Yeni anayasaya imzalar atıldı

Güncelleme Tarihi:

Yeni anayasaya imzalar atıldı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2007 12:29

Avrupa Birliği(AB) liderleri birliğin geleceğini şekillendirecek yeni anlaşmaya imzaları attı. AB devlet ve hükümet başkanları, AB anayasasının boşluğunu dolduracak Lizbon Anlaşması'nı, AB dönem başkanlığını yürüten Portekiz'in başkenti Lizbon'da imzaladı.

Haberin Devamı

Dönem başkanı Portekiz'in ev sahipliğinde başkent Lizbon'daki Jeronimos  Manastırı'nda toplanan 27 üye ülkenin liderlerinin anlaşmayı  imzalamasıyla, 29 Ekim 2004 tarihinde Roma'da imzalanan AB Anayasası  tarihe karışmış oldu.

Üye ülkelerden 14'ünün onay verdiği, Fransa ve  Hollanda'da düzenlenen referandumlarla reddedilen AB Anayasası'nın  boşluğunu doldurmak ve kurumsal bir krizi önlemek amacıylahazırlanan  Lizbon Anlaşması'nın, 10 Haziran 2009 tarihinde yapılacak Avrupa Parlamentosu  seçimleri göz önünde tutularak 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe koyulması hedefleniyor.

Bu tarihe kadar anlaşmanın tüm üye ülkelerin parlamentolarında  onaylaması gerekirken, İrlanda referanduma düzenleyeceğini bildirmişti.

Lizbon'da 18-19 Ekimde yapılan zirvede onaylandığı için Lizbon Anlaşması  olarak adlandırılan yeni AB anayasası, 250 sayfadan oluşuyor.

Haberin Devamı

Bu arada, AB dönem başkanı Portekiz'in Başbakanı Jose Socrates, imza  töreninde yaptığıkonuşmada, "Daha geniş,  değerlerini savunan, dünyanın daha iyiye gitmesine katkıda  bulunan bir Avrupa için bu anlaşmayı imzalıyoruz. Tüm siyasi liderlerin  arzusuyla onaylanan bu anlaşma Avrupa projesinin ileriye doğru gitmesine  katkıda bulunacak" dedi.

Socrates, Lizbon Anlaşması'nı, "daha modern, daha etkili, daha  demokratik bir Avrupa'nın kurulması için geleceğe yönelik bir  anlaşma" olarak nitelendirdi.

AB Komisyonu Başkanı olan Portekizli Jose Manuel Durao Barroso da yeni  AB anayasasının, "güçlü, birlik içinde, küresel sorunları göğüsleyebilen ve  çözümlerinde önemli rol oynayabilen, geleceğe bakan yeni bir Avrupa" hedefini  taşıdığını söyledi.

Devlet ve hükümet başkanları, imza töreninin ardından aile fotoğrafı  çektirdi.
       
AB'NİN YENİ ANAYASASI
       
Temel unsurları ve çerçevesi yılın ilk yarısındaki Almanya dönem  başkanlığında belirlenen yeni AB anayasasına, Portekiz dönem  başkanlığının düzenlediği hükümetler arası konferansta son şekli verildi.

Haberin Devamı

AB'de 6 aylık dönüşümlü başkanlık sistemini kaldıran yeni anayasada 2,5  yıllık süre için üye ülkelerin oy birliğiyle atayacakları AB Konseyi  Başkanının yılda 4 kez toplanacak AB zirvelerine de başkanlık etmesi  öngörülüyor.

Anlaşmada, dış politikada tek seslilik için atanan AB Dışişleri ve  Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ise Dışişleri Bakanlarını  buluşturan Dış İlişkiler Konseyi toplantılarına başkanlık edecek. AB  Komisyonu başkan yardımcılığı görevini de üstlenecek Yüksek Temsilci,  “AB'nin dış eylemlerinin eş güdümünü” sağlayacak.

"Türkiye'nın dışarıda bırakılması barbarlık"
İspanya devlet televizyonu Tve'ye demeç veren İspanya'nın AB ile ilişkilerden sorumlu  Devlet Sekreteri Alberto Navarro, bu  anlaşmanın AB'ye "istikrar getireceğini ve geleceğe bakmasını  sağlayacağını" söyledi. Anlaşmanın AB'nin genişlemesini de garanti ederek, Türkiye'nin gelecekte AB üyesi olması sağlayacağını ifade eden Navarro,  Türkiye'nin AB üyesi olması gerektiğini net bir şekilde vurguladı.

Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkanlara da "Türkiye'yi AB dışında bırakmak  gerçek bir barbarlık olur" diyen Navarro, sözlerine şöyledevam  etti: "22 yıl önce İspanya fakir, kalkınmakta olan bir ülkeydi. İspanya en iyi  dönemlerini AB üyesi olduğunda yaşamıştır. Zenginleşmiş, gelişmiş ve  göçmen alan bir ülke haline gelmiştir. Artık Avrupa için sadece avro  ortak para birimi yetmez. Avrupa'nın ortak politikası, enerji ve iklim  değişikliği sorunlarına çözüm getirmesi gerekmektedir. Demokrasinin ve  etkili politikanın olduğu, vatandaşların Avrupası olmalı. Türkiye,  Avrupa Konseyi'nin kurucu üyelerindendir. Avrupa'ya bakan, idam cezasını  kaldıran, yasalarında reformlar yapan bir ülkedir. İspanya'da olduğu  gibi elbette Türkiye için de AB üyeliği uzun bir süreç olacaktır" açıklamasında bulundu.

