Güncelleme Tarihi:
Ulusal Sağlık Güvenliği Dairesi Başkanı Keita, ocak ayı sonlarında Gine'nin Goueke vilayetinde bir kişinin ebola virüs nedeniyle öldüğünü söyledi. Hayatını kaybeden kişi 1 Şubat'ta toprağa verilmişti ve bu cenazeye katılan bazı kişilerde birkaç gün sonra ishal, kusma, kanama ve ateş belirtileri görülmeye başladı.
Toplam 7 kişi ishal, kusma ve kanama şikayetiyle hastaneye başvurdu. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada 7 kişiden 3’ünün ebola nedeni ile hayatını kaybettiği, 4 kişinin ise karantina altına alındığı bildirildi.
DSÖ temsilcisi Alfred George Ki-Zerbo ise basına yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Halihazırda hastalığı tedavi etme konusunda önemli deneyime sahip olan Gine'ye yardım etmek için verileri hızlı bir şekilde değerlendireceğiz. Bu durumu olabildiğince çabuk kontrol altına almak için eski vaka analizlerinden yararlanacağız.”
Korku yaratan söz konusu virüsle ilgili konusunda uzman bir kişiye, Prof. Dr. Derya Unutmaz'a danıştık. Unutmaz, Batı Afrika’da büyük bir korkuya neden olan ‘Ebola virüs’ salgınını soru ve yanıtlarla değerlendirdi:
Ebola virüsü nedir?
Ebola virüsü, önemli insan hastalıklarına neden olan RNA virüslerinin bir çeşidi. Aslında bu virüsün de 6 alt tipi bulunuyor. Bunlardan 4’ü insanlarda ebola’nın hastalık belirtilerine sebebiyet veriyor.
Virüs nereden bulaşıyor?
Virüs daha çok hayvanlarda rastlanıyor ve oradan insanlara bulaşıyor. Tam olarak başka hangi hayvanlarda olduğu belli olmamakla birlikte yarasa, şempanze ve bazı maymun türlerinde bulunduğu gözlemleniyor.
Hastalığın belirtileri neler?
Hastalık ilk etapta spesifik belirtiler göstermiyor. Hatta ateş, kas ağrısı, halsizlik, baş ağrısı gibi grip veya korona’ya da benzer belirtilerle başlıyor. Daha sonra kusma, mide bulantısı gibi belirtileri ortaya çıkıyor. Aynı zamanda deride kızarıklıklar oluşabiliyor.
Bir süre sonra da iç organlarda kanama başlıyor. Damarların açılması ve kanamayla orantılı olarak deride kızarıklıklar meydana geliyor. Ne yazık ki ebola virüsün %40 ila %90 arasında öldürücü etkisi olabiliyor. Bu bakımdan da tehlike olarak covid-19 ile benzer etkilere sahip diyebiliriz.
‘Ebola’ tanısının konmasında erken teşhisin önemi nedir?
Ebola hastalığında erken teşhisin önemi çok büyük. Çünkü ebola tedavisinde kullanılan ilaçlar ve antikorların erken verilmesi hastalığın tedavisini olumlu yönde etkiliyor. Fakat semptomlar diğer grip türleriyle aynı şekilde seyrettiği için teşhis etmek de bir o kadar zor. Bunun yanında, koronavirüs’teki gibi PSR testi yapılarak teşhis konabilir. Tabii öncelikle ebola virüsünün olduğu şüphesiyle yaklaşabilmek gerekiyor.
COVİD-19 İLE AYNI İLAÇLAR KULLANILIYOR
Ebola hastalığının tedavisi nasıl yapılıyor?
Şu anda covid-19 gibi ebola virüsünün de net bir tedavisi bulunmuyor. Buna karşın ebola’ya karşı geliştirilen ve deneme safhasında olan bazı ilaçlar mevcut. Hatta covid-19 tedavisinde de kullanılan ‘Remdesivir’ adındaki ilaç, ilk başta ebola tedavisi için geliştirilmeye çalışıyordu.
Yine ebola’ya karşı geliştirilmiş tıpkı korona’da olduğu gibi antikor ilaçları var. Ancak tüm bunların çok net bir şekilde klinik çalışmaları henüz yapılamadı. Bunun sebebi olarak da dünyada çok sayıda ebola vakasının bulunmaması diyebiliriz. Bu nedenle, deneysel olarak belirli etkileri olduğu düşünülse de kesin bir tedavisi olan hastalık olduğunu söyleyemeyiz.
Herhangi bir aşısı var mı?
Aşı çalışmaları devam ediyor. Hatta öncesinde oldukça etkili bir aşı geliştirilmişti. Ama tabii ki vaka sayıları az olduğundan, FAZ 3 gibi geniş çaplı bir aşı deneme süresi henüz yapılamadı.
CİNSEL YOLDAN DA BULAŞIYOR
Bulaşıcılık esas alındığında ne gibi önlemler alınabilir?
Ebola vücut sıvıları ve kan yoluyla bulaşıyor. Ayrıca cinsel yoldan da bulaşabiliyor. Ancak virüs eşyaların üzerine yapışarak da bulaşabilir. Örneğin, ebola’dan hayatını kaybeden birinin cenazesinde de benzer bir bulaşa rastlanmıştı. Yani yüzeylerden ve sıvı yoluyla bulaş riski çok yüksek. Bu durumda hijyenimize, el, yüz ve vücut temizliğine bir kez daha önem vermemiz gerekli.
