Güncelleme Tarihi:
İNGİLTERE’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma süreci (Brexit), üç yılda ikinci başbakanı koltuğundan etti. 2016’daki Brexit referandumunda AB’de kalınmasını savunup kaybedince istifa eden David Cameron’ın ardından göreve gelen Theresa May de manevra alanı kalmayınca 7 Haziran’da parti liderliğini bırakacağını açıkladı. Genelde duygularını gizlemeyi başaran bir profile sahip olan May, elinden gelenin en iyisini yaptığını belirterek, “Brexit’in gerçekleşmesini sağlayamamak benim için derin bir üzüntü kaynağı ve her zaman öyle kalacak” dediği istifa açıklamasının sonunda gözyaşlarını tutamadı.
PARTİSİ İSYAN ETTİ
AB ile aylarca müzakere ettiği Brexit’e ilişkin Çekilme Anlaşması’nı üç denemeye karşın Avam Kamarası’ndan bir türlü geçirmeyi başaramayan ve dördüncü denemeye hazırlanırken havlu atmak zorunda kalan May’i bu karara özellikle lideri olduğu Muhafazakâr Parti’de kontrol edilemez bir hal alan muhalefet itti. May’in son olarak muhalefetteki İşçi Partisi’nin desteğini alabilmek için ikinci referanduma yeşil ışık yakan bir yaklaşım içine girmesi, kabine üyeleri de dahil olmak üzere, parti içinde bardağı taşıran son damla oldu. May’in ayrılma kararı üzerine parti liderliğine yönelik süreç başlatılacak. Yeni isim belirlenene kadar May başbakanlık görevini sürdürecek.
ERKEN SEÇİM TALEBİ
Muhafazakâr partililer, temmuz sonuna kadar yeni liderlerini belirlemeyi hedefliyor. Rakip İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn, “Başbakan May istifa etmekte haklı. Şimdi ülkenin aylardır bildiği, ne kendisinin ne bölünmüş, parçalara ayrılmakta olan partisinin yönetebildiğini kendisi de kabul etmiş oldu” diyerek derhal genel seçim çağrısı yaptı. Muhafazakâr Parti lider adaylarının çoğunun mevcut Brexit anlaşması ya da ikinci referandum yerine anlaşmasız ayrılıktan yana olması sürecin geleceğine yönelik belirsizliği iyiden iyiye artırdı.
KUZEY İRLANDA KOLTUĞUNDAN ETTİ
Kuzey İrlanda’nın İngiltere ile birlik yanlısı ve katı Brexitçi Demokratik Birlik Partisi’nin (DUP) dışarıdan desteğiyle azınlık hükümeti kurabilen May’in sonunu hazırlayan da Kuzey İrlanda problemi oldu. AB ile 2 yıl boyunca yürüttüğü müzakerelerin sonuna vardığı Brexit anlaşması, Kuzey İrlanda ile ilgili ‘tedbir maddesi’ nedeniyle parlamentonun alt kanadı Avam Kamarası’nda 3 kez reddedildi. Anlaşmada tepki çeken madde, AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti ile İngiltere’ye bağlı Kuzey İrlanda arasına Brexit sonrasında fiziki sınır girmesini önlemeyi amaçlıyordu. Maddeye göre, İngiltere ile AB kapsamlı bir ticaret anlaşması imzalayana kadar ülkenin bütünü Gümrük Birliği içinde kalacak ancak Kuzey İrlanda ilave AB kurallarına da tabi olacaktı. Bu maddenin Kuzey İrlanda’yı zamanla İngiltere’den koparacağını savunan Muhafazakâr Partili katı Brexitçiler ile DUP, May’in anlaşmasının Avam Kamarası onayı almasını önleyen en önemli aktörler oldu.
AB: POZİSYONUMUZ AYNI
AB Komisyonu Sözcüsü Mina Andreeva, AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in İngiltere Başbakanı May ile çalışmaktan çok hoşlandığını ve kendisine büyük saygı duyduğunu söyledi. Andreeva, Brexit konusunda ise AB’nin pozisyonunun aynı olduğunu vurguladı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron adına Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada May cesur çalışması için övülürken Brexit konusunda acil netleştirmeye ihtiyaç olduğu vurgulandı. Hollanda Başbakanı Mark Rutte, May’in bırakma kararına rağmen anlaşmanın masada olduğunun altını çizerken İspanya Hükümet Sözcüsü Isabel Celaa, “Anlaşmasız Brexit kaçınılmaz gözüküyor” dedi.
YERİNE ADAY ÇOK
MUHAFAZAKÂR Parti liderliği için adı geçen adayların sayısı 17’yi buluyor. En fazla şans tanınan isimlerin başını eski Dışişleri Bakanı Boris Johnson çekiyor. Son iki isme kalması halinde favori olarak gösterilen Johnson’ın AB nezdindeki itibarı oldukça düşük. Çevre Bakanı Michael Gove da öne çıkan adaylardan. Brexit konusunda Johnson’a göre daha sert bir çizgiye sahip olan Gove’un Muhafazakâr Parti’yi birleştirme potansiyeli daha yüksek. May’in yerine adı geçen diğer isimler arasında İçişleri Bakanı Sajid Javid, Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt ve eski Brexit Bakanı Dominic Raab da bulunuyor.