Güncelleme Tarihi:
BASKINLARI şiddetle kınadığını belirten Yeneroğlu, şunları söyledi: “Hukuki açıdan dayanağı olmayan, bir ajanlık ithamı kisvesi altında Almanya’da en fazla üyeye sahip bir İslami cemaate yönelik emsali görülmemiş yıldırma politikası uygulanmaktadır. DİTİB imamlarının evlerinde yapılan aramalar her türlü mesnetten yoksundur. Bu aramalar sözde ‘ajanlık’ ithamlarının bir dini cemaati yıldırma aracı olarak kullanıldığını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.”
‘ULTİMATOM VERİR GİBİ’
“Siyasi motivasyona dayanan bu tarz girişimlerle hedeflenen şey, DİTİB’in köşeye sıkıştırılması, kendi kaderini tayin hakkının elinden alınması ve Türkiye’den bütünüyle koparılmasıdır. Federal Adalet Bakanı Heiko Maas’ın ifadeleri bu tartışmadaki mevcut histeriye ve siyasi hesaplara işaret etmektedir. Maas, ultimatom verir bir tonla, DİTİB’in Türkiye’de Diyanet’le yakın bir bağı öngören tüzüğünü değiştirmesini talep etmiştir. Maas’ın bir dini cemaatin tüzüğüne, yani doğrudan bir dini cemaatin içişlerine hangi hukuki düzleme dayanarak müdahale edebildiği merak konusudur.”
‘SİYASİ HESAP’
“Bunun yanında Federal Savcılığın soruşturma başladıktan ancak haftalar sonra yaptığı ev baskınları anlaşılır değildir. Bu garip ve şüpheli müdahalenin soruşturma açısından gerekli olmadığı, hukuki değil, siyasi bir motivasyona sahip olduğu burada da kendisini göstermektedir. Bu siyasi hesap herhalde Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in Türkiye ziyareti öncesinde gündemin etkilenmemesi için ayarlanmış bir zamanlamanın ürünüdür. DİTİB’in Türkiye ile özellikle diyanet üzerinden kurduğu teolojik anlamdaki bağlılığının ne kadar kıymetli ve gerekli olduğunun Alman siyasetinin de malumu olması gerekir. Bu bağ, şükran ve takdirle karşılanacağına, DİTİB’in hukuki baskılarla köşeye sıkıştırılmaya çalışılması kabul edilemez.”
‘GÖRMEZDEN GELİNİYOR’
“Almanya, İslam’ın ülkeye kurumsal açıdan entegrasyonunu sağlamak amacıyla üniversitelerde yüksekokul kurulması gibi girişimlerde bulundu. Bu girişimlerin yalnızca Müslüman topluluğu temsil eden İslami cemaatlerle başarılı olabileceği gerçeği, Alman siyaseti içerisinde yer alan kimilerince görmezden gelinmektedir.”