Koronadan farklı olarak ebola virüsü sadece hava yoluyla değil tamamen vücut sıvılarından, dokunduğunuz yüzeylerden de bulaşabiliyor. Yani bir bakıma ebolanın bulaşması için daha yakın temasa ihtiyaç var. Bu nedenle karantinanın çok daha sıkı olması gerekiyor.
Ebolanın koronavirüs ile ortak ve farklı tarafları neler?
İkisi de RNA tipi bir virüs. Ebola genç- yaşlı ayırımı yapmıyor. Koronavirüs daha çok yaşlılarda ve belli bir risk faktörü olanlarda ölümcül etki yaratıyor. Bu bağlamda ebola çok daha riskli görünüyor.
Ancak bulaş hızına baktığımızda ebolanın bulaşıcılık oranı covid-19’a göre çok daha düşük. Çünkü havadan bulaşması çok zor, hastalarla yakın temas gerekli. Yani virüs tespit edilen hastalar veya hastalığın oluştuğu bölgeler hızlı bir şekilde karantina altına alınırsa kontrol edilmesi mümkün.
Özellikle Afrika’nın bazı ülkelerinde görüldü. Dünyaya yayıldığı da oldu ancak kısa sürede kontrol altına alındı diyebiliriz. Bir de çok fazla ölümcül olması da aslında virüsün aleyhine bir durum. Örneğin, genellikle semptom göstermeyen kişilerden bulaştığı için koronavirüs’ün bulaşması çok daha kolay. Bu bakımdan bulaşma hızları birbirinden farklı. Tüm bunları baz aldığımızda, mutasyonlu virüsler dahil olmak üzere covid- 19’la karşılaştırılınca ebola virüsün bulaşıcılık oranı çok düşük ancak ölüm tehlikesi de bir o kadar fazla.
Virüs Gine’de yeni bir felakete yol açar mı?
Birkaç yılda bir belirli yerlerde alevlenebiliyor. Genellikle o bölgedeki hayvanlardan insanlara geçiyor. Şu anda Gine’de olan salgının sınırlı kalacağını düşünüyorum. Ebola’nın küresel bir salgına neden olabileceğini tahmin etmiyorum. Tek tük vakalar olabilir. Ancak özellikle bu süreçte yolculukların da çok sıkı kontrol edilmesi bakımından lokal olarak kalacağını düşünüyorum. Zaten Afrika’da ebola virüs konusunda oldukça deneyimli. Bu nedenle hızlı bir şekilde kontrol edebilirler.
Covid-19 ile herhangi bir etkileşime girer mi?
Herhangi bir etkileşim söz konusu olmasa da semptomları birbirine çok yakın olduğundan birbiriyle karışabilir ve bu durum da teşhisi zorlaştırabilir. Bu nedenle teşhis konusunda dikkatli olunması gerekiyor.
BU, KONGO’DAKİ 11. EBOLA SALGINI
Kongo Cumhuriyeti bilindiği üzere daha önce de birçok salgın hastalıkla karşı karşıya kalmıştı. Yetkililer ülkedeki son salgının sona erdiğini ilan ettikten üç ay sonra salgının geri döndüğü onaylandı. Ülke Kasım ayında altı aylık salgının bittiğini ilan etmişti. Bu, ülkedeki her 130 vakadan 55'inin hayatını kaybettiği on birinci ebola salgını oldu.
40.000'den fazla kişiye uygulanan aşıların yaygın kullanımı, buradaki hastalığı azaltmada etkili olmuştu. Küresel Aşı İttifakı Gavi, ocak ayında yaptığı açıklamada, gelecekteki salgınlara hızlı bir şekilde yanıt vermesi planlanan 500.000 dozluk küresel acil durum stokuyla ebola'ya karşı bir aşının geliştirilmesini hızlandırdığını açıkladı.
1428 KİŞİ HAYATINI KAYBETMİŞTİ
Ebola ilk olarak 1976 yılında Sudan’ın Nzara ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin Yambuku kentlerinde eş zamanlı 2 salgına yol açmıştı. Hastalığa bu ismin verilme nedeni de salgının ilk olarak Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki Ebola Nehri yakınında bir köyde ortaya çıkması. Batı Afrika ülkelerinden başta Gine olmak üzere, Siera Leona, Liberya’yı ve son olarak da Kongo’yu etkisi altına alan bu tehlikeli virüs 2014’ te 2698 vakada görülmüş, bu hastalardan 1428 kişinin ölümüne neden olmuştu.
KOMŞU ÜLKE LİBERYA TEMKİNLİ
Gine'nin komşusu Liberya'da Cumhurbaşkanı George Weah, pazar günü ülkenin sağlık yetkililerini yüksek alarm durumuna geçirdi. Weah, "Liberya, sağlık kuruluşlarına ülkenin gözetim ve önleyici faaliyetlerini artırma yetkisi verdi" dedi.
Şu ana kadar Liberya'da herhangi bir ebola vakası tespit edilmemiş olsa da hükümet, Liberya'nın 2014'te yaşadığı salgına benzer türde yıkıntılar yaşanmaması için her türlü önlemi almayı amaçlıyor.
Weah ayrıca sağlık yetkililerine "Gine sınırındaki kasaba ve köylerdeki toplulukları derhal harekete geçirmelerini ve ebola’ya karşı önlemleri artırmalarını" söyledi.