Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’nın Köln kentinde Türk sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya gelen YTB Başkanı Kudret Bülbül, toplantı sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Avrupa’da son yıllarda artan yabancı düşmanlığını eleştiren Bülbül, şunları söyledi: “Avrupa’da ciddi bir krizle karşı karşıyayız. Göçmenlere karşı, Türklere karşı, Müslümanlara karşı ciddi anlamda bir tepkisellik gelişiyor. Bunun örneklerini pek çok alanda gözlemleyebilmek mümkün. Türkiye’de bunlardan bir tanesi olmuş olsa herhalde dünya çapında tepki verilir. Türkiye’de Allah korusun bir sinagoga saldırı yapılsa biz de dahil tüm dünya ciddi şekilde tepki gösterir ama Avrupa’da bu tür olaylar adeta sıradanlaştı. Mabedlere, camilere, kutsal mekanlara hemen hemen her gün bir saldırı yapılıyor ve bu olaylar adeta vaka-i adiyeden görülmeye başlandı.”
SORUN ÇOK DAHA DERİN
“Ülkeler de artan ırkçılığa karşı, yükselen göçmen karşıtlığına karşı daha fazla taviz vererek bu sorunları aşabileceklerini düşünüyorlar. Bu hiçbir şekilde doğru bir politika değil. Belki bu noktada önceklikle teslim etmemiz gereken şey, bu krizin Türklerden, göçmenlerden ve İslamdan kaynaklanmadığı, bunun esas itibarıyla Avrupa’nın bir krizi olduğunu teslim etmemiz gerekiyor. Bu, Avrupa’nın kendi krizidir, geleceğe dair bir yön arayışıdır, gittikçe içe kapanan, daralan, korkularına teslim olan bir Avrupa’nın karşı karşıya kaldığı bir sorundur.”
Bu sorunların bugün Türkler, Müslümanlar ve göçmenler üzerinden yansıtıldığını ancak sorunun çok daha derin olduğunu vurgulayan Kudret Bülbül, eğer bu gidişata bir önlem alınmazsa Avrupa’nın geleceği açısından daha karamsar bir tablo ile karşı karşı olunacağı uyarısında bulundu.
AVRUPA’NIN KARNESİ DAHA KARANLIK
Avrupa Parlamentosunun, AB ile Türkiye arasındaki müzakerelerin geçici olarak dondurulmasına yönelik teklifini de eleştiren Bülbül, şöyle devam etti: “İnsan hakları ihlalleri konusunda Avrupa’da son yıllardaki gelişmeleri masaya koysak, Avrupa’nın karnesinin çok daha karanlık olduğunu, çok daha sıkıntılı bir Avrupa ile karşı karşıya olduğumuzu çok rahat söyleyebiliriz. Farklı yaşam biçimlerine karşı gösterilen tepkiler, yaşam biçimlerinin tehdit altında olması, dini inançlara karşı hoşgörüsüzlük, mabedlere karşı yapılan saldırılar Avrupa’daki insan hakları konusunda çok ciddi sıkıntılara işaret ediyor. Bütün bunların yanı sıra Avrupa’nın Suriye karşısında gösterdiği insanlık dışı muamele, Suriyeli göçmenleri insan olarak görmemesi ve onlara karşı bir politika önermemesini AB Parlamentosu gündemine almıyor. Milyonlarca insan orada evsiz barksız, çaresiz, AB’nin tek endişesi acaba bunlar buraya gelirse. Eğer insan hakları diye bir şey varsa, öncelikle AB Parlamentosunun AB’yi Suriyelileri insan olarak görmeye davet etmesini sağlamak, bu bunlara karşı oluşturması gereken politikalar konusunda uyarması beklenir.”
SİNSİ BİR TERÖR ÖRGÜTÜ
“Avrupa, FETÖ konusunda da gerçeği görmemekte ısrarcı davranıyor. Yüzlerce insanımızı şehit verdik, binlerce insanımız yaralı, bütün devleti habis bir ur gibi kuşatmış bir terör örgütüyle karşı karşıyayız. DEAŞ ile kıyaslanırsa evet, DEAŞ da vahşi bir terör örgütü, ne yaptığı ortada ancak kendi saldırılarını sahiplenen bir terör örgütü ama FETÖ’ye bakarsanız şu ana kadar ben FETÖ’yüm diyen bir tek kişi yok. Adeta bütün insanlığın aklıyla alay eden bir mekanizma. Kendisini her şeyiyle gizleyen sinsi bir terör örgütü. Bununla bütün insanlık alemi olarak mücadele etmemiz gerekiyor. Türkiye’de devletimiz, milletimiz inanılmaz bir şahlanışla, destansı bir mücadeleyle FETÖ terör örgütünü bir oranda bertaraf etmiş durumda. Daha büyük tehdit bu örgütün Türkiye dışındaki yapılanmaları. Esas oranda daha büyük tehdit her nerede varlarsa, her nerede bir aktivite içindelerse o ülkeler için geçerli, o ülkeler bu örgütün gerçek yüzünü bilmiyorlar, tıpkı birkaç yıl öncesine kadar bizlerin de yeterince farkında olmaması gibi. Bunca şehit, çile ve gözyaşından sonra bizlere düşen bu ülkeleri uyarmak, bu ülkelerle kendi tecrübelerimizi paylaşmak. Biz büyük bir kahramanlık gösterdik ancak diğer ülkeler bizim kadar şanslı olmayabilirler.”