Haberin Devamı

AB böylece, halen AB Komisyonunun dış ilişkilerden ve komşuluk  politikasından sorumlu üyesinin yanı sıra AB Ortak Dış Politika ve  Güvenlik Yüksek Temsilcisi yetkisinde, çift başlı yapıda süren dış  politikasını tek elden yürütmeye çalışacak.

Komisyonun yine 5 yıllık dönemlerle her ülkeden birer temsilciyle  çalışması belirlenen yeni anayasada, 2014 yılından itibaren komiser  sayısının, üye ülke sayısının üçte ikisine düşürüleceği ve bazı  ülkelerin Komisyona dönüşümlü üye göndermeye başlayacağı ifade ediliyor.

Lizbon Anlaşması ile getirilen “ikili çoğunluk sistemi” olarak  adlandırılan nitelikli oylama yöntemi, karar alınabilmesi için ülke  sayısı dikkate alındığında yüzde 55 ve ülke nüfusları dikkate  alındığında yüzde 65 destek bulunmasını gerekli kılıyor. Polonya'nın  ısrarıyla yeni anlaşmanın yürürlüğe gireceği 2009 yerine 2014 yılına  ertelenen ikili çoğunluk sisteminin uygulanmasından herhangi bir  oylamada herhangi bir üye ülkenin isteğiyle 31 Mart 2017 tarihine dek  vazgeçilebilecek.

Haberin Devamı

İkili çoğunluk sisteminin geçerli olmayacağı dış politika, AB bütçesi ve  vergi gibi konularda karar alınabilmesi için üye ülkelerin oy birliği  gerekecek.

Yeni AB anayasası ayrıca üye ülkelerin ulusal meclislerine, AB  Komisyonunun hazırladığı yasa tasarılarını yeniden incelenmek üzere geri  gönderme yetkisi veriyor.

AB ZİRVESİ YARIN BAŞLIYOR

Diğer taraftan Brüksel'de yarın toplanacak AB devlet ve hükümet başkanları, "Fikir Grubu" adıyla, AB'nin 2020-2030 dönemine ilişkin öneriler sunacak bir akil adamlar komitesinin oluşturulması yönünde karar alacak.

AB dışişleri bakanlarının hafta başındaki Genel İşler Konseyi toplantısında genişlemeye ilişkin aldıkları kararların yeniden gündeme  getirilmeyeceği zirvede ele alınacak diğer konular arasında Kosova, ortak göçmen politikası, Schengen alanının genişlemesi, terörizmle  mücadele, polis ve yargı işbirliği, dış ilişkiler ve küreselleşme üzerine AB deklarasyonu yayınlanması bulunuyor.

Haberin Devamı

Zirve kararları taslağında, AB'nin 2020-2030 döneminde karşılaşacağı tehditleri öngörerek bunların nasıl karşılanması gerektiğine ilişkin  öneriler sunması istenen, bağımsız çalışacak Fikir Grubunun, “diğerlerine ilaveten, Avrupa'nın sosyal sorumluluk ve ekonomik başarı  modelinin modernleştirilmesini ve güçlendirilmesini, hukukun üstünlüğünü, AB'nin temel hedefi olan sürdürülebilir kalkınmayı, küresel  güvenliği, enerji ve iklimin korunmasını, uluslararası suçlarla ve  terörizmle mücadeleyi” ele alacağı belirtiliyor.

“Vatandaşlarımıza daha iyi ulaşma yollarına ve onların beklentileriyle  ihtiyaçlarını karşılamaya özel önem verilmelidir” denilen taslakta,  Fikir Grubunun AB'nin kurumsal meselelerini, politikalarını ve bütçesini  tartışmayacağı ifade ediliyor.

Taslak kararlarda, “Fikir Grubunun çalışmasında, Avrupa içinde ve  dışındaki olası gelişmeler dikkate alınarak AB'de ve daha geniş bir  bölgede özellikle istikrar ve refahın uzun vadede en iyi nasıl korunması  gerektiği incelenmelidir” deniliyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin akil adamlar komitesi önerisiyle hayata geçirilecek olan Fikir Grubunun eski politikacı, şirket yöneticileri ve akademisyen kökenli 10-12 üyeden oluşması ve  nihai raporunu Haziran 2010'daki AB zirvesine sunması bekleniyor.

Diplomatik kaynaklar, Fransa'nın dolaylı da olsa Fikir Grubunun yetkisine Türkiye'yi dahil etmek için çaba gösterdiğini ifade ediyor.

Fikir Grubu başkanlığına atanması muhtemel isimler arasında, birçok ülkenin desteklediği eski Letonya Cumhurbaşkanı Vaira Vike Freiberga öne  çıkarken, Nokia'nın eski Üst Yöneticisi (CEO) ve Shell Yönetim Kurulu Başkanı Finlandiyalı Jorma Ollila, eski İspanya Başbakanı Felipe  Gonzalez, Unicredit bankacılık grubu Başkanı İtalyan Aessandro Profumo, eski Avrupa Parlamentosu Başkanı Pat Cox ve GlaxoSmithKline Üst  Yöneticisi Fransız Jean-Pierre Garnier'ye şans tanınıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!