Güncelleme Tarihi:
Dönem başkanı Portekiz'in ev sahipliğinde başkent Lizbon'daki Jeronimos Manastırı'nda toplanan 27 üye ülkenin liderlerinin anlaşmayı imzalamasıyla, 29 Ekim 2004 tarihinde Roma'da imzalanan AB Anayasası tarihe karışmış oldu.
Üye ülkelerden 14'ünün onay verdiği, Fransa ve Hollanda'da düzenlenen referandumlarla reddedilen AB Anayasası'nın boşluğunu doldurmak ve kurumsal bir krizi önlemek amacıylahazırlanan Lizbon Anlaşması'nın, 10 Haziran 2009 tarihinde yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri göz önünde tutularak 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe koyulması hedefleniyor.
Bu tarihe kadar anlaşmanın tüm üye ülkelerin parlamentolarında onaylaması gerekirken, İrlanda referanduma düzenleyeceğini bildirmişti.
Lizbon'da 18-19 Ekimde yapılan zirvede onaylandığı için Lizbon Anlaşması olarak adlandırılan yeni AB anayasası, 250 sayfadan oluşuyor.
Bu arada, AB dönem başkanı Portekiz'in Başbakanı Jose Socrates, imza töreninde yaptığıkonuşmada, "Daha geniş, değerlerini savunan, dünyanın daha iyiye gitmesine katkıda bulunan bir Avrupa için bu anlaşmayı imzalıyoruz. Tüm siyasi liderlerin arzusuyla onaylanan bu anlaşma Avrupa projesinin ileriye doğru gitmesine katkıda bulunacak" dedi.
Socrates, Lizbon Anlaşması'nı, "daha modern, daha etkili, daha demokratik bir Avrupa'nın kurulması için geleceğe yönelik bir anlaşma" olarak nitelendirdi.
AB Komisyonu Başkanı olan Portekizli Jose Manuel Durao Barroso da yeni AB anayasasının, "güçlü, birlik içinde, küresel sorunları göğüsleyebilen ve çözümlerinde önemli rol oynayabilen, geleceğe bakan yeni bir Avrupa" hedefini taşıdığını söyledi.
Devlet ve hükümet başkanları, imza töreninin ardından aile fotoğrafı çektirdi.
AB'NİN YENİ ANAYASASI
Temel unsurları ve çerçevesi yılın ilk yarısındaki Almanya dönem başkanlığında belirlenen yeni AB anayasasına, Portekiz dönem başkanlığının düzenlediği hükümetler arası konferansta son şekli verildi.
AB'de 6 aylık dönüşümlü başkanlık sistemini kaldıran yeni anayasada 2,5 yıllık süre için üye ülkelerin oy birliğiyle atayacakları AB Konseyi Başkanının yılda 4 kez toplanacak AB zirvelerine de başkanlık etmesi öngörülüyor.
Anlaşmada, dış politikada tek seslilik için atanan AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ise Dışişleri Bakanlarını buluşturan Dış İlişkiler Konseyi toplantılarına başkanlık edecek. AB Komisyonu başkan yardımcılığı görevini de üstlenecek Yüksek Temsilci, “AB'nin dış eylemlerinin eş güdümünü” sağlayacak.
|
AB böylece, halen AB Komisyonunun dış ilişkilerden ve komşuluk politikasından sorumlu üyesinin yanı sıra AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi yetkisinde, çift başlı yapıda süren dış politikasını tek elden yürütmeye çalışacak.
Komisyonun yine 5 yıllık dönemlerle her ülkeden birer temsilciyle çalışması belirlenen yeni anayasada, 2014 yılından itibaren komiser sayısının, üye ülke sayısının üçte ikisine düşürüleceği ve bazı ülkelerin Komisyona dönüşümlü üye göndermeye başlayacağı ifade ediliyor.
