Güncelleme Tarihi:
Bolivya Amazon'undaki Maniqui Nehri kıyılarında yaşayan yaklaşık 16.000 kişilik Tsimane (Çimane) kabilesi, ABD’li bilim insanlarının 2017 yılında yaptığı bir çalışma sonrası, dünyanın en sağlıklı kalbine sahip topluluk olarak adlandırılmıştı.
Çalışmayı yürüten New Mexico Üniversitesi uzmanları Tsimane'lerin diğer herhangi bir popülasyonda ölçülenden daha iyi kardiyovasküler sağlığa sahip olduğunu bildirmişti. Bilim insanları, on katılımcıdan neredeyse dokuzunun kalp hastalığı riski göstermeyen temiz damarlara sahip olduğunu bulmuştu.
Yeni bir araştırmayla bu kabilenin bir başka ilginç özelliği daha keşfedildi. Çalışmalar sonrası, diğer Amazon kabilelerinin aksine modern toplumdan soyutlanmış durumda olan Tsimane'lerin, yaşlandıkça Amerikalı ve Avrupalı akranlarına göre daha az beyin atrofisi (beyin hücrelerinin kaybı ve bu duruma bağlı küçülmesi) yaşadığı ortaya çıktı.
Araştırma, hareketsiz yaşam tarzlarının, yağ ve şeker bakımından zengin diyetlerin sanayileşmiş ülkelerdeki insanları Alzheimer hastalığına karşı daha savunmasız hale getirebileceğini öne sürüyor. Buna karşılık, kabile üyeleri son derece hareketli, geleneksel olarak kendi avladıkları yiyeceklerle besleniyor ve yüksek lifli sebze, balık ve yağsız et tüketiyor.
ÇALIŞMAYA KABİLEDEN 700’DEN FAZLA KİŞİ KATILDI
40 ila 94 yaş arası 700'den fazla kabile üyesinin katıldığı çalışmada bilim insanları, orta yaş ve yaşlılık arasındaki beyin hacimlerindeki farkın, Tsimane'lerde Batılı popülasyonlara göre yüzde 70 daha az olduğunu buldu. Bir başka deyişle Tsimane'lerin beyinleri, yaşlandıkça Batılılardan çok daha az beyin atrofisi yaşıyor.
Araştırmanın sonuç makalesini kaleme alan isimlerden Andrei Irimia, “Tsimane kabilesi bize modern yaşam tarzlarının sağlığımız üzerindeki potansiyel zararlı etkileri konusunda inanılmaz bir doğal deney sağladı” diyor ve ekliyor: “Bu bulgular beyin atrofisinin de kalp hastalığı riskini düşüren yaşam tarzı faktörleri tarafından önemli ölçüde yavaşlatılabileceğini göstermektedir.”
Chapman Üniversitesi'nden Profesör Hillard Kaplan ise “Hareketsiz yaşam tarzımız, şeker ve yağ bakımından zengin diyetimiz, yaşla birlikte beyin dokusu kaybını hızlandırıyor ve bizi Alzheimer gibi hastalıklara karşı daha savunmasız hale getiriyor olabilir'' yorumunu yapıyor. Yaklaşık 20 yıldır bu Amazon kabilesini inceleyen Kaplan, "Tsimane'ler, sağlıklı beyin yaşlanması için önemli bir örnek olabilir” diyor.
Yapılan araştırmalar sonrası, kabilede 75 yaşın üzerindeki insanların neredeyse üçte ikisi risksiz çıkarken ve sadece yüzde 8'inin orta ila yüksek risk seviyesi olduğu anlaşıldı. Kaplan, “Bu çalışma, Tsimane'lerin sadece kalp sağlığı açısından değil, beyin sağlığı açısından da öne çıktığını gösteriyor” şeklinde konuşuyor.
AVLANAN SON KABİLELERDEN BİRİ
Yağmur ormanlarına yayılmış 80 küçük köyden oluşan kabile, dünyada yalnızca avcılık-toplayıcılık yoluyla hayatta kalan son gruplardan biri olarak biliniyor. Kabile üyeleri, ok, yay ve zehirli sarmaşıkları kullanarak balık tutuyor, karada ise palalarla avlanıyor.
Tsimane'lerin beslenmesinin yüzde 70'inden fazlası pirinç, muz, manyok, mısır, kabuklu yemişler ve meyveler dahil olmak üzere yüksek lifli karbonhidrattan oluşuyor. Bunların dışında kabilede balık ve yağsız et de yaygın olarak tüketiliyor.
Bazı araştırmalar, beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak Tsimane kadınlarının anne sütünün, beyin gelişimi için çok önemli olan omega-3 yağ asitleri bakımından Batılı kadınlar tarafından üretilen sütten daha yüksek olduğunu söylüyor. Ortalama bir Tsimane ailesinin dokuz çocuğu oluyor ancak çocukların yaklaşık yüzde 5'i doğumdan hemen sonra, yüzde 15’i ise beş yaşına gelmeden ölüyor.
Tsiname kabiles*ii evrende bulunan tüm bitki ve hayvanların, taş, toprak ve varlıkların, göklerin hatta yağmur, dolu, yıldırım gibi doğa olaylarının bile bir ruhu olduğunu savunan animizm yani canlandırmacılık inancını benimsiyor.
