında, Sarı Ahmet Paşa Aşevi’nden her gün sıcak
yemek dağıtılıyor. Akhisar’da doğup büyümüş olan Pehlivanoğlu Kardeşler’in de baba evlerinde hazırlanan mutfaktan ramazan ayı boyunca yemek dağıtımı yapılıyor. Ramazan, bereket ayı olduğu için sofraların boş kalmaması için hepimiz üzerimize düşen görevleri yapmaya çalışıyoruz."
2 bin aileye destek paketi
Ramazan ÇETİN, (DHA)
DENİZLİ Belediyesi, Ramazan ayında maddi durumu iyi olmayan, kimsesiz, yardıma muhtaç ve ihtiyaç sahibi 2 bin aileye gıda paketi dağıtıyor. Denizli Belediyesi Soysal Yardım İşleri Müdürlüğü, belediyede kaydı olan, düzenli olarak ziyaret edilerek çeşitli yardımlarda bulunulan ve muhtarlıklarla valilik aracılığıyla bildirilen dar gelirli, yoksul, engelli ve yardıma muhtaç ailelere gıda paketi dağıtımını sürdürüyor. Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Gökoğlan, gıda paketleri dağıtımının Ramazan boyunca süreceğini söyleyerek, "Belediyemizin ihtiyaç sahiplerine çeşitli yardımları sürüyor. Amacımız, belediyeciliğin sosyal yönünü en iyi şekilde yerine getirmektir" dedi.
Balçova’da renkli geceler
İZMİR, (DHA)
BALÇOVA Gençlik Tiyatrosu, Ramazan gecelerinde Balçovalıların eğlence ve neşe kaynağı oluyor. Geleneksel şenliklerde Karagöz-Hacivat gösterisi sunulurken, Türk Sanat Müziği Korosu’nun şarkıları keyifli dakikalar yaşatıyor. Etkinlikler Ramazan boyunca ilçenin 7 ayrı parkında gerçekleştirilecek. Taşpark’taki etkinliğe Balçovalıların ilgisi yoğundu. Ortaoyunu ile izleyicilerin karşısına çıkan Balçova Belediye Tiyatrosu ise büyük alkış aldı. Ardından sahne alan Balçova Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu ise büyüklerin kulaklarının pasını sildi. Geceye Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya da katıldı. İlçede Ramazan kültürünü yaşatmaya çalıştıklarını belirten Başkan Çalkaya "Geleneklerimize sahip çıkmalıyız" mesajı verdi.
Sema gösterisi ilgiyle izlendi
Hilmi DUYAR / BALIKESİR, (DHA)
BALIKESİR Ticaret Odası, Ramazan ayı etkinlikleri çerçevesinde, sema ve tasavvuf müziği konseri düzenledi. Kurtdereli Spor Salonu’ndaki Galata Mevlevileri’nin sema gösterisini kalabalık bir topluluk izledi. Gösterinin ilk bölümünde ilahiler söylendi. İkinci bölümde, semazenler Hz. Muhammed’i naat ile ayine başladı. Üç kez peşrevle daire şeklinde dönüp hırkalarını çıkararak kollarını bağlayan semazenler, Sema’ya girme izni aldı. BTO Başkanı Mahmut Yavuz, her yıl Ramazan ayında değişik bir etkinlikle Balıkesirliler’e hoş vakit geçirtmeye devam edeceklerini söyledi.
Oruç tutayım diye bozdum
Aylardan Temmuz. Günler oldukça sıcak ve uzun. Aylardan Ramazan. Sabah erkenden başlayıp, gün boyu tırpanla ot biçmiş Tonyalı. Hararetten, dili bir karış dışarıda varmış evine. Kafaya takmış, orucu bozacak ama, arkadaşı bırakmıyor:
Orucunu bozma, aha şunun şurasında akşama ne kaldı ki? Bir punduna getirip bozmuş orucunu Tonyalı.
Arkadaşı:
Ne yaptın? Nasıl bozdun orucu? Deyince cevap vermiş Tonyalı:
Baktum ki, orucu bozmazsam susuzluktan öleceğum. Ölürsem bir daha Allah için oruç tutamayacağum. Dedum, ey Rabbum, yaşayup senin için oruç tutayım diye orucumu kestum.
Dövme yaptıran adam
BİR Mesnevi hikayesi:
Kazvinli’nin biri bir gün vücuduna bir
aslan dövmesi yaptırmak ister ve dövmeciye gider
-"Usta, bana bir dövme yap, fakat canımı acıtma".
Dövme ustası sorar:
- "Ne resmi istersin vücuduna ne işleyeyim?"
- "Burcum aslandır onun için bana bir aslan resmi çiz, fakat dikkat et bu işi adamakıllı yap."
- "Vücudunun neresine yapayım aslan resmini?"
- "İki omuzumun arasına."
Dövmeci işe koyulur. Adam acıyla feryad eder:
-"Aman usta beni öldürdün, ne yapıyorsun."
-"Aslan resmi istedin ya."
Kazvinli sorar:
- "Neresinden başladın?"
Usta:
- "Kuyruğundan" diye cevap verince:
Kazvinli:
- "Aman iki gözüm, canım ustacığım, bırak kuyruğu. Aslanın kuyruğunu yapacaksın diye benim ta kuyruk sokumum sızladı. Canım burnuma geldi. Aslan varsın kuyruksuz olsun. İçime fenalık geldi acıdan, nerdeyse bayılacağım" der.
