Güncelleme Tarihi:
Bu yeni bir şey değildir.
Aşırı sağcı Almanya Nasyonal Demokrat Parti (NPD), ellerinde ve sırtlarında içleri dolu naylon torbalar taşıyan başörtülü kadın resimli ve “Vatana iyi yolculuklar” (Gute Heimreise) yazılı afişlerle yıllarca Türk düşmanlığı yapmıştır.
Hatta “GAS geben!” (gazla) yazılı afişlerle, Nazi döneminde Yahudilerin toplama kamplarında gaz odalarında katledildiği çağrışımı yapan afişlerle bile.
Bodrum’da yazlığı olduğu için “Bizim Bodrumlu Franz” dediğimiz Franz Schönhuber’in liderliğindeki aşırı sağcı Cumhuriyetçiler (REP) de 1980’li yılların ilk yarısından itibaren Türk düşmanlığı ile oy toplama yolunu tercih etti.
Daha sonraki yıllarda aynı yönde politika yapan Alman Halk Birliği (DVU) de.
Ama son dönemlerde ne yazık ki, Avrupa’daki bazı köklü partilerde de “Burayı beğenmeyen gitsin” şeklinde bir politik eğilim oluşmaya başladı.
***
Nitekim Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Türkiye’de 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişimini protesto etmek için Viyana’da gösteri düzenleyen Türklere ve Türk kökenli Avusturyalılara “Kim Türkiye’deki iç politikayla meşgul olmak istiyorsa, ülkemizi terk etmekte özgürdür” diyerek, bir yerde bu insanlara kapıyı gösterdi.
Aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) geçen yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerini ikinci turda kaybeden adayı ve partinin Genel Başkan Yardımcısı Norbert Hofer de, Avusturya’nın Türk kökenli göçmenlere vatandaşlık vermemesi önerisini gündeme getirerek oy avcılığı yaptı.
Ancak Avusturyalı seçmen bunu yutmadı.
***
Bu yıl Mart ayında yapılan genel seçim öncesi Hollanda Başbakanı Mark Rutte de aynı yolda yürümeyi yeğledi.
Darbe girişimini protesto etmek için bir araya gelen Türklerin ve Türk kökenli Hollandalıların arasından birkaç kişinin gazetecilere “Defolun” diye bağırmalarını duyunca neler hissettiği sorulduğunda Mark Rutte’nin televizyon ekranlarından “Sen defol git Türkiye’ye” demesi kendisine hiç yakışmadı.
Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun uçağına iniş izni iptal ederek Rotterdamm’da konuşma yapmasını, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Rotterdamm’daki Türk Başkonsolosluğu’na gitmesini engellediği için seçimleri kazanan Mark Rutte, bu yaklaşımıyla yıllardır Hollanda’da yabancı ve İslam düşmanlığı yapan aşırı sağcı Hollanda Özgürlük Partisi’nin (PVV) lideri Geert Wilders’i hiç aratmadı.
Hatta ırkçı Wilders, referandumda ‘Evet’ oyu verenlerin Türkiye’ye sınır dışı edilmesini bile yeniden gündeme getirdi.
***
Fransa’da Elysee Sarayı’na göz diken ırkçı Ulusal Cephe (FN)lideri Marine Le Pen zaten yıllardır apaçık yabancı düşmanlığı ve ırkçılık yapmaktadır.
Hatta tıpkı aynı çizgideki Hollandalı Geert Wilders gibi, ülkedeki özgürlükçü demokratik sisteme meydan okumaktadır.
****
Türkiye’de yapılan referandumla birlikte Almanya’da Türklere ve Türk kökenli Alman vatandaşlarına dönük sözlü saldırılar arttı.
Sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD), referandumda ‘Evet’ diyenlerin Almanya’dan sınır dışı edilmesini istemektedir.
Yani bir yerde “Kovalım gitsinler” demektedir.
Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) başta olmak üzere Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU), Hür Demokrat Partili (FDP) bazı politikacılar da, kafayı yeniden ‘çift pasaport’a, yani ‘çifte vatandaşlık’a takmıştır.
Referandumda ‘Evet’ oyu verenlerin Alman pasaportlarının iptal edilmesini isteyenler bile var.
***
Türkiye’deki referandum sonuçlarını beğenmeyebilirsiniz.
Ama Almanya demokratik bir hukuk devletidir.
Birçok Avrupa ülkesi de öyle.
İnsanlar tercihlerini, ister beğenelim, ister beğenmeyelim, ister hoşumuza gitsin, ister gitmesin, özgür bir biçimde yapabilmelidirler.
Kaldı ki, ‘Evet’ diyen Türkleri veya Türk kökenli Avrupalıları Türkiye’ye geri göndermek -gerçi onların çoğu Türkiye’den gelmedi, Avrupa’da doğup büyüdü- isteyenler, kendi ülkelerinde demokratik sistemi devre dışı bırakmak hedefiyle politika yapan aşırı sağcıları, ırkçıları nereye göndereceklerdir acaba?
Almanya Federal Cumhuriyeti’ni tanımayan İmparatorluk vatandaşlarını (Reichsbürger) nereye göndereceklerdir?
Sebastian Kurz da, Mark Rutte de, AfD’li, öyle düşünen CSU’lu ve başka partili politikacılar da acaba bu soruya nasıl bir yanıt vereceklerdir?
Merakla bekliyoruz...