San Borja kasabası çevresinde yaşayan az sayıda Tsimane cep telefonu kullanıyor. Ancak Maniqui Nehri'nin daha yukarısında yaşayan kabile üyeleri çok daha geleneksel bir yaşam sürüyor.
Peki ilkel denebilecek kadar doğal yaşayan bu kabile üzerinde yapılan araştırmalar ve çıkan ilginç sonuçları hakkında uzmanlar neler söylüyor?
TSIMANE KABİLESİ BU ÜÇ FAKTÖRE MARUZ KALMIYOR…
Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, modern toplumların beyin ve beden sağlığını tehdit eden başlıca üç faktör olduğunu, bu faktörlerin hiçbirine, Tsimane kabilesi gibi doğal ortamlarda yaşayan ve doğal gıdalarla beslenen kişilerin maruz kalmadığını söylüyor.
Yavuz, bu olumsuz şartlardan birinin elektromanyetik kirlilik olduğundan bahsediyor, “Şu an atmosferimizde radyo ve TV dalgaları, cep telefonu frekansları, telsiz frekansları, yüksek gerilim hatları, baz istasyonları, wireless ortamları ve elektronik cihazlardan kaynaklanan ciddi bir dalga kirliliği var. Elektromanyetik kirlilik özellikle beynimizi ciddi boyutta olumsuz etkiliyor. Bundan 30-40 sene pek görülmeyen Alzheimer ve panik atak gibi hastalıkların günümüzde çığ gibi artması bunun bir göstergesidir. AVM’ler gibi yoğun elektronik ortamlarda alışveriş yapanların kısa bir süre sonra kendilerini çok yorgun hissetmeleri de bu sebepledir” diyor.
Dr. Mehmet Yavuz, “İkinci faktör ise plastik kaplardır. Plastik kaplar bugün artık hayatımızın her alanına girmiş bulunuyor. Plastik kaplar içerisine sıcak gıdalar koyulduğunda, bir takım toksik maddeler ısının etkisiyle gıdaya geçiyor. Bu da beyin ve beden sağlığını olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullanıyor.
Üçüncü faktörün ise tarım ilaçları olduğunun ve bugün artık sofralarımıza gelen sebze meyvelerin birçok ilaçlama kademesinden geçtiğinin altını çizen Dr. Yavuz, “Üreticiler özellikle daha fazla ürün elde etmek için meyve ve sebzeleri daha çiçek açmış dönemde iken ilaçlamaya başlıyor ve ürünün toplanmasına kadar neredeyse en az üç defa ilaçlama aşamasından geçiliyor. Sonuçta ürünlere nüfuz eden haşeratı yok etmek için kullanılan ilaçlar bir nevi zehir niteliğinde olduğundan meyve ya da sebzenin özüne de sirayet edebilmesi kuvvetle ihtimal dahilinde” diyor.
Tüm bunların Tsimane kabilesi ile bağlantısını ise Yavuz şöyle kuruyor: “Dolayısıyla, doğal ortamlarda yaşayan, doğal gıdalarla beslenenlerin daha sağlıklı bir hayat sürmelerinin arka planında yenen doğal gıdaların elbette rolü vardır. Ama ben daha çok onların modern toplumların artık gerekliliği olan, hayatımıza bir konfor ve rahatlık katmakla beraber birçok zararlarının da bulunduğu teknolojik imkanlardan uzak olmalarına bağlıyorum…”
ULUSLARARASI TEDAVİ KILAVUZLARINA UYGUN YAŞIYORLAR
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Kardiyoloji Enstitüsü Prof. Dr. Ahmet Yıldı ise, ABD, Avrupa ve ülkemizde kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 39-47 oranıyla birinci sırada yer aldığını söylüyor. Yıldız, Avrupa Kardiyoloji Derneği Kardiyovasküler Hastalıklardan Korunma Kılavuzu’nun 2017’de sağlıklı yaşama yönelik önerilerini şöyle sıralıyor:
Prof. Dr. Ahmet Yıldız, 2017'de New Mexico Üniversitesi’nin yapmış olduğu çalışmada vurgulanan Tsimane kabilesine ait yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarının, yukarıdaki adı geçen uluslararası tedavi kılavuzlarındaki önerilere çok benzediğini söylüyor.
Yıldız, “Bu çalışmada Tsimane kabilesindeki 40 yaş üstü bireylerdeki kalp ve damar hastalıkları açısından risk oranı düşük olan kişi sayısının yüzde 90’larda olduğu, 75 yaşın üzerindeki kişilerin ise sadece yüzde 8’nin orta-yüksek risk seviyesine sahip olduğu tespit edilmiştir” diyor ve ekliyor:
“Oysaki, Avrupa’da kalp ve damar hastalıkları açısından düşük riskli hasta sayısının yüzde 19,1’lerde olduğunu biliyoruz. Çalışmada aynı zamanda kan basıncı değerlerinin düşük olması kabilenin son derece aktif, geleneksel olarak kendi yiyeceklerini avlıyor ve yiyecek arıyor ve yüksek lifli sebze, balık ve yağsız et tüketiyor olması ile ilişkili gözüküyor.”