Lizbon Anlaşması ile getirilen “ikili çoğunluk sistemi” olarak adlandırılan nitelikli oylama yöntemi, karar alınabilmesi için ülke sayısı dikkate alındığında yüzde 55 ve ülke nüfusları dikkate alındığında yüzde 65 destek bulunmasını gerekli kılıyor. Polonya'nın ısrarıyla yeni anlaşmanın yürürlüğe gireceği 2009 yerine 2014 yılına ertelenen ikili çoğunluk sisteminin uygulanmasından herhangi bir oylamada herhangi bir üye ülkenin isteğiyle 31 Mart 2017 tarihine dek vazgeçilebilecek.
İkili çoğunluk sisteminin geçerli olmayacağı dış politika, AB bütçesi ve vergi gibi konularda karar alınabilmesi için üye ülkelerin oy birliği gerekecek.
Yeni AB anayasası ayrıca üye ülkelerin ulusal meclislerine, AB Komisyonunun hazırladığı yasa tasarılarını yeniden incelenmek üzere geri gönderme yetkisi veriyor.
AB ZİRVESİ YARIN BAŞLIYOR
Diğer taraftan Brüksel'de yarın toplanacak AB devlet ve hükümet başkanları, "Fikir Grubu" adıyla, AB'nin 2020-2030 dönemine ilişkin öneriler sunacak bir akil adamlar komitesinin oluşturulması yönünde karar alacak.
AB dışişleri bakanlarının hafta başındaki Genel İşler Konseyi toplantısında genişlemeye ilişkin aldıkları kararların yeniden gündeme getirilmeyeceği zirvede ele alınacak diğer konular arasında Kosova, ortak göçmen politikası, Schengen alanının genişlemesi, terörizmle mücadele, polis ve yargı işbirliği, dış ilişkiler ve küreselleşme üzerine AB deklarasyonu yayınlanması bulunuyor.
Zirve kararları taslağında, AB'nin 2020-2030 döneminde karşılaşacağı tehditleri öngörerek bunların nasıl karşılanması gerektiğine ilişkin öneriler sunması istenen, bağımsız çalışacak Fikir Grubunun, “diğerlerine ilaveten, Avrupa'nın sosyal sorumluluk ve ekonomik başarı modelinin modernleştirilmesini ve güçlendirilmesini, hukukun üstünlüğünü, AB'nin temel hedefi olan sürdürülebilir kalkınmayı, küresel güvenliği, enerji ve iklimin korunmasını, uluslararası suçlarla ve terörizmle mücadeleyi” ele alacağı belirtiliyor.
“Vatandaşlarımıza daha iyi ulaşma yollarına ve onların beklentileriyle ihtiyaçlarını karşılamaya özel önem verilmelidir” denilen taslakta, Fikir Grubunun AB'nin kurumsal meselelerini, politikalarını ve bütçesini tartışmayacağı ifade ediliyor.
Taslak kararlarda, “Fikir Grubunun çalışmasında, Avrupa içinde ve dışındaki olası gelişmeler dikkate alınarak AB'de ve daha geniş bir bölgede özellikle istikrar ve refahın uzun vadede en iyi nasıl korunması gerektiği incelenmelidir” deniliyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin akil adamlar komitesi önerisiyle hayata geçirilecek olan Fikir Grubunun eski politikacı, şirket yöneticileri ve akademisyen kökenli 10-12 üyeden oluşması ve nihai raporunu Haziran 2010'daki AB zirvesine sunması bekleniyor.
Diplomatik kaynaklar, Fransa'nın dolaylı da olsa Fikir Grubunun yetkisine Türkiye'yi dahil etmek için çaba gösterdiğini ifade ediyor.
Fikir Grubu başkanlığına atanması muhtemel isimler arasında, birçok ülkenin desteklediği eski Letonya Cumhurbaşkanı Vaira Vike Freiberga öne çıkarken, Nokia'nın eski Üst Yöneticisi (CEO) ve Shell Yönetim Kurulu Başkanı Finlandiyalı Jorma Ollila, eski İspanya Başbakanı Felipe Gonzalez, Unicredit bankacılık grubu Başkanı İtalyan Aessandro Profumo, eski Avrupa Parlamentosu Başkanı Pat Cox ve GlaxoSmithKline Üst Yöneticisi Fransız Jean-Pierre Garnier'ye şans tanınıyor.