Güncelleme Tarihi:
BİLİM ADAMLARININ SON KEŞFİ / FOTO GALERİ
Yaklaşık 200 bin ile 35 bin yıl önce yaşamış insan türü olan Neandertalların, doğuda kuzenleri olduğu ortaya çıktı.
Sonuçları Nature dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, Sibirya'da bir mağarada bulunan insan öncesi döneme ait kız çocuğu kalıntılarından alınan DNA örnekleri, kızın, Neandertalların doğudaki bir akrabası olabileceğini ve türünün, ilk modern insanlarla içiçe geçtiğini gösterdi.
Araştırmada, 30 bin yıl önce yaşayan ve Denisovalılar olarak adlandırılan insan türlerinin, Pasifik adalarında yaşayan modern Melanezyalılara önemli ölçüde DNA katkısında bulundukları belirtildi.
ABD'nin Harvard Tıp Fakültesi'nden David Reich ve Almanya'da Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü'nden Svante Paabo liderliğindeki ekibin, araştırma çerçevesinde, 5 ila 10 yaşlarında olduğu sanılan kızın kalıntısı üzerinde daha kapsamlı DNA incelemesi yaptıkları kaydedildi.
Ekip, Denisova kızının DNA'sını, 38 günümüz insanının genetik koduyla karşılaştırdı, iki etnik Melanezyalının DNA'larının yüzde 5'den fazlasının, Denisova kızının DNA dizilimiyle eşleştiği görüldü.
Genetik bilimci olan Reich, Denisovalıların, Papua Yeni Gine'deki insanların ataları olduklarını, ancak Avrasyadaki insanların büyük bölümünün ataları olmadıklarını kaydetti.
Bu durumun, bazı Pasifik adalarında yaşayan ilk insanların, Asya'dan geçtiklerini ve Denisovalılarla ilişkileri olduğunu gösterdiği belirtildi.
Yeni Gine, Vanuatu, Yeni Kaledonya, Solomon Adaları ve diğer küçük komşu adalarda yaşayan modern Melanezyalılar, genetik açıdan Polinezyalılardan farklılar.
Aynı ekip, geçen mart ayında Sibirya'daki bir mağarada bulunan parmak kemiğinden alınan DNA incelemesi sonucunda, daha önce bilinmeyen insan öncesi türleri keşfettiklerini açıklamıştı.
Ekibin son araştırma çerçevesinde ayrıca Sibirya'daki aynı mağarada bulunan bir dişi incelediği ve dişin, daha önce bulunan parmak kemiğiyle genetik açıdan eşleştiği de bildirildi.
Son araştırmanın bulgularının, keşfedilmesi gereken başka modern görünümlü türlerin varolabileceği yönündeki kanıtları desteklediği ifade edildi.