Usta bunun üzerine aslanın başka bir tarafını yapmak üzere iğneleri batırmaya başlar.
Kazvinli feryada başlar.
- "Şimdi aslanın neresini çiziyorsun?"
Usta:
- "Kulağını çiziyorum" der.
Kazvinli can acısıyle bağırır:
-"Bırak ustacığım Allah aşkına varsın aslan kulaksız olsun, canım çok acıdı!"
Usta bu defa aslanın başka bir yerini çizmeye başlar.
Kazvinli yine feryad eder:
- "Bu defa aslanın neresini dövüyorsun"
- "Azizim şimdi aslanın karnını yapmaya çalışıyorum" der.
Bunun üzerine Kazvinli:
- "Aman çok fena acıdı canım, bırak iğneleri batırma, varsın karnı eksik olsun aslanın" deyince:
Usta sinirlenerek elindeki iğneleri yere atar.
- "Allah Allah. Hiç kuyruksuz, başsız, kulaksız ve gövdesiz aslan olur mu? Böyle bir aslanı kim görmüş" diye işi bırakır.
(Mesnevi, C.I)
AÇIKLAMA
DÖVME yaptırmak, milat öncesi ilkel toplumlardan kalma bir adettir. Eski toplumlarda, süslenme tutkusu yanında kötü ruhlara karşı korunma amacıyla daha çok yüze dövme yapılırdı. 18 - 19. asırlarda Batı’da yaygınlaştı. Bir ara İngiliz soyluları arasında moda oldu. İlkel dövme, deriye yan yana küçük delikler açmak ve bu deliklere is, sürme, mürekkep, kına, çivit gibi boyalı maddeler doldurmak suretiyle yapılırdı. Hikayemizdeki dövmecinin bu şekilde çalıştığı anlaşılıyor. Günümüzde ise özel elektrikli dövme kalemleri kullanılmaktadır. Acı duymamak için de lokal anestezi yapılır.
İlahi dinler dövme yaptırmayı doğru bulmaz. Tevrat’ta kesin bir dille yasaklanır. Peygamber Efendimizin hadislerinde dövme adeti yasaklanmıştır. Bunun eski tarz dövme olduğu muhakkaktır. Yasağın esprisi şudur;
İnsanın doğal görünüşünde zorunlu bir sebep yoksa, değişiklik yapılması doğru bulunmaz. İnsan en güzel biçimde yaratılmıştır, ona dışarıdan bir müdahale iyi olmaz. Ayrıca eski usul dövmenin sağlığa zararı açıktır. Günümüzde bir kısım gençlerimizin dövmeye özendiği görülüyor. Şunu söylemek mümkün; Kolayca silinen boyalarla yapılıyorsa, dövmelere cevaz verilebilir.
Hikayenin sonunda Hz. Mevlana şu öğüdü verir; "Kardeş, iğne yarasına sabret ki kafir nefsin iğnesinden kurtulasın", "Vücudunda nefsi ölen kişinin fermanına güneş de tabidir, bulut da.."
Mevlana’nın bu hikaye vesilesiyle yaptığı hatırlatma üst seviyeden ve Mevlanaca diyebileceğimiz bir bakışın ifadesidir. İğne yarasına sabret ki, kötü nefsinin zararlarından korunasın, diyor.
Konuyu biraz daha basite indirgeyerek şunları söyleyebiliriz; Hiçbir başarı, hiçbir güzel netice kolayca ve zahmetsiz biçimde elde edilmez. Her şeyin bir bedeli vardır. Arzu edilen sonucun elde edilmesi için bir takım zahmet ve külfetlere katlanmak gerekir.
Mesela ibadetlerimiz bir takım fedakarlıkları gerektirir. Abdestin, namazın, orucun sağlayacağı manevi güzelliklere kavuşmak için, sırasında onların vereceği zahmete katlanmak icap eder. Hac ibadeti, masraflı, yorucu, maddi ve manevi bakımdan dayanıklı olmayı gerektiren bir ibadettir.
Aynı şekilde nefsini yenip manevi olgunluğa ulaşmak için, bu konudaki rehber kişinin tavsiyelerine uymak gerekir. Bu tavsiyeler başlangıçta insana ağır ve zor gelebilir. Ama bunlar katlanılmaya değer. Çünkü elde edilecek sonuç gerçekten değerlidir.
Bedeni hasta olan kimse hekimlerin verdiği ilaçları acı da olsa kullanır, aksi takdirde iyileşemez. Sırasında ameliyata, bıçağa, neştere başvurmak gerekebilir. Bu tür operasyonlara ve tedavi sürecinin sıkıntılarına katlanamayan iyileşemez.
Eğitim sürecinin zahmetini göze alamayan tahsil yapamaz. Yorucu ve zor antrenmanlara dayanamayan sporcu, alanında ilerleyemez. Aynı şekilde, manevi olgunluğa, yüksek ahlak seviyesine erebilmek için de, nefsimizin isteklerine, hırslarımıza, kibir ve gururumuza karşı koymasını bilmek gerekir. Bütün bu zahmetleri göze alamazsak başarıya ulaşamayız.
(Yazarın "Mesnevi Hikayelerinden Dersler" kitabından)