Güncelleme Tarihi:
NATO üyeliği için Türkiye'nin onayını bekleyen iki İskandinav ülkesinin gözü aylardır Ankara'dan gelecek haberdeydi.
NATO'ya birlikte başvurdukları Finlandiya ittifaka resmen üye olurken İsveç tabiri caizse kapıda kaldı.
İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakmasıyla tepki çeken Danimarkalı aşırı sağcı Sıkı Yön Partisi lideri Rasmus Paludan'ın bu skandal eylemi Stockholm’ün NATO üyeliğine mal oldu.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yakından takip eden İsveç basını sayfasını Türkiye'ye ayırmaya devam ediyor.
Omni Sinan Oğan'ın Erdoğan'a verdiği desteği sayfasına taşıdı ve Oğan'ın desteği için 'Seçimin sonucu için belirleyici olabilir' yorumunda bulundu.
VK 'Erdoğan, Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üçüncü aday tarafından destekleniyor' başlığı ile okurlarının karşısına çıktı.
Dagens Nyheter gazetesi ise skandal bir habere imza attı.
'İşte NATO'yu içeriden tehdit eden çatışmalar' başlıklı haberde şu ifadelere yer verildi;
'İsveç'e NATO'nun açık kapıları olduğu, hatta savunma ittifakına hızlı bir geçiş yaptığı bilgisi verildi. Ama Türkiye üyelik sürecini gasp etti.'
Türkiye ve Macaristan'ın İsveç'in üyeliğine onay vermediğini hatırlatan gazete iki ülkenin ilerleyen dönemde NATO'nun başka adımlarına karşı da durabileceğini iddia etti.
PEŞ PEŞE SKANDAL EYLEMLER TANSİYONU YÜKSELTTİ
İsveç'in başkenti Stockholm'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan çirkin saldırılar ve aşırı sağcı Stram Kurs partisi lideri Rasmus Paludan'ın 21 Ocak'ta Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde kutsal kitabımız Kur'an-Kerim'i yakarak gerçekleştirdiği çirkin eylem sonrası Türkiye-İsveç arasında tansiyon yükseldi.
TÜRKİYE VE MACARİSTAN ONAYLAMADI
Ankara, imzalanan 3'lü mutabakatta yer alan taahhütlerin yerine getirilmemesi ve Türkiye'nin güvenlik endişelerine yönelik gerekli adımların atılmaması nedeni ile İsveç'in NATO üyeliğini onaylamadı.
İsveç'in NATO üyeliğini onaylamayan bir diğer ülke de Macaristan. Budapeşte’de İsveç’in Macaristan’a karşı düşmanca bir tavır içinde olduğu görüşü hâkim. Buna gerekçe olarak ise İsveç’ten yapılan açıklamalarda öne çıkan, Orban hükümeti döneminde hukukun üstünlüğü ilkesinin erozyona uğratıldığı eleştirileri gösteriliyor.